3. Hukuk Dairesi 2020/12410 E. , 2021/1551 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, dava konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; elektrik abonesi bulunduğu davalı şirketin düzenlediği faturalar ile kendisinden hukuka aykırı olarak kayıp-kaçak bedeli ile bu bedel üzerinden enerji fonu, belediye vergisi, TRT payı ve KDV tahsil ettiğini ileri sürerek 69.200 TL"nin, ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı; istirdadı istenilen bedellerin ilgili mevzuat çerçevesinde abonelere yansıtıldığını ve uygulanmasının yasal bir zorunluluk olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne dair verilen hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 11/09/2018 tarih 2016/19746 Esas 2018/8293 Karar sayılı ilamı ile sair hususlar incelenmeksizin " ... 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılan yargılama sonucunda mahkemece, dava konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekili ve davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacı vekili ve davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dava, elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak bedeli ile bu bedel üzerinden enerji fonu, belediye vergisi, TRT payı ve KDV bedelinin istirdatı istemine ilişkindir.
Davacı, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
O halde mahkemece, dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 18/11/2009 Tarih, 2009/18-421 Esas-2009/526 Karar sayılı ilamında " Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği" belirtilmiştir.
Öte yandan; 492 sayılı Harçlar Kanunu"na bağlı (I) sayılı tarifenin, " Yargı Harçları " başlığı altında düzenlenen " Karar ve ilam harcı" başlıklı III. kısmının 1. fıkrasında, konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden tarifede gösterilen oranda nispi karar ve ilam harcı; 2-(a) fıkrasında ise, 1"inci fıkra dışında kalan davalarla, taraf teşkiline imkan bulunmayan davalarda verilen esas hakkındaki kararlar ve davanın reddi kararlarında maktu karar ve ilam harcı alınacağı hükme bağlanmıştır.
Bu durumda; konusu belli bir değerle ilgili bulunan davada esas hakkında karar verilmesi halinde nispi harç alınacağı; usule ilişkin nihai kararlarla, davanın konusuz kalması halinde verilecek kararlarda ise maktu harç alınacağı kuşkusuzdur.
Somut olaya bu ilkeler çerçevesinde bakıldığında, davacı ve davalı yararına ayrı ayrı nisbi vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı; ayrıca dava konusu alacak her ne kadar dava açılırken nisbi harca tabi ise de, dava yargılamanın devamı sırasında konusuz kaldığından, davalı aleyhine maktu karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekmekte olup, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi görülmemiştir.
Ne var ki bu yanlışlıkların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekili ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının (3), (4), (5) ve (6) nolu bentlerinin çıkarılarak yerlerine sırasıyla;
"3-Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına",
"4- Harçlar yasası gereğince alınması gerekli 54,40TL harcın peşin alınan 1.181,77TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.127,37TL harcın talebi halinde davacıya iadesine;
"5-Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca 3.400 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine",
"6-Davacı tarafından yapılan toplam 27.70TL başvuru harcı, 4.10TL vekalet harcı, 430,50TL tebliğ ve posta gideri, 1.750TL bilirkişi ücreti toplamı 2.212,3TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine" bentlerinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.