3. Hukuk Dairesi 2018/6142 E. , 2018/10004 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili ile davalılar ...ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalılardan ..."ın kendisini 25/03/2008 tarihinde bıçakla yaraladığını, hayati tehlike geçirdiğini ve 4 gün yoğun bakımda kaldığını, uzun süre tedavi gördüğünü, olay tarihinde abisi ..."ın yanında çalışmakta iken olaydan sonra yaklaşık iki yıl içinde normal yaşamına dönemediğini ve çalışamadığını, nihayetinde 2010 yılı şubat ayında askere gittiğini ancak sağlık problemlerinin devam etmesi nedeniyle askerliğe de adapte olamadığını, bu olay nedeniyle tedavi giderleri için 11.000,00TL harcadığını, askere gidene kadar çalışamadığı 22 ay boyunca uğradığı kaybın 13.200,00TL olduğunu, ayrıca olay nedeniyle manevi olarak da zarar gördüğünü belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 24.200,00TL.maddi ve 50.000,00TL.manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar; olayın meydana gelmesinde asıl kusurun davacıda olduğunu, olaydan önce davacının davalı ..."a defalarca kez sataştığını, hatta ..."un ailesinin bu nedenle ..."u okuldan almak zorunda kaldıklarını, olay günü yine davacının arkadaşları ile birlikte ..."a saldırdıklarını, ..."un da kendisini korumak için yanında taşıdığı bıçağı kullanmak zorunda kaldığını, çocuk mahkemesinde verilen kararda davacının haksız tahriki nedeniyle indirim yapıldığını, davalının bu olayda kusurunun bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 7.712,32 TL maddi tazminatın davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacı tarafın manevi tazminat isteminin reddine, karar verilmiş; hüküm davacı vekili ve davalılar ...ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalıların tüm, davacının ise aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davalı ..."un davacıyı 25.03.2008 tarihinde göğüs bölgesinden hayati tehlike geçirecek şekilde bıçakla yaraladığı, davalı ..."un Bakırköy 2.Çocuk Mahkemesinin 2009/567 esas, 2009/417 karar sayılı dosyasında yargılandığı ve dava konusu olayda ilk hareketi başlatanın davacı olduğu gerekçesiyle 1/4 oranında haksız tahrik indirimi yapılarak 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırıldığı, kararın 21.01.2013 tarihinde (onama ile) kesinleştiği anlaşılmaktadır.Davacı, davalı ..."un davaya konu eylemi nedeniyle, uzun süre çalışamadığını,işten kaldığını ileri sürerek çalışmaması nedeniyle uğradığı zararın tazmini isteminde bulunmuştur. Mahkemece, davacının işten kalmasına ilişkin olarak Adli Tıp Kurumu tarafından verilen ve davacının iyileşme süresinin olaydan itibaren iki ay olduğunu belirten 12.11.2014 tarihi rapordaki süre esas alınarak hüküm kurulmuştur. Oysa bu rapor, adli şifa süresine ilişkindir. Diğer bir ifade ile bu süre davacının olay nedeniyle %100 malül olduğu ve tek başına yeme-içme, giyinme, kalkma-yürüme gibi günlük hareketlerini yapabilmesini baz alan bir süredir. Yaralanan kişinin, adli şifa süresinden daha uzun bir süre çalışamaması; diğer bir anlatımla, tıbbi şifa süresinin daha uzun olması mümkündür. Davacının tıbbi şifa süresinin belirlenmesi gerekmektedir. Nitekim davacının iddiası da olay nedeniyle 2 aydan çok daha uzun süre çalışamadığı-işten güçten kaldığına ilişkindir.O halde mahkemece yapılacak iş, eldeki hukuk davası yönünden davacının geçici iş göremezlik zararının tespiti için, tedavi evraklarının getirtilip davacının ne kadar sürede tıbbi şifa bulacağı yönünde tercihen Adli Tıp uzmanı olan doktor bilirkişiden (ya da bir üniversite hastanesinden) rapor alınarak geçici iş gücü kaybı ve ona göre maddi tazminat belirlenip oluşacak sonuca göre bir karar vermek olmalıdır. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3- ) Davacının bir diğer talebi, hastanede ve hastaneden taburcu olduktan sonraki tedavileri süresince yapmış olduğu tedavi giderlerinin tazmini istemine ilişkindir.
Yargılama sırasında alınan 25.02.2016 tarihli aktüer (avukat) bilirkişi raporunda, davacının belgelendirilebilen harcamalarının (... Hastanesi Sağlık Hizm.Ltd. Şti. Ve ... Sağlık Gereçleri San ve Tic. Aş.ye ödediği fatura bedelleri hesap edildiği ancak davacının diğer tedavi giderleri talebine ilişkin olarak davacının hastaneden taburcu olduktan sonra tedavisini sürdürdüğüne ilişkin dosyada herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığından bu taleple ilgili hesaplama yapılmadığı ve mahkemece de bu rapor esas alınarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.Kural olarak, TMK"nın 6.maddesi gereğince zararın ve zararın kapsamının davacı tarafından kanıtlanması gerekir. Tedavi giderlerinin her türlü delille ispatı mümkün olup; bu giderlerin mutlaka belgeye bağlanması zorunlu değildir. Zararın gerçek miktarının kanıtlanamadığı veya kanıtlanmasının zor olduğu yahut davacıdan beklenemeyeceği durumlarda, işlerin olağan gidişi ve zarar görenin aldığı önlemler de göz önünde tutularak zararın kapsamı belirlenebilir.Zarar görenin sağlığına kavuşması için gerekli olan muayene, tahlil, ambulans ve benzeri taşıma giderleri ile ameliyat, ilaç, protez, bakım, fizik tedavi gibi giderler ve yine davacının ve refakatçisinin hasteneye gidiş geliş vb. olağan giderleri de tedavi giderleri kapsamı içerisindedir.
Buna göre, mahkemece, davacının tedavi giderine yönelik belgeler istenmeli, şayet tedaviye ilişkin belge yok ise davacının yaralanmasına ilişkin adli rapor içeriği, dosyadaki diğer bilgi ve belgeler birlikte gözetilerek sadece belgelendirilen tedavi giderleriyle sınırlı kalmaksızın doktor bilirkişiden alınacak raporla tedavi gideri belirlenmelidir. Bu şekilde de tedavi gideri belirlenemezse Borçlar Kanunu’nun 42. (Türk Borçlar Kanunu 50.) maddesi uyarınca mahkemece takdir edilmelidir. Şu halde mahkemece tedavi giderine yönelik istemin reddi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.4-) Davacının manevi tazminat taleplerine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; davacı dava dilekçesinde 50.000 TL manevi tazminat isteminde bulunmuş, mahkemece davacının bu talebi, olayın meydana gelmesinde ilk haksız hareketi davacının başlattığı ve kimsenin kendi kusurlu davranışı nedeniyle hukuki hak elde edemeyeceği gerekçesiyle reddedilmiştir.Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat ödetilmesini isteyebilir. Amaç çekilen acıyı yeterince dindirerek ve ruhsal dengeyi sağlamaktır. Manevi tazminat, bozulan ruh huzurunun, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nisbetinde iadesini amaçladığından hâkim, T.M.K"nun 4.maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir.Hakim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, maluliyet oranını, beden gücü kaybı nedeniyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir ( Hukuk Genel Kurulunun 28.05.2003 gün 2003/21-368-355 ve 23.06.2004 gün 2004/13-291-370 sayılı kararları) Somut olayda; davacının, davalı ... tarafından göğüs bölgesinden hayati tehlike geçirecek şekilde bıçakla yaralandığı ve olay nedeniyle yoğun bakım da dahil olmak üzere tedavi gördüğü anlaşılmaktadır. Buna göre, olayın oluş biçimi ve davacıda oluşan yaralanmanın sonuçları, olayın davacı üzerinde uyandırdığı elem ve ızdırap göz önüne alındığında davacı yararına uygun miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği açıktır. İlk haksız hareketi davacının başlattığından bahisle bu istemin reddine karar verilmiş ise de bu husus olsa olsa müterafik kusur olarak kabul edilerek hükmedilecek manevi tazminat miktarının takdirinde dikkate alınabilir. O halde mahkemece; davacı lehine hakkaniyete uygun miktarlarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile talebin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalıların tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci, üçüncü ve dördüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu davalı yönünden kapalı olmak üzere, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu davacı yönünden açık olmak üzere, 15.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.