22. Hukuk Dairesi 2017/19497 E. , 2018/14927 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacı işçinin iş sözleşmesinin haksız ve süresiz feshedildiğini ancak işçilik haklarının ödenmediğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının işten çıkartılmadığını kendisinin işten ayrıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davalı işverenin davacının görevine ve uzmanlığında olmayan bir görevi yapmasını istediği ve bu konuda ısrarcı olması üzerine iş akdinin davacı tarafça feshedildiği, davacının görev alanına girmeyen bir görevin istenmesi iş sözleşmesinde önemli değişiklik olarak değerlendirildiğinden feshin haklı olduğu bu haliyle kıdem tazminatına hak kazandığı ancak ihbar tazminatına hak kazanmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İşçi veya işveren bakımından haklı fesih sebeplerinin ortaya çıkması halinde, iş sözleşmesinin diğer tarafının sözleşmeyi haklı sebeple fesih yetkisinin kullanılma süresi sınırsız değildir. Bu bakımdan 4857 sayılı İş Kanunu"nun 26. maddesinde işverenin öğrendiği tarih ve olayın gerçekleştiği tarih başlangıç esas alınmak üzere iki ayrı süre öngörülmüştür. Bu süreler içinde fesih yoluna gitmeyen işçi ya da işverenin feshi, haklı bir feshin sonuçlarını doğurmaz. Bu süre, feshe sebep olan olayın diğer tarafça öğretilmesinden itibaren altı işgünü ve herhalde fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren bir yıl olarak Kanunda belirlenmiştir.
4857 sayılı Kanun"da, işçinin olayda maddi çıkar sağlamış olması halinde bir yıllık sürenin işlemeyeceği öngörülmüştür. O halde, haklı feshe sebep olan olayda işçinin maddi bir menfaati olmuşsa, olayın üzerinden ne kadar süre geçerse geçsin altı işgününe riayet etmek şartıyla işverenin haklı fesih imkanı vardır.
Altı günlük süre işçi ya da işverenin haklı feshe sebep olan olayı öğrendiği günden itibaren işlemeye başlar. Olayı öğrenme günü sayılmaz ve takip eden günler sayılarak altıncı günün bitiminde haklı fesih yetkisi sona erer.
İşverenin tüzel kişi olması durumunda altı işgünlük süre feshe yetkili merciin öğrendiği günden başlar. Bu konuda müfettiş soruşturması yapılması, olayın disiplin kurulunca görüşülmesi süreyi başlatmaz. Olayın feshe yetkili kişi ya da kurula intikal ettirildiği gün, altı iş günlük sürenin başlangıcını oluşturur.
Bir yıllık süre ise her durumda olayın gerçekleştiği günden başlar.
4857 sayılı Kanun"un 26. maddesinde öngörülen altı işgünlük ve bir yıllık süreler ayrı ayrı hak düşürücü niteliktedir. Bir başka anlatımla fesih hakkının öğrenmeden itibaren altı iş günü ve olayın gerçekleşmesinden itibaren bir yıl içinde kullanılması şarttır. Sürelerden birinin dahi geçmiş olması haklı fesih imkanını ortadan kaldırır.
Hak düşürücü sürenin niteliğinden dolayı taraflar ileri sürmese dahi, hakim resen dikkate almak zorundadır.
Bu maddede belirtilen süreler geçtikten sonra bildirimsiz fesih hakkını kullanan taraf, haksız olarak sözleşmeyi bozmuş sayılacağından ihbar tazminatı ile şartları oluşmuşsa kıdem tazminatından sorumlu olur.
Davacı davalı iş yerinde pasta ustası olarak çalışırken işverenin baklava bölümünde ücretsiz ve fazladan iş olarak kendilerini çalıştırmak istediğini ve baklava işinden anlamadıklarını beyan etmeleri üzerine işverenin küfür ederek 07.08.2013 tarihinde işi bıraktırdığını ileri sürmüş; davalı ise, ramazanda pasta tüketiminin olmadığını baklava bölümünde ise işlerin yoğun olduğunu ramazan ayında baklava ustalarından bir kaçının işten ayrıldığından nerdeyse hiç çalışmayan pasta bölümünde ki işçilerin baklava bölümünde çalışmasının istendiğini ancak hiçbir şekilde çalışmayacaklarını beyan ederek geçici nitelikteki bu çalışmanın kabul edilmediğini ve işçilerin nedensiz işe gelmediklerini belirterek 12, 13, 14 Ağustos 2013 tarihlerinde devamsızlık tutanağı tutmuş 02.10.2013 tarihinde ihtarname çekerek gelmediği günlere ilişkin varsa mazeretini bildirmesi istemiş, davacı taraf ise 08.10 2013 tarihli cevabi ihtarnamesi ile 07.08.2013 tarihince zaten işten çıkartıldıklarını tutanakların gerçeği yansıtmadığını belirtmiştir. Davacı tanıklarından ... , “Davacı pasta ustası idi. Patron tarafından kendisine baklava bölümünde çalışması istenildi. Davacı da o bölümde çalışmak istemedi. Patronda çalışırsanız çalışın çalışmassanız bırakın dedi. Davacı da bu sebeple işi bıraktı. “şeklinde ... ise “İşyerinde bir sürü sıkıntılarımız vardı bunu işverene anlattık. Patrondan mesai saatlerimizi ayarlamasını istiyorduk. Patronda düzenleme yapmadı. Davacı da bende 7 Ağustosta işten çıktık. İşyerinde küfür vardı, en son bir arkadaşımızda tokat yedi.” şeklinde beyanda bulunmuşlardır. Dairemizce aynı gün temyiz incelemesi yapılan emsal nitelikteki 2017/ 13667 esas sayılı dosyasında davacı tanık olarak dinlenmiş ve “davacı ile aynı anda işten ayrıldık, benimde davam vardır, avukatımız aynıdır, ayrılmak zorunda bırakıldık, biz yaş pasta bölümünde idik, baklavacılar işten ayrılınca kendi işimizden sonra bu işi yapmamız istendi, yapmayacağımız söyleyince ... bize işi yapan yapsın yapmayan "gitsin diyerek" sinflı söz söyledi. bu olay kendi işimiz yarımken yukarı çağrıldığında oldu, daha doğrusu eleman yetişmediğinden bizi yukarıya çağırdılar usta başımız ..."e patron işi yapmayan şeklinde az önce belirtiğim küfürü söylemiş, o işi bıraktı, bizi yukarıya çağırdı, bu işi yapıp yapamayacağımızı sordu, yapamayacağımızı söyledik, 10 gün daha devam ettik. 10 gün daha çalıştık, sebebi yevmiyemizi, paramızı alabilmek için çalıştık, ustaya küfür ettiğini çalışırken duyduk, yüzümüze küfür etmedi ancak ustaya küfür etmesi genel manada idi, iş bırakma sebebimiz 10 gün önce küfür etmesi idi, “ şeklinde beyanda bulunmuştur.
İşverenin işçinin veya ailesi üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak şekilde sözler söylemesi ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranış teşkil eder ve işçi için haklı fesih sebebi oluşturur . Dinlenen tanık beyanları, emsal dosya içeriği ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacının işverenin küfür etmesi sebebi ile haklı sebeple iş akdini feshettiği tespit edilmiştir. Ancak işçilerin ücretlerini alabilmek için küfür eyleminden sonra 10 gün daha iş yerinde çalıştıkları beyan edilmektedir. Bu itibarla feshe sebebiyet veren küfür olayının hangi gün olduğu ile davacının son aylık ücretinin ödendiği gün tespit edilerek 4857 sayılı Kanun"un 26. maddesinde belirtilen altı günlük hak düşürücü süre içinde davacının fesih hakkının kullanılıp kullanılmadığı araştırılarak karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olmuştur.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.