20. Hukuk Dairesi 2017/6596 E. , 2020/564 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi vekili, 28/03/2013 tarihli dava dilekçesi ile; ... ili, ... köyü 546 parsel sayılı taşınmazın kesinleşmiş orman sınırları içinde kaldığını belirterek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline, davalıların elatmasının önlenmesine, taşınmazın tapu kaydı üzerinde mevcut tüm şerhlerin terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile; dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... köyü 546 sayılı parselin tapu kaydının iptaline, orman niteliğiyle Hazine adına tapuda kayıt ve tesciline, kullanım tapuya dayalı olduğundan müdahalenin önlenmesi talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi ve davalı ... tarafından temyiz edilmekle Dairenin 17/09/2015 tarihli ve 2015/747-7599 E.-K. sayılı kararıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece davanın kabulü ile dava konusu taşınmaz olan 546 parselin tapu kaydının iptaline karar verilmişse de; dosya içerisindeki tapu müdürlüğünün 25.06.2014 tarihli yazısından, dava konusu taşınmazın kamulaştırma sonucu 3 farklı parsele ifraz edildiği, ifraz edilen bu parsellerin de tapu kaydının oluştuğu anlaşılmıştır. Buna rağmen, mahkemece dava konusu taşınmazın ifraz gördüğü parselleri gösterir kadastro paftası dosyaya getirtilmemiş ve orman sınırları içinde kalan taşınmazların tapuya tescil edildiği parsel numaraları belirlenerek hüküm kurulmamıştır. Bu sebeple; mahkemece dava konusu 546 parsel sayılı taşınmazın tapudan terkin edilip edilmediği, ifraza neden olan idari işlem tutanakları, varsa dava dosyası, ifraz öncesi ve ifraz sonrası taşınmazların durumunu gösterir kadastro paftaları dosya arasına getirtilmeli, dosya raporları hükme dayanak yapılan orman ve fen bilirkişilerine verilerek, kendilerinden, kesinleşmiş orman kadastrosu, varsa aplikasyon ve 2/B madde haritaları ile tapulama paftası (ifraz öncesi ve ifraz sonrası oluşan kadastro paftaları ayrı ayrı) ölçekleri denkleştirilip birbiri üzerine aplike edilerek değişik açı ve uzaklıklarda olan, en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktası görülecek biçimde dava konusu taşınmazın ve komşu taşınmazların orman kadastrosu ve aplikasyon hattına göre konumu, orman kadastro haritasındaki sınır noktaları ile varsa aplikasyon haritasındaki sınır noktaları hem ifraz öncesine hem ifraz sonrasına ait kadastro paftası üzerinde ayrı renkli kalemlerle çizilmek suretiyle müşterek imzalı, krokili ek rapor alınmalı ve taşınmazların güncel tapu kayıtları da değerlendirilerek oluşacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Kabule görede; mahkemece dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla tesciline karar verildiği ve ormanlar üzerinde şerh bulunamayacağı halde; mahkemece taşınmaz üzerinde ... lehine konulan şerhin silinmesine karar verilmemesi de doğru görülmemiştir.” denilmektedir
Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra yapılan yargılama neticesinde davanın kabulü ile, ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 938, 939, 940 parsel numaralı taşınmazların orman vasfı ile Maliye Hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline, Taşınmazlar üzerindeki tüm takyidat ve şerhlerin ayrı ayrı kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşmiş orman tahdidine dayalı tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1946 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman kadastrosu, 22.07.1987 tarihinde ilân edilip kesinleşen 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B madde uygulaması, 1970 yılında kesinleşen arazi kadastrosu vardır.
Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde bozma gerekleri yerine getirilmediği gibi, yapılan inceleme de hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki, bozma kararında fen ve orman bilirkişilerinden kararda belirtilen yöntemle inceleme ve uygulama yapılması gereğine değinildiği halde sadece fen bilirkişisine inceleme yaptırılarak hüküm kurulmuştur. Fen bilirkişide taşınmazın 3116 sayılı Kanuna göre yapılan tahdit ile 1987 yılında yapılan aplikasyon ve 2/B madde uygulamasına göre konumları ayrı ayrı gösterilmemiş, taşınmazın makiye tefrik edilip, tevzi edilen yerlerden olduğu bildirildiğine göre makiye tefrik haritası ve tevzi haritasına göre konumları, makiye tefrik edilen yerdeyse koruma makiliği olup olmadığı araştırılmamıştır.
O halde, sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi içinde yörede yapılan orman kadastrosu, 2/B maddesi aplikasyon ve varsa düzeltme çalışmalarına dair ilân ve orijinal renkli haritaları dahil olmak üzere bütün belgelerin ve maki tefrik çalışması ve toprak tevziine ait haritalar ve belgelerin eksiksiz olarak getirtilerek, yeniden oluşturulacak üç kişilik orman yüksek mühendisleri ya da orman mühendisleri ve bir harita mühendisi ya da fen memuru huzuruyla keşif yapılarak ... köyünde 3116 sayılı Kanuna göre yapılan orman tahditine dair tutanak ve harita ile 14, 15, 16 Ağustos 1950 tarihinde düzenlenen maki tefrik tutanakları ile bunun dayanağı haritası yerine uygulanıp, makiye ayrılan sahanın kesin biçimde belirlenmesi, dava konusu taşınmazın (B) harfiyle işaretli bölümünün bu belirlemeye göre, orman tahdit haritası ve maki tefrik haritasının kapsamında kalıp kalmadığı saptanmalı; 1947 yılında kesinleşen orman tahdit haritası ile 1950 yılında düzenlenen maki tefrik haritası ve kadastro paftası ölçekleri eşitlenerek birbiri üzerine aplike edilmesi, çekişmeli parsellere revizyon gören tapu kayıtlarının dayanağı toprak tevzi haritası dahi yerine uygulanıp taşınmazın konumu gösterilmeli, her uygulama ayrı ayrı renklerle işaretlenerek keşfi izleme olanağı sağlanmalı, böylesine yapılacak bir uygulama sonunda çekişmeli taşınmazın (B) harfiyle gösterilen bölümünün tamamının ya da bir kısmının 1947 yılında yapılan tahdit içinde olduğu halde, 1950 tarihinde yapılan maki tefrik haritası kapsamında kalmayan, yine maki tefrik haritası içinde kalıp da toprak tevzi tapusunun dayanağı tevzi haritası içinde kalmadığının veya makiliğin koruma makiliği olup olmadığı tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmeli, taşınmazın yukarıda zikredilen çalışmalara göre konumu kesin olarak belirlendiğinde, ormanların tevzi edileceğine dair 4753 sayılı Kanunun 8. maddesinde herhangi hüküm bulunmadığından bu yerler hakkında oluşturulan toprak tevzi tapularının geçersiz olacağı gözönünde bulundurularak oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı gerçek kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 10/02/2020 günü oy birliği ile karar verildi.