17. Ceza Dairesi 2018/2256 E. , 2018/7283 K.
"İçtihat Metni"MAHKEME : Asliye Ceza Mahkemesi
HÜKÜM : Mahkumiyet
SUÇLAR : Hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali
Suça sürüklenen çocuk ... hakkında yapılan yargılama sonucunda; hırsızlık suçundan 5237 sayılı TCK’nın 142/2-d, 31/2 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay, aynı Yasa"nın 116/1, 31/2 ve 62. maddeleri gereğince 1500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Kemer 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 18/12/2014 tarih, 2014/164 Esas ve 2014/1045 Karar sayılı kararının suça sürüklenen çocuk ... müdafiinin temyizi üzerine;
Yargıtay 17. Ceza Dairesi"nin 13/02/2018 tarih, 2017/5152 Esas ve 2018/1569 Karar sayılı kararıyla;
Yerel mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Karar tarihinde, başka suçtan Sincan Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu"nda hükümlü olan ve duruşmalardan vareste tutulmaya dair bir talebi de bulunmayan suça sürüklenen çocuk ..."un kısa kararın okunduğu oturuma getirtilmeyerek savunma hakkının kısıtlanması suretiyle 5271 sayılı CMK"nın 196. maddesine aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk ... müdafiinin temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, karar verilmiştir.
İTİRAZ NEDENLERİ:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 22.03.2018 tarih ve 2015/53635 sayılı yazısı ile;
ANLATIM VE TALEP:
"Suça sürüklenen çocuk ... hakkında Kemer Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 04/04/2011 tarihli iddianamesiyle hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlamasıyla açılan kamu davası sonucunda, aynı yer 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 18/12/2014 tarih, 2014/164 Esas ve 2014/1045 Karar sayılı hükmüyle mahkumiyetine karar verilip bu mahkumiyet hükmü suça sürüklenen çocuk müdafii tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmekle Başsavcılığımıza intikal etmiş ve 24/10/2017 tarihli tebliğname ile ONAMA talebiyle dosya Yüksek 17. Ceza Dairesi"ne gönderilmiştir.
Dosyanın tevdi edildiği Yüksek 17. Ceza Dairesi, 13/02/2018 gün, 2017/5152 Esas ve 2018/1569 karar sayılı ilamıyla;
"... Karar tarihinde, başka suçtan Sincan Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olan ve duruşmalardan vareste tutulmaya dair bir talebi de bulunmayan suça sürüklenen çocuk ..."un kısa kararın okunduğu oturuma getirilmeyerek savunma hakkının kısıtlanması suretiyle 5271 sayılı CMK"nın 196. maddesine aykırı davranılması, ..." gerekçesiyle hükmün BOZULMASINA oybirliğiyle karar vermiştir.
Başsavcılığımıza intikal eden ilam üzerinde yapılan inceleme sonucunda, BOZMA kararına açıklanacak gerekçelerle hükmün ONANMASI talebiyle suça sürüklenen çocuk aleyhine olarak itiraz etme zorunluluğu doğduğu" belirtilmiştir.
İTİRAZ NEDENLERİ:
"İtiraza konu olayda Başsavcılığımız ile Yüksek 17. Ceza Dairesi arasında suçun subutuna, cezanın bireyselleştirilmesine dair bir uyuşmazlık olmayıp itiraz konusu, suça sürüklenen çocuğun kısa kararın okunduğu oturuma getirilmemesinin savunma hakkının kısıtlanmasına yol açıp açmadığı hususuna ilişkin bulunmaktadır.
Yargılamaya ve itiraza konu somut olay incelendiğinde; müştekinin sabah 08.30"da evinden çıkarken sayaç kutusuna bıraktığı anahtarı bulan 30 ayrı ve benzer suçtan adli sicil kaydı bulunan suça sürüklenen çocuğun ev içerisindeki dijital şifreli küçük kasayı aldığı, müştekinin geri dönüp farketmesi ve şikayeti üzerine soruşturma devam ederken aynı gün iki kişinin sırtında beze sarılı eşya taşıdıklarını gören polisin şüphe üzerine durdurmak istediğinde kaçan suça sürüklenen çocuk ve kasanın ele geçirildiği, hakkında açılan kamu davası üzerine de her iki suçtan da mahkumiyetine karar verilmiştir.
04/04/2014 tarihli iddianame ile suça sürüklenen çocuk hakkında açılan kamu davası üzerine 11/04/2014 tarihli tensip zaptı tanzim edilerek iddianame kabul edilmiş ve yargılamaya başlanmış olup tensip zaptının 1. fıkrasında, suça sürüklenen çocuk hakkında hükümlü bulunduğu Kocaeli 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevine SEGBİS sisteminden savunma ve delillerinin tesbiti için müzekkere yazılmasına karar verilmiş, 22/05/2014 tarihli bir sonraki celsede suça sürüklenen çocuğun Ankara Çocuk Eğitim Kurumu"na sevk edildiğinin, bu cezaevinde sisteminin bulunmadığının duruşma zabıtlarına yazıldığı, 04/04/2014 tarihli celsede de müdafii huzuruyla kararın tefhim edildiği anlaşılmaktadır.
Suça sürüklenen çocuğun müdafii hazır bulundurularak talimat yoluyla savunmasının alındığı Kemer 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin tarihli talimat duruşma zaptı incelendiğinde, yasal haklarının ayrıntılı bir şekilde hatırlatıldığı, delillerini ifadesinde belirteceğini, açıklamada bulunmaya hazır olduğunu beyan ederek savunmasını yaptığı görülmekte, esas mahkemesinde duruşmalara katılmak istediğine, ifadesini orada vermek istediğine, talimat yoluyla savunma yapmayacağına dair bir beyanının olmadığı anlaşılmaktadır. Nitekim, suça sürüklenen çocuk müdafiinin 19/12/2014 tarihli temyiz dilekçesinde de, suça sürüklenen çocuğun Kemer İlçe"sindeki mahkemede duruşmalara katılmak istediği halde götürülmediğine, savunma yapamadığına veya savunma hakkının kısıtlandığına ilişkin bir şikayeti olmamıştır.
Sanık hazır olmaksızın duruşma yapılamayacağı kuralını düzenleyen 5271 sayılı CMK’nın “Sanığın duruşmada hazır bulunmaması” başlıklı 193. maddesinin birinci fıkrası; “Kanun"un ayrık tuttuğu hâller saklı kalmak üzere, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz. Gelmemesinin geçerli nedeni olmayan sanığın zorla getirilmesine karar verilir” hükmünü amir olup, bu kuralın istisnai halleri ise aynı maddenin ikinci fıkrasında; “Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir”,
194. maddenin ikinci fıkrasında; “Sanık savuşur veya ara vermeyi izleyen oturuma gelmezse, önceden sorguya çekilmiş ve artık hazır bulunmasına mahkemece gerek görülmezse, dava yokluğunda bitirilebilir”,
Sanığın duruşmadan bağışık tutulması” başlıklı 196. maddesi ise;
“(1) Mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafii isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutabilir.
(2) Sanık, alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar hariç olmak üzere, istinabe suretiyle sorguya çekilebilir. Sorgu için belirlenen gün, Cumhuriyet Savcısı ile sanık ve müdafiine bildirilir. Cumhuriyet Savcısı ile müdafiin sorgu sırasında hazır bulunması zorunlu değildir. Sorgusundan önce sanığa, ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulur.
(3) Sorgu tutanağı duruşmada okunur.
(4)Yukarıdaki fıkralar içeriğine göre sanığın aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle sorgusunun yapılabilmesi olanağının varlığı hâlinde bu yöntem uygulanarak sorgu yapılır.
(5) Hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastahane veya tutukevine nakledilmiş olan sanığın, sorgusu yapılmış olmak koşuluyla, hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesine mahkemece karar verilebilir.
(6) Yurt dışında bulunan sanığın, belirlenen duruşma tarihinde hazır bulunmasının zorluğu halinde, bu tarihten önce duruşma açılarak veya istinabe suretiyle sorgusu yapılabilir” biçiminde düzenlenmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında, mahkemece sorgusu yapılmış olmak şartıyla sanığın veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hallerde müdafiinin istemi ile duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutulabileceği kabul edilmiş,
Beşinci fıkrasında ise, hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastane veya tutukevine nakledilmiş olan sanığın, sorgusu yapılmış olmak şartıyla, hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesine mahkemece karar verilebileceği düzenlenmiştir.
Her iki fıkrada da sanığın sorgusunun yapılmış olması hali bağışık tutulmanın şartı olarak belirtilmiş, ancak sanığın sorgusunun ne şekilde yapılacağı hususunda iki fıkrada da herhangi bir açıklamaya yer verilmemiş olup, bu konu maddenin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeye göre, alt sınırı beş yıldan az hapis cezasını gerektiren bir suçtan yargılanan sanığa, sorgusundan önce ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulduktan sonra istinabe suretiyle sorguya çekilebilecektir. Alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı ise sanıkların sorgusunun mutlaka yargılamayı yapan mahkemece gerçekleştirilmesi zorunludur.
Yüksek Ceza Genel Kurulu"nun 2014/449 Esas ve 2017/32 sayılı kararında bu konu tartışılmış ve "Aynı yargı çevresinde yer alan ceza infaz kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunan ve esas mahkemesince yapılan sorgusu sırasında duruşmadan bağışık tutulma isteğinde bulunmayan sanığın yokluğunda duruşmaya devamla, davanın bitirilmesi ve hüküm verilmesi savunma hakkının sınırlandırılması niteliğindedir." şeklinde "Aynı yargı çevresi içerisinde başka suçtan hükümlü bulunan sanığın duruşmaya getirilmemesi savunma hakkının ihlali olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ancak, farklı yargı çevresi içerisinde, olayımızda olduğu gibi, Ankara İli"nden Kemer ilçesine, talimat yasağı bulunmayan üst sınırı 5 yıldan da az olan bir suçun yargılaması için, sorgusu yapılan sanığın hüküm duruşmasına getirilmesine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır.
Yargıtay 13. Ceza Dairesi"de itiraz konumuzla ilgili olarak temyiz incelemesinde, 26/02/2018 gün, 2016/11621 Esas ve 2018/2670 sayılı kararında "Aşamalarda alınan sanık savunması ve temyiz isteminde esas mahkemesinde savunma yapmak istediğine dair herhangi bir beyan ya da talebin bulunmadığının anlaşılması" gerekçesiyle başka mahkemede alınan savunmada usule aykırılık görmemiştir.
Bu sebeplerle; suça sürüklenen çocuk hakkında kurulan mahkumiyet hükmünde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından ONANMASI talebiyle itiraz zorunluluğu doğduğu" belirtilmiştir.
SONUÇ VE İSTEM: Açıklanan gerekçelerle;
"Yüksek Yargıtay 17. Ceza Dairenizin 13/02/2018 gün, 2017/5152 Esas ve 2018/1569 Karar sayılı BOZMA kararının kaldırılarak, Kemer 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 18/12/2014 tarih, 2014/164 Esas ve 2014/1045 Karar sayılı hükmünün ONANMASI, itiraz kabul edilmediği takdirde dosyanın itiraz incelemesi yapılmak üzere Yüksek Ceza Genel Kurulu Başkanlığı"na tevdii itirazen saygıyla arz ve talep olunur." şeklinde istemde bulunulması üzerine dosya dairemize gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü;
İTİRAZIN KAPSAMI;
Suça sürüklenen çocuğun 5237 sayılı TCK"nın 142/2-d ve 116/1. maddelerinde düzenlenen suçlardan yargılanıp talimat mahkemesince usule uygun olarak dinlenip mahkum olduğu, mahkemenin 18/12/2014 tarihli karar celsesinde farklı yer cezaevinde başka suçtan hükümlü olması nedeniyle yokluğunda karar verildiği ancak yargılandığı suçlardaki ceza miktarı, suça sürüklenen çocuğun esas mahkemesinde savunma vermek istediğine ilişkin bir beyanının olmaması ve müdafiinin de savunma haklarının kısıtlandığına ilişkin bir anlatımının olmaması nedeniyle suça sürüklenen çocuk hakkında Dairemizin 5271 sayılı CMK"nın 196. maddesine aykırılık sebebiyle verilen bozma kararının kaldırılması talep edilmiştir.
KARAR;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 03.04.2018 tarih, 2014/851 Esas ve 2018/144 Karar sayılı ilamı uyarınca suça sürüklenen çocuğun vareste tutulmaya ilişkin bir talebinin olmadığı ve mahkemenin 18/12/2014 tarihli karar celsesinde farklı yer cezaevinde başka suçtan hükümlü olmasına rağmen yokluğunda karar verilmesi nedeniyle 5271 sayılı CMK"nın 196. maddesi uyarınca suça sürüklenen çocuğun savunma hakkının kısıtlandığı anlaşılmıştır.
Dairemizin anılan kararında usul ve Yasa"ya aykırı bir yön bulunmaması nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 22/03/2018 tarih ve 2015/53635 sayılı itiraz dilekçesinde ileri sürülen düşünce yerinde görülmediğinden REDDİNE,
Dairemizin 13.02.2018 tarih, 2017/5152 Esas ve 2018/1569 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA YER OLMADIĞINA, itirazın incelenmesi için dosyanın 5271 sayılı CMK’nın 308/2. maddesi uyarınca Yargıtay Ceza Genel Kurul Başkanlığı"na GÖNDERİLMESİNE, 21.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.