20. Hukuk Dairesi 2015/7444 E. , 2017/2679 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalılardan Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili mahkemeye sunduğu 19.01.2010 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin vekil olarak tayin ettiği (müvekkilinin eşinin yeğeni olan) ... ... ve komisyoncu... aracılığıyla dava dışı ...e adına kayıtlı, ... ilçesi, ... beldesinde kain ve tapunun 2609 sayılı parselinde kayıtlı 514 m² arsayı, ... Tapu Müdürlüğünün 15.05.2005 tarih ve 5755 yevmiyeli işlemi ile tapuda 150.000.-TL bedel göstermek suretiyle gerçekte ise 190.000.-TL bedelle satın aldığını; bu resmi işlemde malik ..."yi resmi vekaletname ile vekil tayin ettiği ..."in temsil ettiğini; gerçek satış bedeli olan 190.000.-TL"nin 10.000.-TL"sinin tapuda vekil ..."e elden ödendiğini, 150.000-TL"sinin ... Bankası ... Şubesine ait 25.05.2005 tarihli 690003 numaralı ... adına keşide edilmiş çekle ödendiğini, bakiye kalan 30.000.-TL"nin ise 15 gün içerisinde nakit olarak ödenmesinin kararlaştırıldığını; ... ..."nin beyanına göre bakiye bedelin ödenmesi zamanı geldiğinde, satıcı vekilinin bakiye alacağı almaya gelmediğini, bunun üzerine asil satıcıyla telefon ile yapılan görüşmede asil satıcının kimseye satış için vekalet vermediğinin ve böyle bir satıştan haberdar olmadığının öğrenildiğini; Bornova 3. Noterliği ile yapılan görüşmeler sonucunda vekaletnamenin bu noterlikçe düzenlendiği ve aslının noterlik nezdinde olduğunun tespit edildiğini; Bunun üzerine satıcı Beyhan Patefe ve vekil ... ..."nin şikayetleri sonucu olayla ilgili ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2005/2963 sayılı dosyası üzerinden görülen soruşturma sonucunda, suçun ağır cezalık suçlardan olduğundan bahisle ... Cumhuriyet Başsavcılığına götürüldüğü, ... Cumhuriyet Başsavcılığının 06.05.2008 tarih ve 2008/852 E. - 2008/91 K. sayılı iddianamesinde vekaletnamenin sahte olduğu savıyla sanıklar ..., ..., ...,... hakkında resmi belgelerde zincirleme sahtecilik, nitelikli zincirleme dolandırıcılık, suç işleme amacıyla örgüt kurma ve yardım etme suçundan kamu davası açıldığını, bu davanın ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/151 E. sayılı dosyasında halen derdest olduğunu; bu sırada..."nin müvekkili aleyhine tapu iptal ve tescil, ... Tapu Müdürlüğü aleyhine ise manevi tazminat davası açtığını, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/328 E. sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sonucunda mahkemenin, 17.12.2008 tarih ve 2008/562 K. sayılı kararında, vekaletnamenin sahteliğine hükmederek tapunun iptaline ve davacı adına tapuya tesciline, davalı tapu müdürlüğü aleyhine açılan manevi tazminat davasının ise kısmen kabulüne karar verildiğini, söz konusu kararın tapu iptal ve tescil yönünden Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 08.06.2009 tarih, 2009/4937 E. - 2009/6524 K. sayılı kararı ile onandığını, tapu müdürlüğü aleyhine açılan manevi tazminat yönünden ise bozulduğunu, karar düzeltme talep edilmediğinden tapu iptali ve tescil yönünden hükmün 30.09.2009 tarihinde kesinleştiğini; müvekkilinin, Devletin resmî kurumu olan tapu müdürlüğünün verdiği tapuya, tapu idaresinde kabul gören ve yine resmi bir kurum olan noterlikçe düzenlenen vekaletnameye ve yine ...Nüfus Müdürlüğünce düzenlenen nüfus cüzdanına güvenerek tapu iktisap ettiğini ve ödeme yapmasına rağmen tapusunun iptal edilmesi
nedeni ile uğradığı maddi ve manevi zararlarının davalılardan tahsili gerektiğini; müvekkilini zarara uğratan işlemlerin, davalı ..."in muhteviyatı itibariyle sahte vekaletname düzenlemesi ve ...Bakanlığının ise ...mahalle muhteviyatı itibariyle sahte nüfus cüzdanı il muhaberesi düzenlemesi ve yine bu il muhabere dayalı olarak ...Nüfus Müdürlüğünce muhteviyatı itibariyle sahte nüfus cüzdanı düzenlemesi ile oluştuğunun açık olduğunu; her iki belgenin de bir diğerinin zararla illiyet bağını kesen belgeler olmadığını; sahte vekaletname olmazsa, muhteviyatı itibariyle sahte nüfus cüzdanı ile işlem yapılamayacağını, muhteviyatı itibariyle sahte belgelerle sicil oluşturan ve tapu senedi veren ... Tapu Müdürlüğünün de sicilin yanlış tutulması nedeniyle MK"nın 1007"den kaynaklanan kusursuz sorumluluk gereği sorumlu olduğunu; müvekkilinin, malik olma duygusunun yarattığı sevinç, güven ve itimadının sarsılması, çevresinde küçük düşmesi, hayallerinin yıkılması nedeni ile manevi yönden zarar gördüğünü belirterek; sözde satıcıya ödemiş olduğu 150.000.-TL, alım harcı olan 2.250.-TL, döner sermaye harcı olan 100.-TL, komisyon ücreti olan 4.500.-TL olmak üzere toplam 176.850.-TL"nin (fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak üzere) ve manevi tazminat olarak 20.000.-TL"nin tapu iptal davasının kesinleşme tarihi olan 16.10.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte; parasını faize yatırmış olsaydı gelir elde edeceği aşikar olduğundan 170.000.-TL gelir kaybının (fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak üzere) dava tarihinden itibaren işleyecek faiz ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava konusu etmiştir.
Mahkemece maddi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulü ile 156.850.-TL’nin 16/10/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar Tapu Genel Müdürlüğü ve Ömer Özerdem’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
İçişleri Bakanlığı yönünden davanın reddine,
Manevi tazminat ve gelir kaybı talebi yönünden davanın reddine dair verilen kararın davalılardan ... Tapu Müdürlüğü ile ... vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 03/12/2013 tarih ve 2013/12005 E. - 21483 K. sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "...Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre; ... ilçesi, ... köyünde bulunan 2609 parsel sayılı taşınmaz ... adına kayıtlı iken, ... adına düzenlenen sahte vekaletname ile davacıya satışının yapıldığı, bu durumu öğrenen gerçek tapu maliki tarafından davacı aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davası nedeniyle ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/167 E. - 381 K. sayılı dava dosyasında yapılan yargılama sonucunda davacı adına olan tapu kaydının iptali ile gerçek malik adına tapuya tesciline karar verildiği, bu kararın 30.09.2009 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. 4721 sayılı TMK"nın sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi ""Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur."" hükmünü içermekte olup, bu maddede düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, tapu müdür ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, sicilin tutulmasında, kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Bunun yanı sıra, her ne kadar davacı noterde düzenlenen sahte vekaletnameye dayalı olarak satın aldığı taşınmazın, sonradan yolsuz tescil nedeniyle tapu kaydının iptal edilerek gerçek maliki adına tescil edilmesi nedeniyle zarara uğramışsa da, kusurun varlığı ya da yokluğu devletin sorumluluğu için önem taşımamakta, sadece Devletin rücuu halinde iç ilişkide etkili olmaktadır.
Bu nedenle, somut olayda 4721 sayılı Kanunun 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan sorumluluk şartlarının oluştuğu anlaşıldığından mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
TMK"nın 1007. maddesi gereğince açılan tazminat davalarında husumetin Hazineye yöneltilmesi gerekip, Tapu Müdürlüğünün davalı sıfatı yoktur. Kaldı ki, davacı da tapu müdürlüğüne izafeten Hazine aleyhine dava açmış olup, hükmedilen tazminatın Hazineden tahsiline, diğer davalılar yönünden ise husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmeden, karar başlığında Hazine yerine ... Tapu Müdürlüğünün davalı olarak gösterilmesi ve yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir..." denilmiştir.
Davacı ve tapu müdürlüğüne izafeten Hazine vekilince karar düzeltme talebinde buunulması üzerine, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 30/06/2014 tarih ve 9862 E. - 19063 K. sayılı kararı ile; "...Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, Yargıtay ilamında yazılı gerekçelere göre davalı Hazine vekilinin tüm, davacı vekilinin ise aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair karar düzeltme istekleri HUMK’nın 440. maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından yerinde değildir. Ancak,
Davacı vekilinin dava dilekçesinde, tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal alınan taşınmaz bedeli olarak 25.05.2005 tarihinde ödediği 150.000.-TL ile ilgili olarak, ödeme tarihi ile tapu iptal kararının kesinleşme tarihi olan 16.10.2009 tarihi arasında uğradığı gelir kaybını da talep ettiği anlaşılmakla, bu dönem içinde yasal faize hükmedilmesi gerekirken, mahkemece söz konusu talebin reddine karar verildiği, bu kez yapılan incelemede anlaşıldığından;
Dairemizin 03.02.2013 gün ve 2013/12005-21483 sayılı bozma kararına (doğru görülmemiştir) kelimelerinden önce gelen bölümüne ayrı bir bent olarak (Mahkemece hüküm altına alınan bedele 25.05.2005 tarihi ile 16.10.2009 tarihi arasında yasal faiz işletilmesi gerektiğinin düşünülmemesi) ibaresinin eklenmesine, bozma kararındaki sair hususların aynen MUHAFAZASINA...” şeklinde bozma kararına davacının karar düzeltme talebi kabul edilerek düzeltme yapılmıştır.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu açılan davanın Hazine yönünden kısmen kabulü ile;
156.850.00 TL"nin 25/05/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine,
Davalı ... ... ve...Bakanlığı yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine,
Davacının manevi tazminat talebinin reddine
Davalı ... ..."in ... 2. İcra Müdürlüğünün 2013/1895, 2013/1900, 2013/1901 Esas sayılı takip dosyalarına yatırmış olduğu teminatların iadesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK"nın 1007. maddesi gereğince tazminat istemine ilişkindir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna, davacı tarafından dava dilekçesinde ödeme tarihinden tapu iptaline kadar süre içerisinde uğradıkları gelir kaybının talep edildiği ve mahkemece bozma kararı doğrultusunda tazminat bedelinin ödeme tarihi olan 25/05/2005 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine hükmedildiği, böylece davacının talebi karşılandığı halde, hükmün gerekçe kısmında; “davacının malvarlığında ne tür bir eksilme olduğu ya da nasıl fırsat kaçırdığına ilişkin bir delil sunmadığından gelir kaybına ilişkin talebin reddine karar verildiği” yazılması doğru değil ise de sonuç itibari ile kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının davacıya yükletilmesine, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 30/03/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.