Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/7586
Karar No: 2020/575

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/7586 Esas 2020/575 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2017/7586 E.  ,  2020/575 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine, Orman Yönetimi, ... ve ... vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı ..., 05.07.2011 tarihli dava dilekçesinde; ... ili, ... ilçesi, Mülk köyü, ... mevkiinde bulunan ve dava dilekçesinde sınırları yazılı 30.072 m2, 12.022 m2 ve 13.720 m2"lik 3 parça taşınmazın 1956 yılında yapılan tapulamada, tapulama harici bırakıldığını, taşınmazı imar ve ihya ederek 1981 yılından bu yana kullanmakta olduğunu, yararına zilyedlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunu belirterek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
    Mahkemece, davanın kabulü ile ... ili, ... ilçesi, Mülk köyünde bulunan ve fen bilirkişisi ... tarafından hazırlanan krokide (D) harfi ile gösterilen 12.022.270 m2, (E) harfi ile gösterilen 13,720.436 m2 ve (F) harfi ile gösterilen 30.072.616 m2 yüzölçümündeki taşınmazların, davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine, Orman Yönetimi, ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 17/03/2014 gün 2013/11021 - 2014/3070 E.K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ""Keşifte görev alan ziraat bilirkişisi raporuna göre, taşınmazın 3. kısmında davacı tarafından dikilen 15-20 yaşlı bağ omcaları ve genç ceviz ağaçlarının bulunduğu bildirilmiş; 3. kısmın taşınmazın krokide hangi harfle gösterilen bölüme isabet ettiği bildirilmemiştir. Ağaçların yaşı itibarıyla 20 yıllık zilyedlik süresi dolmadığı gibi, davacı tarafından, ağaçlar dikilmeden önce zirai amaçla kullanılıp kullanılmadığı araştırılmamıştır. Mahallî bilirkişi ve tanıklar, bu konuda bir açıklama yapmadığı gibi, imar ve ihyadan sonra hemen ağaç dikilerek kullanılmaya başlandığını beyan etmişler; ancak, mahkemece de bu durum ayrıntılı açıklattırılmamıştır. 1985-1990 yılları arasındaki hava fotoğrafları incelenmediği için kullanım olup olmadığı saptanmamış, ziraat bilirkişisi tarafından toprak analizleri yapılmadığı için kaç yıllık tarım arazisi olduğu açıklığa kavuşturulmadan ve zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına oluşup oluşmadığı belirlenmeden karar verilmiştir. Dosyadaki taşınmaz fotoğraflarının incelenmesinde de taşınmazların bitki örtüsünden ve toprağın çok taşlı olduğundan tarım arazisine benzemediği görülmüştür.
    Açıklanan nedenlerle, dava konusu taşınmazın bulunduğu yere ait 1985-1990 tarihleri arasındaki hava fotoğrafları getirtilerek, önceki bilirkişiler dışında bir orman, bir fen ve bir ziraat bilirkişisi yardımıyla mahkemece yeniden yapılacak keşifte; orman bilirkişi tarafından hava fotoğrafları incelenerek, dava tarihinden geriye doğru 20 yıl önceki hava fotoğraflarında
    taşınmazın tarımsal amaçlı kullanılıp kullanılmadığı araştırılarak, hava fotoğrafları ile pafta çakıştırılarak taşınmazın gösterildiği denetime elverişli açıklamalı rapor düzenlenmeli, mahallî bilirkişi ve tanıklardan, ağaçların dikilmesinden önce, davacı tarafından tarım arazisi olarak kullanılıp kullanılmadığı sorularak, tam ve kesin olgulara dayalı beyanlar alınmalı, ziraat bilirkişisi tarafından taşınmazın toprak örnekleri alınarak, bilimsel analizleri yaptırılarak kaç yıldır tarımda kullanıldığı konusunda rapor alınmalı, taşınmazın her bir bölümünün toprak yapısı ve üzerindeki ağaçların yaşı, cinsi, dağılımı, tarım bitkileri yetiştirilip yetiştirilemeyeceği, hangi tür tarım bitkileri yetiştirilmesine uygun olduğu ayrıntılı açıklanmalı, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen ikinci fıkrası hükümleri dikkate alınarak yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları ve satın alınan kişiler yönünden aynı çalışma alanı içinde belgesizden zilyedliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir." gereğine değinilmiştir.
    Mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama neticesinde; dava konusu yerin uygulanan hava fotoğraflarında dava konusu taşınmazların sabit sınırları içerisinde tarımsal faaliyet yapılan yer olarak gözüktüğü, kesinleşen orman kadastrosunun dışında orman sayılmayan alanda kaldığı, bugünkü haliyle aynı şekilde bahçe tarımı olarak kullanıldığı, bu taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olmadığı, ihya edilmek suretiyle tarıma elverişli kültür arazisi haline getirilen yerlerden olduğu, taşınmazların imar ve ihyasının dava tarihinden 30 yıl önce tamamlanmış olduğu ve 30 yıldır davacının nizasız fasılasız malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduğu, TMK’nın 713. maddesi uyarınca zilyetlikten tescil koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne; ... ilçesi, Yenikent/Mülk mahallesinde bulunan ve fen bilirkişileri tarafından birlikte hazırlanan 24.11.2015 tarihli rapor ve krokisinde (D) harfi ile gösterilen 12.022.00 m2 yüzölçümlü taşınmazın, (E) harfi ile gösterilen 13.720,00 m2 yüzölçümlü taşınmazın ve (F) harfi ile gösterilen 30.072,00 m2 yüzölçümlü taşınmazın, davacı ... adına Mülk mahallesine ait en son parsel numarası verilmek suretiyle tapuya kayıt ve tesciline, karara krokinin bir suretinin eklenmesine karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine, Orman Yönetimi, ... ve ... vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 24.03.2005 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu ise, 1956 yılında yapılmış ve sonuçları 15.08.1956 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde TMK’nın 713. maddesi uyarınca zilyetlikten tescil koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü şeklinde hüküm kurulmuşsa da yapılan inceleme ve araştırma yetersiz olup, bozma ilamının gerekleri yerine getirilmemiş, bozma ilamında ziraat bilirkişisi tarafından toprak analizleri yapılmadığı için kaç yıllık tarım arazisi olduğu açıklığa kavuşturulmadan karar verilmiş olması nedeniyle
    ziraat bilirkişisi tarafından taşınmazın toprak örnekleri alınarak, bilimsel analizleri yaptırılarak kaç yıldır tarımda kullanıldığı ayrıca dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konularında rapor istenilmişse de mahkemece ziraat bilirkişinden alınan raporda bu husus araştırılmamıştır. Ayrıca hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda uygulanan 1991 tarihli hava fotoğrafında dava konusu taşınmaz üzerinde üzüm bağı olduğu, dosya içerisindeki orman bilirkişi raporunda ise 1991 tarihli hava fotoğrafında üzüm bağı olmadığı saptanması karşısında mahkemece konusunda uzman orman bilirkişisinden rapor alınarak bu çelişki giderilmemiştir. Ayrıca dava konusu taşınmazın neden tapulama harici bırakıldığı da açıklanmamış olup mahkemece orjinal kadastro paftası ilgili yerden getirtilerek tescil harici bırakılma nedeni belirlenmelidir.
    Açıklanan nedenlerle mahkemece en eski ve tespit tarihinden geriye doğru 15-20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları, bu hava fotoğraflarından yararlanılarak üretilen memleket haritaları ve varsa amenajman planı ve fotogometri yöntemiyle kadastro çalışmalarına altlık olarak düzenlenen kadastro paftası ilgili yerlerden getirtilip, halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir fen elemanı ve ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi aracılığıyla mahallinde yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.-K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.-K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.-K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, eğimi, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle taşınmazların konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ve hava fotoğrafının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafı ölçeğine çevrildikten sonra, bu haritalar komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte aynı haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, bilirkişilere hava fotoğrafları ve dayanağı haritaları stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip, raporlarında taşınmazların niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, taşınmazlar üzerinde bulunan bitki örtüsünün niteliği, ağaçların yaşları ve dağılımları ile ilgili açıklama yapmaları istenmelidir.
    Açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşulları araştırılarak, yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı ve dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
    Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar Hazine, Orman Yönetimi, ... ve ... vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA temyiz harcının istek halinde iadesine 10/02/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi