Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/22198
Karar No: 2018/10352
Karar Tarihi: 22.10.2018

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/22198 Esas 2018/10352 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2016/22198 E.  ,  2018/10352 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasındaki tazminat (asıl ve birleşen davada) davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın asıl davanın kısmen kabulüne; birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı, 23/10/2011 tarihinde... "de meydana gelen deprem nedeniyle kiracı olarak yaşamakta oldukları binanın gerek ayıplı inşa, gerekse bakım eksikliği nedeniyle yıkıldığını,davalının binanın maliki olduğunu,konuya ilişkin soruşturmanın ... Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sürdürüldüğünü,evin tamamen yıkılması nedeniyle ev eşyalarının kullanılamayacak duruma geldiğini,dilekçede saydığı eşyalar ile ilgili zararının yaklaşık olarak 30.000,00 TL olduğunu, ayrıca eşi ve iki çocuğunun da evin enkazı altında kalarak hayatlarını kaybettiklerini ileri sürerek,ev eşyaları bakımından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 15.000 TL, destekten yoksun kalma tazminatı ile cenaze vb. masrafları için şimdilik 100.000 TL maddi ve 275.000 TL (fazlaya ilişkin haklarının saklı tutularak,) manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hükmedilecek tazminata 23/10/2011 tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı, deprem mücbir sebep olduğundan illiyet bağının kesildiğini,kendisine sorumluluk yüklenemeyeceğini,bina ile ilgili tüm tedbirleri aldığını,davacının binadaki yapım bozukluğu ve bakım eksikliğini ispat yükü altında olduğunu,ev eşya zararının somutlaştırılması gerektiğini,yine eşyaların ikinci el olduğunun da gözetilmesi gerektiğini,davacının eşi ve çocuklarının deprem nedeniyle değil,sobadan çıkan yangın neticesinde vefat ettiklerini,illiyet bağının kesildiğini savunarak,davanın reddini istemiştir.Birleşen davada davacı,aynı olay nedeniyle kendisinin de annesi ve kardeşlerini kaybettiğini ileri sürerek, lehine 40.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece; ana dosya olan 2014/82 esas sayılı dosyada davanın kısmen kabulü ile; davacı ... için hesap edilen 169.109,19 TL destekten yoksun kalma tazminatı, 5.000,00 TL cenaze ve defin gideri, 15.000,00 TL eşya zararı ve 80.000 TL manevi tazminatın deprem tarihi olan 23/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan ( diğer olabilecek sorumluların kusurlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak kaydıyla ve tahsilde tekerrüre yol açmayacak şekilde) tahsili ile davacı ..."e verilmesine,fazlaya ilişkin taleplerin reddine;Birleşen mahkemenin 2015/202 Esas sayılı dosyasında davanın kabulü ile;40.000 TL manevi tazminatın deprem tarihi olan 23/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan ( diğer olabilecek sorumluların kusurlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak kaydıyla ve tahsilde tekerrüre yol açmayacak şekilde) tahsili ile davacı ... "a verilmesine karar verilmiş,hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2- Bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar.Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkemede, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını, ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (Kuru, Baki/ Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, Ankara 2011, s.472). Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
    Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasanın 141/3.maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK.nun 297. (Mülga HUMK.nun 388.) maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. Yine HMK.nun 27.maddesinin (HUMK.nun 73.m) 2. bendi “c” bölümünde de hukuki dinlenilme hakkının “Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini” de içerdiği açıklanarak bu husus vurgulanmıştır.Somut olayda, mahkeme kararının gerekçesinde, davacının depremde zarar gören ev eşyalarının tazmini yönündeki talepleri tartışılmamış, hükmedilen sonuca nasıl varıldığı konusunda herhangi bir açıklama yapılmaksızın bu talebin tümden kabulüne karar verilmiştir. Bu bakımdan yasanın aradığı anlamda gerekçeli bir hüküm mevcut olmaması ve ortada denetlenebilecek gerekçeli bir karar bulunmaması nedeniyle, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bununla birlikte depremde zarar gören ev eşyalarına ilişkin zarar miktarı belirlenirken,bu hususta tanıkların bilgilerine yeteri kadar başvurulmamış,davaya konu edilen eşyaların satış ve ikinci el bedelleri araştırılmamış, bir açıklama yapılmaksızın bazı değerler tespit edilmiş ve eşyaların değer konusu netleştirilmemiştir. Mahkemece yalnızca ... Ticaret ve Sanayi Odası"ndan gelen yazı cevabıyla bildirilen, olağan bir evde (aile evinde) bulunması gereken eşya bedellerine ilişkin yazı içeriği değerlendirilmek suretiyle, tahmini verilere dayalı olarak davacının eşya zararına ilişkin tazminat talebinin tümden kabulüne karar verilmiştir.O halde mahkemece, davacının davaya konu ettiği ev eşyalarının neler olduğu, niteliği ve değerleri belirlendikten sonra yıpranma payı da düşülerek davacının uğradığı gerçek zararın belirlenmesi, diğer taraftan depremin niteliği ve yıkıcı etkisi gözetildiğinde, enkaz altında kalan eşyaların zararının tam (net) olarak tespit edilemeyeceği de gözetildiğinde, dava tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 42. ve 43. (6098 sayılı TBK"nun 50 ve 51.) maddeleri uyarınca talep edilen miktardan uygun bir indirim yapılması gerekip gerekmediği de değerlendirilmek (tartışılmak) suretiyle uygun bir tazminata hükmedilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi