10. Hukuk Dairesi 2017/6063 E. , 2019/7392 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
No : 2017/1398-2017/1581
Mahkemesi : Çayeli Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
No : 2014/209-2017/31
Dava rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı ve davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı Kurum, pnömokonyuz meslek hastalığı sonucu işgöremez duruma giren sigortalı nedeniyle oluşan kurum zararının rücuan tahsilini istemiştir.
II-CEVAP
Davalı işveren; atfedilecek bir kusurunun bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, alınan kusur raporu çerçevesinde %43,91 işveren kusuru üzerinden istemin kabulüne karar vermiştir.
Davalı işveren vekilince süresinde verilen İstinaf yolu dilekçesiyle, iş kazasının oluşumunda atfedilecek bir kusurlarının bulunmadığı, davacı kurum ise PSD’li gelir üzerinden hesaplama yapılmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
B-BAM KARARI
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi, kararı istinaf eden davalı yönünden istinafın esastan reddine, davacı yönünden ise istinafın kabulüne ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, hüküm altına alınan kurum zararına gelir onay tarihinden itibaren faiz verilmesine hükmetmiştir
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, aynı istinaf gerekçeleriyle kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerekçelere göre, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davanın yasal dayanağını oluşturan ve işverenin iş kazası veya meslek hastalığından sorumluluğunu düzenleyen 5510 sayılı Kanunun 21/1’inci maddesinde; sigortalıya veya hak sahiplerine yapılan ya da ileride yapılması gereken harcama ve ödemeler yönünden herhangi bir sınır öngörülmemişken; bağlanan gelirler yönünden, gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamına, sigortalı veya hak sahibinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere hükmedilebileceği öngörülmüştür. Bunun bir gerçek zarar hesabını gerektireceği açıktır. Gerçek zarar hesabı, tazminat hukukuna ilişkin genel ilkeler doğrultusunda yapılmalıdır. Sigortalı sürekli iş göremezlik durumuna girmişse bedensel zarar hesabı, ölüm halinde ise destekten yoksun kalma tazminatı (818 sayılı Borçlar Kanununun 45 ve 46, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 54 ve 55’inci maddeleri) hesabı dikkate alınmalıdır.
Uygulamada, sigortalının veya hak sahibinin bakiye ömürleri 1931 tarihli “PMF (Population Masculine et Feminine)” Fransız yaşam tablosundan yararlanılmakta ise de; Başkanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunun 2012/32 sayılı Genelgesiyle de ilk peşin sermaye değerlerinin hesabında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda, Ülkemize özgü ve güncel verileri içeren TRH 2010 tablosunun bakiye ömrün belirlenmesinde nazara alınmalıdır.
Bununla birlikte, tazminatların peşin olarak hesaplanması, oysa gelirlerin taksit taksit elde edilmesi, bu nedenle peşin belirlenen tazminattan her taksitte ödenen kısmın bakiyesinden faiz geliri elde edileceğinden sermayeye ekleneceği nazara alınarak, tazminata esas gelire iskonto uygulanmaktadır. Peşin sermayeden elde edilecek yarar reel faiz kadardır. Buna göre; önceki uygulamalardaki gibi %10 iskonto oranı yerine, enflasyon dışlanarak, değişen ekonomik koşullar ve reel faiz oranları da nazara alınıp, Sosyal Güvenlik Kurumu ilk peşin sermaye değeri hesaplamalarına paralel olarak %5 oranının uygulanması hakkaniyete uygun olacaktır.
Somut olayda; hüküm altına alınan gelirin tümüne gelir onay tarihinden faiz verilmesi gerektiğine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı yerindedir. Ancak, sigortalının meslek hastalığı nedeniyle %11 oranında sürekli işgöremezliğe girmesine karşın bilirkişi tarafından, gerçek zarar hesabında hangi muhtemel yaşam tablosunun dikkate alındığı belirtilmemiştir. Bu nedenle TRH 2010 tablosu esas alınarak gerçek zararı hesabı yapılması gerektiği gözetilmeden karar verilmiş olması bozma nedenidir.
O hâlde, hükmü temyiz eden davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 14.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.