1. Hukuk Dairesi 2014/17280 E. , 2017/1030 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 07.02.2017 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar ... vd. vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, 11.01.1962 tarih 11 sıra nolu taşınmazda davalıların murisi ..."in payını 08.11.1966 tarihli resmi senetle itirazlı olarak satın aldığını, ... Kadastro Mahkemesi"nin 2011/654 Esas, 2012/37 Karar sayılı kararı ile kendisine satışı yapılan taşınmazların yüzölçümündeki 36.076 m2 eksikliğin tamamlanması ve tapu malikleri adına tesciline dair karar verildiğini, kesinleşen karar doğrultusunda satışı yapılan tapu kapsamındaki 36.076 m2"lik kısmın 28335 ada 311 parsel olarak eski malikler adına tescil edildiğini, halbuki davalıların murisine ait payın kendi adına tescil edilmesi gerektiğini ileri sürerek 28335 ada 311 parselde davalıların murisi ... adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, kesin hüküm ve zamanaşımı itirazında bulunup murislerinin davacıya taşınmaz satmadığını ve satış parası almadığını, zilyetliklerinin kesintisiz devam ettiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddianın ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davalıların murisi ...’ın 11.01.1962 tarih 11 sıra noda kayıtlı bulunan ve kadastro çalışmaları sırasında 250 ve 269 parsel olarak tespit edilip Tapulama Hakimliğinde itirazlı olan taşınmazdaki 15/600 payın tamamını itirazlı olarak 08.11.1966 tarihli resmi akitle davacıya sattığı, ... Kadastro Mahkemesinin 2011/654 Esas, 2012/32 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucu, 11.01.1962 tarih 10-11 sırada kayıtlı tapuların hudutları dahilinde kalan taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilerek çekişme konusu 28335 ada 311 parsel sayılı taşınmazın anılan tapu malikleri adına miktar fazlası olarak tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği, davacının, 11.01.1962 tarih 11 sıra noda ... adına olan 15/600 payı itirazlı olarak satın aldığı ve miktar fazlası olarak ... adına tesciline karar verilen dava konusu 28335 ada 311 parselde davalıların murisi ... adına kayıtlı 1/40 payın Kadastro Kanunun 40. maddesi uyarınca adına tescili gerektiğini ileri sürerek eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; Kadastro Kanununu 40/2. maddesinde; “Kadastro tespiti kayıt sahibi veya mirasçılarından başkası adına yapılmış ve kesinleşmemiş ise, kadastro sonucunu beklemeleri, ilgililere tebliğ olunur; ancak ilgililer kadastro sonunda hasıl olacak kesin durumu kabul edeceklerini noterde düzenlenmiş bir belge ile veya tapu sicil müdürü huzurunda tespit olunacak ifadeleri ile beyan ederek, aktin veya tescilin yapılmasını isterlerse, bu işlemler tapu sicil müdürlüğünde yapılır ve keyfiyet derhal kadastro müdürlüğüne, dava açılmış ise kadastro mahkemesine bildirilir.” hükmüne yer verilmiş olup, anılan hüküm uyarınca koşullarının bulunması halinde tespitten sonraki temliklere değer verilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Ne var ki, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye elverişli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur. Öncelikle; dava konusu taşınmazın ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte getirtilmediği, mahalinde alanında uzman bilirkişiler eşliğinde keşif yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, 11.01.1962 tarih 11 sıra nolu tapu kaydında davacının 15/600 payı itirazlı olarak davalıların murisinden satın aldığı bu kaydın kadastro çalışmalarında 250 ve 269 parseller olarak tespit gördüğü, ... Kadastro Mahkemesinin 2011/654 esas, 2012/32 karar sayılı ilamla 28335 ada 311 parsel sayılı taşınmazda miktar fazlası olarak davacı ve davalılar murisi adına 1/40 payın tesciline karar verilerek tapuya yansıdığı gözetilerek, dayanak tüm tedavüllerinin ilgili tapu müdürlüğünden temin edilip mahallinde uzman bilirkişiler eşliğinde keşif yapılarak denetime elverişli rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.480.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.