3. Hukuk Dairesi 2018/2195 E. , 2018/10103 K.
"İçtihat Metni".....
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, dava şartı yokluğunda davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı dağıtım şirketinin, düzenlediği faturalar ile kendisinden hukuka aykırı olarak kayıp-kaçak bedeli adı altında fazladan ücret tahsil ettiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, şimdilik 3.000 TL kayıp/kaçak bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; yapılan inceleme sonucunda, 6502 sayılı Kanun"un 68/1. maddesi uyarınca.......aşvuru zorunlu olup, davacının........ başvurmadan doğrudan Tüketici Mahkemesi"nde dava açamayacağından 6502 Sayılı Kanun"un 68/1. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Uyuşmazlık; davacının, davalı dağıtım şirketinin düzenlediği faturalar ile tahsil etmiş olduğu kayıp-kaçak bedelinin istirdatı talebiyle eldeki kısmi davayı açıp açamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Kısmi dava, davacının aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan alacağının veya hakkının tümünü değil, belirli bir kısmını talep ederek açtığı davaya denir. Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağının tümünün aynı hukuki ilişkiden doğmuş olması ve bu alacağın şimdilik bir kesiminin dava edilmesi gerekir.
Kısmi dava, 6100 sayılı HMK 109. maddesinde tanımlanmıştır. 109/1. fıkrasına göre "Talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.
Davacı, talebinin tümü için dava açmak zorunda olmayıp, şimdilik belli bir bölümünü dava konusu yapabilir. Bu bağlamda kural olarak hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya zorlanamaz. (HMK. 24/2)"
Davacının kısmi dava mı, yoksa tam dava mı açtığı talep neticesinden anlaşılır.
Davacı alacağının yalnız bir kesimi için dava açtığını bildirmemiş ise, dava tam dava sayılır.
./..
-2-
Davacının davasını açıkça kısmi dava olarak nitelendirmesi zorunlu değildir. Dava dilekçesindeki açıklamalardan, davacının talebinin dava edilenden daha fazla olduğunun ve bunun yalnız bir bölümünün dava edildiğinin açıkça anlaşılması gerekli ve yeterlidir.
Davacının kısmi dava açabilmesi için, bu davayı açmada korunmaya değer bir hukuki yararının bulunması şarttır. Hukuki yarar; dava konusuna ilişkin dava şartlarından olup, dava açıldığı anda var olmalıdır.
Somut olayda; davacı, davalı şirketlerin kayıp-kaçak bedeli adı altında faturalara yansıttıkları bedellerin yasal olmadığını, alacağının dava dilekçesinde belirtilen bedelden daha fazla olduğu halde bu bedellerin faturalardan tam ve kesin şekilde tespit edilemediğini, davalı şirketlerden istenilecek belgeler üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılması halinde alacak miktarının belirleneceğini ve bunun üzerine talebin artırılacağını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 3.000.00 TL istirdadını isteyerek kısmi dava açmış olup, bu davayı açmakta hukuki yararı olduğunun kabulü gerekir. Diğer anlatım ile, davacının alacağı tam olarak davalıların sunacağı belgelerden tespit edilebileceğinden, davacının doğrudan Tüketici Mahkemesi"ne başvurarak kısmi dava açmakta hukuki yararı olduğu ve dava konusu talebin Tüketici Mahkemesi"nin görev alanında olduğu tartışmasızdır.
Öyle ise, mahkemece; karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece değerlendirilmek sureti ile davacı ve davalıların delilleri toplanarak varılacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-)Bozma nedenlerine göre davacının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/10/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.
.........