17. Ceza Dairesi 2018/2277 E. , 2018/7285 K.
"İçtihat Metni"MAHKEME : Asliye Ceza Mahkemesi
HÜKÜM : Mahkumiyet
SUÇ : Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi
Sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda; suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan 5237 sayılı TCK’nın 165 ve 62. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına ilişkin İstanbul Anadolu 10. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 03/04/2014 Tarih, 2011/512 Esas ve 2014/204 Karar sayılı kararının sanık ..."in temyizi üzerine;
Yargıtay 17. Ceza Dairesi"nin 06/02/2018 tarih, 2015/25835 Esas ve 2018/1143 Karar sayılı kararıyla;
Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Karar tarihinde, başka suçtan Ardahan (Kapatılan) B Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu"nda hükümlü olan ve duruşmalardan vareste tutulmaya dair bir talebi de bulunmayan sanık ..."in kısa kararın okunduğu oturuma getirtilmeyerek savunma hakkının kısıtlanması suretiyle 5271 sayılı CMK"nın 196. maddesine aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafiinin temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, karar verilmiştir.
İTİRAZ NEDENLERİ:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 14.03.2018 tarih ve 2014/245441 sayılı yazısı ile;
ANLATIM VE TALEP:
"Sanıklar ... ve ... hakkında Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 26/05/2011 tarihli iddianamesiyle hırsızlık ve suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçlamasıyla açılan kamu davası sonucunda İstanbul Anadolu 10. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 03/04/2014 tarih, 2011/512 Esas ve 2014/204 karar sayılı hükmüyle sanık ..."in beraatine diğer sanık ..."in ise hırsızlık suçundan beraatine, suç eşyasını kabul etmek suçundan ise 7 ay 15 gün hapis cezası, 1500 TL adli para cezası ile mahkumiyetine karar verilip bu mahkumiyet hükmü sanık ... tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmekle Başsavcılığımıza intikal etmiş ve 03/08/2015 tarihli tebliğname ile onama talebiyle dosya Yüksek 17. Ceza Dairesi"ne gönderilmiştir.
Dosyanın tevdi edildiği Yüksek 17. Ceza Dairesi, 06/02/2018 gün, 2015/25835 Esas ve 2018/1143 Karar sayılı ilamıyla;
"... Karar tarihinde, başka suçtan Ardahan (Kapatılan) B Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu"nda hükümlü olan ve duruşmalrdan vareste tutulmaya dair bir talebi de bulunmayan sanık ..."in kısa kararın okunduğu oturuma getirilmeyerek savunma hakkının kısıtlanması suretiyle 5271 sayılı CMK"nın 196. maddesine aykırı davranılması, ..." gerekçesiyle hükmün BOZULMASINA oybirliğiyle karar vermiştir.
Başsavcılığımıza intikal eden ilam üzerinde yapılan inceleme sonucunda, BOZMA kararına açıklanacak gerekçelerle hükmün ONANMASI talebiyle sanık aleyhine olarak itiraz etme zorunluluğu doğduğu" belirtilmiştir.
İTİRAZ NEDENLERİ:
"İtiraza konu olayda Başsavcılığımız ile Yüksek 17. Ceza Dairesi arasında suçun subutuna, cezanın bireyselleştirilmesine dair bir uyuşmazlık olmayıp itiraz konusu, sanığın kısa kararın okunduğu oturuma getirilmemesinin savunma hakkının kısıtlanmasına yol açıp açmadığı hususuna ilişkin bulunmaktadır.
Yargılamaya ve itiraza konu somut olay incelendiğinde; müştekinin eşi adına kayıtlı ... plakalı aracının evinin önünden park halinde iken çalındığı, yapılan şikayet üzerine polis kayıtlarına çalıntı olarak giren aracın 01/03/2010 günü Çıldır ilçesinde sanık ..."in kullanımında yakalandığı, yapılan kontrollerde aracın üzerinde sahte olduğu anlaşılan ... sayılı plakanın takılı olduğunun tesbit edildiği, sanığın alınan savunmasında aracı başka bir şahıstan satın aldığını savunduğu, ancak ismini verdiği şahsın bu savunmayı doğrulamadığı, hakkında açılan kamu davası üzerine de hırsızlık suçundan beraatine, suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan ise 7 ay 15 gün hapis cezası ve 1500 TL adli para cezası ile mahkumiyetine karar verilmiştir.
26/05/2011 tarihli iddianame ile sanıklar hakkında açılan kamu davası üzerine 13/06/2011 tarihli tensip zaptı tanzim edilerek iddianame kabul edilmiş ve yargılamaya başlanmış olup tensip zaptının 3. fıkrasında sanık ... adına Ardahan Asliye Ceza Mahkemesi"ne talimat yazılmasına karar verilmiş, 16/11/2011 tarihli bir sonraki celsede talimat yazısına cevap gelmediği ancak UYAP üzerinden yapılan kontrolde 14/11/2011 tarihinde ifadesinin alındığının ve bir örneğinin çıkarılarak dosya içerisine konulmasına karar verildiğinin duruşma zaptına yazıldığı görülmektedir. Bu celseden sonraki celselerde, sanık ... ile ilgili herhangi başkaca bir işlem yapılmadığı ve 03/04/2014 tarihli hüküm celsesinde yokluğunda hırsızlık suçundan beraatine, suç eşyasanın satın alınması veya kabul edilmesi suçundan ise mahkumiyetine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Sanığın talimat yoluyla savunmasının alındığı Ardahan Asliye Ceza Mahkemesi"nin 14/11/2011 tarihli talimat duruşma zaptı incelendiğinde, yasal haklarının ayrıntılı bir şekilde hatırlatıldığı, sanığın da müdafii istemediğini, delillerini ifadesinde belirteceğini, açıklamada bulunmaya hazır olduğunu beyan ederek savunmasını yaptığı görülmekte, esas mahkemesinde duruşmalara katılmak istediğine, ifadesini orada vermek istediğine, talimat yoluyla savunma yapmayacağına dair bir beyanının olmadığı anlaşılmaktadır. Nitekim, sanığın bizzat kaleme aldığı 02/05/2014 tarihli temyiz dilekçesinde de İstanbul İli"ndeki mahkemede duruşmalara katılmak istediği halde götürülmediğine, savunma yapamadığına veya savunma hakkının kısıtlandığına ilişkin bir şikayeti olmamıştır.
Sanık hazır olmaksızın duruşma yapılamayacağı kuralını düzenleyen 5271 sayılı CMK’nın “Sanığın duruşmada hazır bulunmaması” başlıklı 193. maddesinin birinci fıkrası; “Kanunun ayrık tuttuğu hâller saklı kalmak üzere, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz. Gelmemesinin geçerli nedeni olmayan sanığın zorla getirilmesine karar verilir” hükmünü amir olup, bu kuralın istisnai halleri ise aynı maddenin ikinci fıkrasında; “Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir”, .
194. maddenin ikinci fıkrasında; “Sanık savuşur veya ara vermeyi izleyen oturuma gelmezse, önceden sorguya çekilmiş ve artık hazır bulunmasına mahkemece gerek görülmezse, dava yokluğunda bitirilebilir”,
“Sanığın duruşmadan bağışık tutulması” başlıklı 196. maddesi ise;
“(1) Mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafii isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutabilir.
(2) Sanık, alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar hariç olmak üzere, istinabe suretiyle sorguya çekilebilir. Sorgu için belirlenen gün, Cumhuriyet Savcısı ile sanık ve müdafiine bildirilir. Cumhuriyet Savcısı ile müdafiin sorgu sırasında hazır bulunması zorunlu değildir. Sorgusundan önce sanığa, ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulur.
(3) Sorgu tutanağı duruşmada okunur.
(4) Yukarıdaki fıkralar içeriğine göre sanığın aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle sorgusunun yapılabilmesi olanağının varlığı hâlinde bu yöntem uygulanarak sorgu yapılır.
(5) Hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastahane veya tutukevine nakledilmiş olan sanığın, sorgusu yapılmış olmak koşuluyla, hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesine mahkemece karar verilebilir.
(6) Yurt dışında bulunan sanığın, belirlenen duruşma tarihinde hazır bulunmasının zorluğu halinde, bu tarihten önce duruşma açılarak veya istinabe suretiyle sorgusu yapılabilir” biçiminde düzenlenmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında, mahkemece sorgusu yapılmış olmak şartıyla sanığın veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hallerde müdafiinin istemi ile duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutulabileceği kabul edilmiş,
Beşinci fıkrasında ise, hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastane veya tutukevine nakledilmiş olan sanığın, sorgusu yapılmış olmak şartıyla, hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesine mahkemece karar verilebileceği düzenlenmiştir.
Her iki fıkrada da sanığın sorgusunun yapılmış olması hali bağışık tutulmanın şartı olarak belirtilmiş, ancak sanığın sorgusunun ne şekilde yapılacağı hususunda iki fıkrada da herhangi bir açıklamaya yer verilmemiş olup, bu konu maddenin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeye göre, alt sınırı beş yıldan az hapis cezasını gerektiren bir suçtan yargılanan sanığa, sorgusundan önce ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulduktan sonra istinabe suretiyle sorguya çekilebilecektir. Alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı ise sanıkların sorgusunun mutlaka yargılamayı yapan mahkemece gerçekleştirilmesi zorunludur.
Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 2014/449 Esas ve 2017/32 sayılı kararında bu konu tartışılmış ve "Aynı yargı çevresinde yer alan ceza infaz kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunan ve esas mahkemesince yapılan sorgusu sırasında duruşmadan bağışık tutulma isteğinde bulunmayan sanığın yokluğunda duruşmaya devamla, davanın bitirilmesi ve hüküm verilmesi savunma hakkının sınırlandırılması niteliğindedir." şeklinde "Aynı yargı çevresi içerisinde başka suçtan hükümlü bulunan sanığın duruşmaya getirilmemesi savunma hakkının ihlali olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ancak, farklı yargı çevresi içerisinde, olayımızda olduğu gibi, Ardahan İli"nden İstanbul İli"ne (1465 km) talimat yasağı bulunmayan üst sınırı 5 yıldan da az olan bir suçun yargılaması için, sorgusu yapılan sanığın hüküm duruşmasına getirilmesine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır.
Yargıtay 13. Ceza Dairesi de itiraz konumuzla aynı suça ilişkin yargılama sonrası verilen karara temyiz incelemesinde, 26/02/2018 gün, 2016/11621 Esas ve 2018/2670 sayılı kararında
"Aşamalarda alınan sanık savunması ve temyiz isteminde esas mahkemesinde savunma yapmak istediğine dair herhangi bir beyan ya da talebin bulunmadığının anlaşılması" gerekçesiyle başka mahkemede alınan savunmada usule aykırılık görmemiştir.
Bu sebeplerle; sanık hakkında kurulan mahkumiyet hükmünde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından ONANMASI talebiyle itiraz zorunluluğu doğduğu" belirtilmiştir.
SONUÇ VE İSTEM: Açıklanan gerekçelerle;
"Yüksek Yargıtay 17. Ceza Dairenizin 06/02/2018 gün, 2015/25835 Esas ve 2018/1143 Karar sayılı BOZMA kararının kaldırılarak, İstanbul Anadolu 10. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 03/04/2014 tarih, 2011/512 Esas ve 2014/204 Karar sayılı hükmünün ONANMASI, itiraz kabul edilmediği takdirde dosyanın itiraz incelemesi yapılmak üzere Yüksek Ceza Genel Kurulu Başkanlığı"na tevdii itirazen saygıyla arz ve talep olunur." şeklinde istemde bulunulması üzerine dosya dairemize gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü;
İTİRAZIN KAPSAMI;
Sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nın 142/1-e. maddesinde düzenlenen suçtan dava açıldığı, aynı Yasa"nın 165. maddesinden cezalandırıldığı, talimat mahkemesince usule uygun olarak dinlendiği, mahkemenin 03/04/2014 tarihli karar celsesinde farklı yer cezaevinde başka suçtan hükümlü olması nedeniyle yokluğunda karar verildiği ancak yargılandığı suçtaki ceza miktarı ve sanığın esas mahkemesinde savunma vermek istediğine ilişkin bir beyanının olmaması nedeniyle sanık hakkında Dairemizin 5271 sayılı CMK"nın 196. maddesine aykırılık sebebiyle verilen bozma kararının kaldırılması talep edilmiştir.
KARAR;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 03.04.2018 tarih, 2014/851 Esas ve 2018/144 Karar sayılı ilamı uyarınca sanığın vareste tutulmaya ilişkin bir talebinin olmadığı ve mahkemenin 03/04/2014 tarihli karar celsesinde farklı yer cezaevinde başka suçtan hükümlü olmasına rağmen yokluğunda karar verilmesi nedeniyle 5271 sayılı CMK"nın 196. maddesi uyarınca sanığın savunma hakkının kısıtlandığı anlaşılmıştır.
Dairemizin anılan kararında usul ve Yasa"ya aykırı bir yön bulunmaması nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 14/03/2018 tarih ve 2014/245441 sayılı itiraz dilekçesinde ileri sürülen düşünce yerinde görülmediğinden REDDİNE,
Dairemizin 06.02.2018 tarih, 2015/25835 Esas ve 2018/1143 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA YER OLMADIĞINA, itirazın incelenmesi için dosyanın 5271 sayılı CMK’nın 308/2. maddesi uyarınca Yargıtay Ceza Genel Kurul Başkanlığı"na GÖNDERİLMESİNE, 21.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.