Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1720
Karar No: 2018/10192
Karar Tarihi: 17.10.2018

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2018/1720 Esas 2018/10192 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2018/1720 E.  ,  2018/10192 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili ve davalı Dedaş vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisinin, dava dışı ..."e ait evin inşaatında işçi olarak çalıştığı sırada elindeki kalaslardan birinin binanın hemen yanından geçen enerji nakil hattına değmesi sonucu elektrik akımına kapılarak vefat ettiğini, kazanın meydana gelmesinde elektrik tellerini güvenlik mesafelerine uygun şekilde geçirmemesinden dolayı ... "ın ihmali bulunduğunu, ... çalışanları davalı ..., ... ve ..."in binaya yakın tellerin kaldırılması için kendilerine bildirim yapılmasına rağmen görevlerini yapmayarak davaya konu olayın meydana gelmesine sebebiyet verdiklerini, desteğin ölümünden sonra müvekkillerinin başvurusu üzerine SGK"nın müvekkillerine maaş bağlandığını belirterek; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup, davacı eş için 50.000,00 TL ve her bir çocuk için ayrı ayrı 25.000,00 TL (toplam 125.000,000 TL) olmak üzere 175.000,00 TL manevi tazminat ile her bir müvekkili için 1.000,00 TL"den toplam 6.000,00 TL maddi tazminatın (toplam 181.000,00 TL) olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 02.07.2013 tarihli ıslah dilekçesinde; davacı eş için 71.802,86 TL, çocuklardan ... için 984,96 TL, ... için 5.641,58 TL, ... için 3.496,74 TL, ... için 12.076,05 TL olmak üzere toplam 94.002,19 TL maddi tazminatın davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini istemiştir.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davaya iş mahkemesi sıfatıyla bakılamayacağını, davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, tadilat işini yaptıran şahsın gerekli tedbirleri almadığı için ölümün vuku bulduğunu, yapı ruhsatı olmayan ve yapı kullanma izni bulunmayan binalara hizmet götüren belediyenin de kusurlu olduğunu, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu savunarak; davanın öncelikle görev ve husumet yönünden reddine, bu talepleri kabul görmez ise davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.İhbar olunan ..., 02.07.2013 tarihli celsedeki beyanında; herhangi bir kusurunun bulunmadığını beyan etmiştir.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, davacı ... lehine 71.802,86 TL; davacı ... lehine 12.076,05 TL; davacı ... lehine 5.641,58 TL; davacı ... lehine 3.496,74 TL; davacı ... lehine 984,96 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 20.04.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... "tan tahsiline, davacı ... lehine 20.000,00 TL; davacı ... lehine 10.000,00 TL; davacı ... lehine 10.000,00 TL; davacı Recep lehine 10.000,00 TL; davacı ... lehine 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 20.04.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... "tan tahsiline, davacı ... yönünden davanın reddine, davalılar ..., ... ve ... aleyhine açılan davanın reddine, davacıların fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ile davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava; davacıların murisinin elektrik çarpması sonucu ölümü nedeniyle, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Temyiz incelemesi sonucunda; Dairemizin, 2015/16279 esas,2015/21065 karar sayılı ilamı ile “ölenin hangi Sosyal Güvenlik Kurumuna bağlı olduğu, desteğin ölümünden dolayı davacılara, Bağ-Kur veya diğer Sosyal Güvenlik Kurumlarından aylık bağlanıp bağlanmadığı araştırılıp, aylık bağlandığının saptanması halinde bağlanan gelirin rücuya tabi olup olmadığı belirlenerek, hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatından, düşülüp düşülemeyeceği ve ne miktar düşüleceği tartışılarak bir karar verilmesi gerekirken, bu yönde bir araştırma yapılmaksızın karar verilmesi doğru görülmediği” belirtilerek hüküm bozulmuştur.Mahkemece, bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama neticesinde, davanın kısmen kabulü ile, maddi tazminat olarak davacı ... için, 1.000,00 TL"nin kaza tarihi olan 20.04.2009 tarihinden, 5.633,09 TL"sinin ıslah tarihi olan 02.07.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ..."e verilmesine;davacı ... için 58,75TL, davacı ... için 254,22TL"nin, davacı ... için 127,72TL"nin , davacı ... için 990,75TL"nin kaza tarihi olan 20.04.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,Manevi tazminat olarak ... için 7.000,00 TL,davacı ... için 4000 TL, davacı ... için 4000 TL"nin, davacı ... için 4000 TL"nin , davacı ... için 4000 TL"nin kaza tarihi olan 20.04.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,davacı ... "in maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    “1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacılar vekili ve davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    2- Davacılar vekilinin temyiz itirazları yönünden,
    Borçlar Kanunu"nun 50.maddesine (TBK.nun 61.maddesine) göre “Birden fazla kişiler birlikte bir zarara neden olmuşlarsa, sorumluluk derecelerine bakılmaksızın ve eylemlerinin türü yönünden bir ayrım yapılmaksızın, zarar görene karşı, her biri ayrı ayrı zararın tamamından ortaklaşa ve zincirleme sorumlu olurlar.”
    Aynı Kanunun 51.maddesine göre “Birden çok kimseler değişik nedenlerle aynı zarardan sorumlu olurlarsa, zarar görene karşı ortaklaşa zincirleme sorumlu olurlar.” Zarar gören, bu iki hükme dayanarak Borçlar Kanunu 142.maddesine (TBK.nun 163.maddesine) göre, zararının tümünü zincirleme sorumlulardan birine karşı açacağı bir dava ile isteyebileceği gibi, sorumluların hepsine karşı açacağı tek dava ile de isteyebilir. Borçlulardan birinin yaptığı ödeme, ödenen miktar oranın da diğerini veya diğerlerini borçtan kurtarır ve daha sonra, ödeme yapanın diğerlerine karşı rücu hakkı doğabilir.Somut olayda; davacı taraf, murislerinin dava dışı ..."e ait evin inşaatında işçi olarak çalıştığı sırada elindeki kalaslardan birinin binanın hemen yanından geçen enerji nakil hattına değmesi sonucu elektrik akımına kapılarak vefat ettiğini, kazanın meydana gelmesinde elektrik tellerini güvenlik mesafelerine uygun şekilde geçirmemesinden dolayı ... "ın ihmali bulunduğunu iddia etmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davadışı bina maliki ..."in %35, davadışı ..."in %25, müteveffa ..."in %25, davadışı ..."nin %10, davalı ... "ın %5 oranında kusurlu oldukları, davalılar ... çalışanları ..., ... ve ..."nun her birinin ... "ın %5 oranındaki kusurunun %1"lik kısmından birlikte sorumlu oldukları belirtilmiş ve davacıların zararının %5 kusur oranına isabet eden kısmının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, kazanın meydana gelmesinde davacıların murisinin %25 kusurlu olduğu gözetilerek bu oranda zarar miktarından indirim yapıldıktan sonra kalan zarar miktarının tamamından davalıların her birinin müştereken ve müteselsilen sorumluluk ilkeleri gereği sorumlu oldukları kabul edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davacıların zararının %5 kusur oranına isabet eden kısmının davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir.Öte yandan, Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesi (BK.nun 47.maddesi) hükmüne göre; hakimin, özel halleri gözönünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Hemen belirtmelidir ki, manevi tazminat ne bir ceza, ne de gerçek anlamda bir tazminattır. 22.06.1966 tarihli ve 7/7 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde belirtildiği gibi, ceza değildir; çünkü davacının yararı düşünülmeksizin sorumlu olana hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük değildir. Mamelek hukukuna dair bir zararın karşılanmasını amaç edinmediği için de, gerçek anlamda bir tazminat sayılmaz. Manevi tazminat mağdurda veya zarara uğrayanda bir huzur hissi, bir tatmin duygusu doğurmalıdır. Manevi tazminatta temel olan ana düşünce budur.Somut olayda; mahkemece manevi tazminat talepleriyle ilgili olarak, davalı ... "ın %5 oranındaki, diğer davalıların ... ile birlikte %1 oranındaki kusuruyla meydana gelen olay sonucunda davacıların desteklerini kaybettikleri, davacı ..."in eşinin, diğer davacıların ise babalarının ölümüyle acı ve üzüntüye maruz kaldıkları gerekçesi ile davalıların kusuru nispetinde sorumlu oldukları belirtilerek manevi tazminat takdirine karar verilmiş ise de; manevi tazminat yönünden, olayın oluş şekli, biçimi, tarafların sosyal ekonomik durumları ve davacılarda yarattığı üzüntü dikkate alınarak matematiksel olmamak üzere müteveffanın ve davalıların kusuru da göz önüne alınmak suretiyle, hakkaniyete uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde düşük miktarda manevi tazminata karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, davada haklı çıkan taraf lehine karşı taraf sadece tek vekalet ücreti ödemeye mahkum edilebilir.Somut olayda, dava sebebinin aynı olduğu göz önünde bulundurulduğunda, mahkemece davalılar lehine hükmedilecek vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınmasına karar verilmesi gerekirken her bir davacıdan ayrı ayrı alınmak üzere vekalet ücretlerine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.Yine, mahkemece dava sebebinin aynı olduğu ve müteselsil sorumluluk göz önünde bulundurulduğunda, davacılar lehine hükmedilecek vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmasına karar verilmesi gerekirken her bir davalıdan ayrı ayrı alınmak üzere vekalet ücretlerine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacılar yararına, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle davacı ve davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.10.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi