3. Hukuk Dairesi 2017/8681 E. , 2018/10302 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davaya konu taşınmazda kiracı iken taşınmazı tahliye ettiğini, davalının depozito bedelini iade etmediğini, depozito alacağının tahsili için başlatılan icra takibine haksız itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı; sözleşmenin yenilendiğini, içtihatlar uyarınca kira bedeli talep haklarının olduğunu, taşınmazın hasarlı teslim edildiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; davalının itirazının 1052 USD (2.344 TL) üzerinden iptaline karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Davacının temyizi yönünden yapılan incelemede;
5219 ve 5236 sayılı yasalar ile HUMK. nun 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2015 tarihinden itibaren 2.080 TL" ye çıkarılmıştır. Davacı için hükümde reddedilen miktar 1.011 TL olup hüküm, karar tarihi itibariyle davacı yönünden kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kurulu uyarınca Yargıtay"ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir. Açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin REDDİNE,
2- Davalının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Taraflar arasında imzalanan 23.09.2009 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin 7. maddesinde 1500 USD depozito bedeli alındığı, tahliye halinde boya badana yapılır, taşınmazda hasar bulunmaz ve borcu da bulunmazsa iade edileceği düzenlenmiştir. Davacı kiracı kiralananın anahtarını 09.10.2014 tarihinde notere teslim etmiş, Noter tarafından kiraya verene 15.10.2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu durumda kiralananın tebliğ tarihinde tahliye edilmiş olduğunun kabulü gerekir. TBK.nun 347. maddesi (6570 Sayılı Kanunun 11. maddesi) gereğince konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracının belirli süreli sözleşmelerin süresinin bitiminden en az onbeş gün önce bildirimde bulunmaması halinde sözleşmenin aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılacağı düzenlenmiştir. Taraflar arasındaki kira sözleşmesi yeni dönem başlangıcı olan 23.09.2014 tarihinden en az onbeş gün önce kiracı tarafından bildirimde bulunulmadığından yenilenerek 23.09.2015 tarihine kadar uzamıştır. Bu durumda kiracının 15.10.2014 tarihinde, sözleşme süresi dolmadan kiralananı erken tahliye ettiğinin kabulü gerekir.Erken tahliye halinde kural olarak Türk Borçlar Kanununun 325. maddesine göre kiracı anahtar teslim tarihine kadar kira bedelinden, anahtar teslim tarihinden itibaren ise kiralananın aynı şartlarda kiraya verileceği makul süre kira bedeli ile sorumludur. Bununla birlikte Türk Borçlar Kanununun 112. maddesi göndermesi ile aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, kiraya verenin bu yerin yeniden kiralanması konusunda gayret göstermesi, böylece zararın artmasını önlemesi için kendisine düşen ödevi yapması gerekir. Bu durumda kiraya verenin zararı, tahliye tarihinden kiralananın aynı koşullarla yeniden kiraya verilebileceği tarihe kadar boş kaldığı süreye ilişkin kira bedelinden ibarettir.Öte yandan; 6098 Sayılı T.B.K.nun 316. (B.K.nun 256) maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı tam bir özenle kullanmak ve aynı kanunun 334. (B.K.nun 266) maddesi gereğince sözleşme sonunda aldığı hali ile kiraya verene teslim etmekle yükümlüdür. Ancak kiracı sözleşmeye uygun olağan kullanma dolayısıyla oluşan eskime ve bozulmalardan sorumlu olmayıp münhasıran kötü kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasardan sorumludur. Davacının kiralananı kullandığı süre ve kullanma amacı gözetildiğinde olağan kullanımdan kaynaklanan yıpranma ve eskimelerin olacağı kuşkusuzdur. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun kiralananın gözden geçirilmesi ve kiracıya bildirme başlıklı 335. maddesinde; "Kiraya veren, geri verme sırasında kiralananın durumunu gözden geçirmek ve kiracının sorumlu olduğu eksiklikleri ve ayıpları ona hemen yazılı olarak bildirmek zorundadır. Bu bildirim yapılmazsa, kiracı her türlü sorumluluktan kurtulur. Ancak, teslim alma sırasında olağan incelemeyle belirlenemeyecek olan eksikliklerin ve ayıpların varlığı hâlinde, kiracının sorumluluğu devam eder. Kiraya veren, bu tür eksiklikleri ve ayıpları belirlediğinde, kiracıya hemen yazılı olarak bildirmek zorundadır." şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Mahkemece karşılıklı fesih konusunda anlaşıldığı ve TBK"nun 335. maddesi uyarınca kiraya verenin hasarı hemen bildirmediği gerekçesiyle davalının hasara ilişkin savunması reddedilmiş ise de; davaya konu taşınmazın tahliye edildiği kabul edilen 15.10.2014 tarihinden sonra davacı kiracının başlatmış olduğu 01.12.2014 tarihli icra takibine karşı, davalı kiraya veren verdiği itiraz dilekçesinde kiralananın hasarlı olduğunu belirtmekle davacı kiracıya makul sürede hasarın bildirildiğinin ve icra takibine itiraz dilekçesinin yazılı bildirim yerine geçeceğinin kabul edilmesi gereklidir.Bu durumda; mahkemece mahallinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle keşif yapılarak dava konusu yerin aynı şartlarda ne kadar sürede kiraya verilebileceği hususunda denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli bilirkişi raporu alınarak, makul süre için kira tazminatının hesaplanması, davalının hasar yönünden sunduğu delillerin toplanması ve kira sözleşmesi gereğince kiralananda zarar ziyan yoksa boya ve badana yapılmışsa borcu yoksa depozitonun iade edileceği kararlaştırılmış olduğundan davacının borcu olup olmadığı konularında inceleme yapılarak sonucuna göre anahtar teslim tarihine kadar ödenmeyen kira alacağının, anahtar teslim tarihinden sonra ise hesaplanacak makul süre kira tazminatının ve varsa hasar bedeli tespit edilip davacının depozito alacağından mahsubu ile kalan alacak yönünden karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin miktardan REDDİNE, ikinci bentte açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 2. bentte açıklanan nedenlerle davalı taraf yararına HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.