Esas No: 2019/1271
Karar No: 2020/594
Karar Tarihi: 06.02.2020
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2019/1271 Esas 2020/594 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Bursa 6. İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
K A R A R
A) Davacı İstemi:
Davacı; 5510 sayılı Yasa"nın 56/2.fıkrası uyarınca boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeni ile ölüm aylığının kesilmesine ilişkin davalı Kurum işleminin iptali ve kesilen aylığın kesildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabı:
Davalı SGK vekili özetle; kurumca yapılan tahkikat sonucu davacının babasının ölümünden sonra evli olduğu ..."den anlaşmalı olarak boşandığı, boşanmanın kurumdan ölüm aylığı alabilmek için gerçekleştirildiğinin tespit edildiğini, 5510 sayılı yasanın 59. Maddesi gereği kurumun kontrol ve denetim memurlarınca düzenlenen tutanakların aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğunu, davacının resmi makamları yanıltmak suretiyle haksız olarak elde ettiği bir hakkın kazanılmış bir hak olarak değerlendirilmesinin hukuken mümkün olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
İlk Derece Mahkemesince; “ ... celp edilen adres bilgiler raporuna göre davacı ile boşandığı eşi ..."nin boşanma tarihi olan 06/07/2009 tarihinden sonraki ikamet adreslerinin farklı olduğu, Çarşı Polis Merkezi Amirliği"nce yaptırılan 30/12/2015 tarihli zabıta araştırmasında davacı ile boşandığı eşi ..."nin ... Osmangazi Bursa adresinde birlikte ikamet etmedikleri, ..."un Kuruçeşme Mah. ... Osmangazi Bursa adresinde ... ile oturmadığı, büyük oğlu ile iki yıldır oturduğunun belirtildiği, Osmangazi 1. İlçe Seçim Kurulu Başkanlığından celp edilen seçim bilgilerinden davacı ile boşandığı eşi ..."nin boşanma tarihinden sonra farklı sandıklarda oy kullandıkları, denetmen raporunda ismi bulunan ..."un duruşma sırasındaki beyanında davacıyı tanımadığını, İvazpaşa Mah. 9. Bayır Sok. Osmangazi Bursa adresindeki evin kendi evi olmasına rağmen bu adreste fiilen 5-6 yıl oturmadıklarını, bu dönemde evlerini bekar insanlara kiraya verdiklerini, Sosyal Güvenlik Kurumu"ndan görevlilerin gelip davacı ile ilgili herhangi bir soru sormadıklarını, boşandığı eşi ..."yi tanımadığını, denetmenlere herhangi bir beyan vermediğini belirterek denetmen raporunun aksi yönde beyanda bulunduğu, çelişki sebebiyle denetmen raporunu tanzim eden yine meslekten ihraç edilen ..."ün beyanında da mahallinde yaptığı araştırmada davacının bir erkekle beraber yaşadığının kendisine bildirildiği, bunun üzerine rapor tanzim ettiği, davacının beraber yaşadığı kişinin önceki eşi ... olup olmadığını bilmediğini, bu kişinin ... olabileceğini düşünerek ilgili raporu tanzim ettiğini beyan ettiği, yine davacı vekilinin 18/02/2016 tarihli dilekçesinde davacının eşinden boşandıktan sonra ... adlı kişi ile görüşmeye başladığını, bu kişiyi çevreye kendisinin eşi olarak tanıttığını beyan ettiği, gerçekten de ..."nin mahkememizce alınan beyanında, 2009 yılının Aralık ayında davacı ile tanıştığını, aralarında duygusal ilişki başladığını, davacı ile tanıştığında davacının eşinden boşanmış olduğunu söylediğini, davacının çocuğu ... ile birlikte ikamet ettiğini, evlenmeyi düşündüklerini, davacının eşi ile birlikte yaşamasının ve aynı evde kalmasının mümkün olmadığını, davacı ile evlenmeyi düşündüklerini beyan ettiği, yine mahkememizce Halk Sağlığı Müdürlüğünden yaptırılan araştırmada tarafların bağlı oldukları aile hekimlerinin farklı olduğu, duruşmada dinlenen denetmen raporunun aksinin raporu tanzim eden ..."ün beyanından ve diğer toplanan beyanlardan ispatlandığı, bu itibarla davacının davasını ispat ettiği gözetilerek davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle
“ Davanın KABULÜNE ,
Davacının babası üzerinden aldığı ölüm aylığının kesilmesine yönelik kurum işleminin İPTALİ ile, ölüm aylığının kesildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu ;
Davalı Kurum vekili; davacının boşanmış olmasına rağmen eski eşi ... ile birlikte yaşadığını, bu durumun Kurum denetim raporu ile sabit olduğunu, yerel mahkemenin eksik inceleme ile karar verdiğini bu nedenlerle davanın reddi gerektiğini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
D) Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :
Bölge Adliye Mahkemesince “Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının babasının 02/03/2009 tarihinde öldüğü, tarafların 18/06/2009 tarihinde Bursa 2. Aile Mahkemesinin kararı ile boşandığı, dava tarihinin 02/04/2009 tarihi olduğu, nüfus kayıtlarından davacı ile eşinin farklı adreslerinin bildirildiği, İski de davacı ve eşinin kaydının bulunmadığı, seçim de 29/03/2009 tarihinde aynı adreste oy kullandıkları sonraki 3-4 seçimde farklı adreslerde oy kullandıkları, kurum denetmenlerine davacı ile eşinin birlikte oturduğunu söyeleyen ve imzası ile tasdik eden tanık Aynur"un mahkemede birlikte oturmadıklarını gördüğü kişinin eşi olmadığını sonradan öğrendiğini söylediği, kurum denetmenlerine davacı ile eşini birlikte oturduğunu söyleyen tutanakta imzası olmayan tanık ... mahkemede; davacı, halası olduğu için çekinme hakkını kullanarak ifade vermediği, soruşturmayı yapan denetmenin mahkemede dinlendiği görülmüştür. ” gerekçesiyle
“Bursa 6. İş Mahkemesi"nin 23/05/2017 tarihli, 2014/405 Esas - 2017/336 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Yasanın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, ” karar verilmiştir.
E) Temyiz:
Davalı SGK vekili; “ Kurum Denetmeninin ifadesine başvurduğu ...,..., ... ,... adındaki kişiler davacının eski eşi ile birlikte yaşadığını ifade etmişlerdir.... esasında Kurum denetmenine verdiği ifadede bizzat ... ismini telaffuz etmiş ve bu kişinin davacının eşi olduğunu sandığını söylemiştir.
Mahkemece fiili duruma değil kaydi duruma itibar edilerek ve eksik inceleme sonucu hukuka aykırı karar verilmiştir.Birlikte yaşama olgusunu inkar eden tanıklar zaten davacının çocukları ve arkadaşlarıdır.
Davacının yakını olan bu kişilerin daha sonradan tanıklıktan çekinmeleri veya ifadelerini değiştirmeleri olayın aksi yönde olduğunu kanıtlamaz. Henüz hazırlıksız iken ve davacının da bulunmadığı bir ortamda verdikleri ifade bizce gerçeği yansıtan ifadelerdir. Davacı taraf davasını ispatlayamamıştır” gerekçeleriyle temyiz yoluna başvurmuştur.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava; 5510 sayılı Yasa"nın 56/2.fıkrası uyarınca boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeni ile ölüm aylığının kesilmesine ilişkin davalı Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Hüküm, davalı Kurum vekilince temyiz edilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada: “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Düzenleme ile ölen sigortalının kız çocuğu veya dul eşi yönünden, boşanılan eşle boşanma sonrasında fiilen birlikte olma durumunda, ölüm aylığının kesilmesi ve ödenmiş aylıkların geri alınması öngörülmektedir. Buna göre, daha önce sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusu, gelir veya aylık kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde: “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu nedenle Anayasanın 20"nci maddesi ile 5510 sayılı Kanun, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, 4857 sayılı İş Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacının ve boşandığı eşinin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiğini saptanmalı, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanan eşler 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta iseler adlarına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, davacının ve boşandığı eşinin kayıtlı olduğu adreslerde kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 06/07/2009 tarihinde eşi ...’den boşandığı, 02/03/2009 tarihinde vefat eden babasından dolayı yetim aylığı aldığı, Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından düzenlenen rapora göre davacı ve boşandığı eşinin birlikte yaşadıklarının tespit edildiği, bu rapora dayanılarak Kurumca 23/08/2009-22/05/2014 tarihleri arasında ödenen 39.938,70 TL aylık ve işleyen faizinin borç çıkarıldığı, anlaşılmıştır.
Somut olayda; 10/02/2014 tarihli Denetmen Raporunda; ... Osmangazi Bursa adresinde yapılan araştırmada; davacının komşusu ...’un : “davacı, 3 yıldır 3 numarada eşi ... ve oğluyla birlikte yaşıyor . Ben evli olduklarını biliyordum. Ocak ayında taşındılar. Burada oturdukları sürece birlikte yaşadılar.” şeklinde beyanda bulunduğu, Mahkemede de tanık olarak benzer beyanda bulunduğu, “ Ben Hocahasan mah. 5.Değirmen Sok. Akoğlu apartmanında 1989 yılından bu yana ikamet ederim. Bu apartmanda aynı zamanda yöneticilik yaptım, Necmiyeyi de aynı apartmanda oturmamız sebebiyle tanırım. Davacının kaç yıl oturduğunu tam olarak hatırlamamakla beraber yaklaşık 1 buçuk yıl aynı apartmanda oturduğumuzu hatırlıyorum. Davacı 3 numaralı dairede oturuyordu. Davacı bize eşi olarak ... adında birisini tanıştırdı. Davacı ... için eşim diye söylüyordu. ...yine ben ... isimli kişiyi davacının evine girip çıkarken de görüyordum. Davacı bundan yaklaşık 1 yıl önce bizim apartmandan taşındı. Ben davacının eşinden boşandığını duymadım. Ben davacının apartmandan taşındıktan sonra birlikte oturduğu ... isimli kişinin aslında eşi olmadığını etraftan duydum.” şeklinde beyanda bulunduğu, denetmene yazılı ifade vermeyen davacının yeğeni ...’un (Mahkemede tanıklıktan çekinmiş.) ,... (Mahkemece yatalak old. için dinlenmemiş), ...’un (Mahkemede tarafları tanımadığını söylemiş.) davacının eşiyle birlikte yaşadıklarını söylediği, ... adresinde yazılı ifade vermeyen yöneticinin davacının oğlu ve gelinin yalnız yaşadıklarını, yanlarında kimsenin oturmadığını söylediği, davacının Değirmen sokak ve Bayır sokaktaki komşularının birlikte yaşadıklarını söyledikleri, denetmen tarafından davacının, boşandığı eşinin, iki oğlu ve gelininin ifadesinin alındığı, aile bireylerinin ifadelerinin çelişkili olduğu anlaşılmıştır.
Sonuç olarak; denetmen raporunun içeriği, denetmen raporunda dinlenen tanık ...’un beyanını mahkemede yinelemesi, davacının ikamet adresi olarak bildirdiği yerde oğlu ve gelinin yalnız yaşadığının tespit edilmesi, MEDULA kayıtlarında 07/04/2015 tarihine kadar davacı ve eşinin aynı aile hekimine kayıtlı olması, denetimin yapıldığı ve davacının oğluyla ikamet ettiğini beyan ettiği “... Osmangazi Bursa” adresinin 2012 yılında eşinin mernis adresi olarak beyan edilmesi, aile bireyleri tarafından bile kimin kiminle yaşadığının izah edilememesi, 27/11/2015 tarihli polis tutanağında; davacının eşinin 2010-2012 arası mernis adresi olan “ İvazpaşa Mah. 9. Bayır Sok.” adresinde ev sahibinin beyanından 2011-2012 arasında 1 yıl davacı ve eşinin birlikte yaşadıklarının tespit edilmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde davacı ve eşinin, boşandıkları süreçte birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge Adliye Mahkemesince eksik inceleme ve araştırma sonucu davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
G)SONUÇ:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 06/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.