4. Hukuk Dairesi 2016/8876 E. , 2016/10391 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :...
DAVALILAR : 1-... vekili Avukat ...
2-... vekili Avukat ...
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine ... gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın yargı yolu nedeniyle usulden reddine dair verilen 24/02/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan maddi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın yargı yolu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, .... Belediye Başkanlığı tarafından, davacının maliki olduğu taşınmazın 23,57 m²"lik kısmının hafriyat alınarak yola katıldığını, taşınmaz üzerinde bulunan 14 metre uzunluğunda betonarme duvarın yıkıldığı, taşınmazın üzerinde bulunan kemerli bina giriş ve garaj giriş kapılarının betonarme kısımlarının yıkıldığını, demir aksamının sökülerek hafriyat ile birlikte atıldığını, bu zarar nedeniyle iki kez Kaymakamlık makamından 3091 Sayılı Yasa gereğince tecavüzün menine dair karar aldığını, belediye başkanı olan davalı ..."ın kişilerin malları üzerinde usulsüz tasarruf suçundan ceza aldığını, 30/03/2014 tarihinde davalı belediyenin tüzel kişiliği sona erdiğinden 5747 sayılı Kanun gereğince ..... İl Özel İdaresine karşı dava açıldığını belirterek, uğradığı maddi zararın tazminini istemiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın idari eylem nedeniyle oluşan zarardan kaynaklandığı, idare"ye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası olarak açılması gerektiği gerekçesiyle her iki davalı yönünden de davanın yargı yolu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından; 23/01/2013 tarihinde dava konusu taşınmazın bulunduğu mahallede yol genişletme çalışması yapılmasına dair belediye meclisi kararı alındığı, 15/03/2013 tarihinde ise, ..... Belediyesi tarafından taşınmazda yıkım ve müdahalede bulunulduğu, yıkımdan daha sonraki bir tarihte 08/11/2013 tarihinde de davacıya ait taşınmazın 24 m²"lik kısmının kamulaştırılmasına dair belediye encümen kararı alındığı, ancak taşınmazla ilgili herhangi bir imar veya kamulaştırma planının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
11/02/1959 gün 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda; bir kamu kurumu tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında devlet malı olmayan yerlerden toprak veya kum alınması yahut böyle yerlere toprak, kum veya moloz yığılması neticesinde doğan zararların ödetilmesi isteklerinin, başkasının malına kamu kurumunun dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan veya projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre
el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı nedeniyle haksız eylemden doğan
tazminat davası sayılacağı, aynı kuralın ağaç kesilmesi durumunda da söz konusu olacağı, bundan başka yapılan işlerin plan ve projelere aykırı yapılmasının da idari karara aykırı bir hareketin varlığı nedeni ile yine idari kararın uygulanmasından doğan bir zarar sayılamayacağı ve bu bakımdan davanın haksız eylemden doğan ve adli yargı yerinde bakılması gereken bir tazminat davası olarak kabul edileceği belirtilmiştir.
Somut olayda davacı; muhdesatının da yıkılmak suretiyle taşınmazının bir kısmının yola katıldığını belirterek uğradığı zararın tazminini istemiş olduğuna göre, yukarıda esasları belirtilen 11/02/1959 gün 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gözetildiğinde dava konusu uyuşmazlıkta adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmaktadır. Açıklanan nedenle, genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi olarak, işin esası incelenip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle davalı ... hakkındaki davanın yargı yolu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
Kaldı ki; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2. maddesi gereğince idari yargı yerlerinde ancak İlgili idare hakkında dava açılabilir. Gerçek kişiler ve özel hukuk tüzel kişileri aleyhine idari yargı yerinde dava açılamaz. Bu nedenle davalı Mehmet Taşkıran yönünden de davanın yargı yolu bakımından usulden reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 25/10/2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava haksız eylem nedeniyle uğranılan maddi zararın tazminine ilişkindir.
Mahkemece davanın yargı yolu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu"nun 2. maddesi gereğince gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri aleyhine idari yargı yerinde dava açılamayacağından davalı Mehmet Taşkıran yönünden verilen hükmün bozulması konusundaki karara katılmakla birlikte; diğer davalı ... hakkında verilen hüküm yönünden dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması görüşünde olduğumuzdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyoruz.