3. Hukuk Dairesi 2014/13907 E. , 2015/6828 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : VAN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/10/2013
NUMARASI : 2010/390-2013/341
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili, dava dilekçesi ile; davacılar İsmet ve Cansever"in ortak çocuğu olan İ.. M.."nin, 04/07/2010 tarihinde, köyde hayvanları otlatırken, devrilen elektrik direğini fark etmeyerek, düşen tellerine bastığını ve elektrik akımına kapılarak hayatını kaybettiğini; olaydan, davalı kurumun sorumlu olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte anne Cansever için 500,00 TL, baba İsmet için 500,00 TL maddi tazminatın, anne Cansever için 50.000,00 TL, baba İsmet için 50.000,00 TL, kardeşler Aysel, Bülent, Aynur, Özlem, Veysel, Özge için ayrı ayrı 10.000,00 TL olmak üzere toplam 160.000,00 TL manevi tazminatın davalı kurumdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Islah dilekçesi ile, müddeabin artırılmıştır.
Davalı vekili, cevap dilekçesi ile; olayda, vefat eden İbrahim"in kusurlu olduğunu, davalının sorumluluğunun bulunmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, davacı anne C.. M.. için 17.461,76 TL, davacı baba İ.. M.. için 8.492,98 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine; davacı anne için 20.000,00 TL davacı baba için 20.000,00 TL, davacı kardeşler için ayrı ayrı 5.000,00"er TL olmak üzere, toplam 70.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Kusur aranmaksızın sorumluluğun düzenlendiği haller, kusursuz sorumluluk halleri olarak ifade edilmektedir. Doktrinde kusursuz sorumluluk hallerinin olağan sebep sorumluluğu-tehlike sorumluluğu şeklinde ikili ayırıma tabi tutarken, TBK tarafından açıklanan hakkaniyet sorumluluğu-özen (sebep) sorumluluğu-tehlike sorumluluğu şeklinde ayırıma tabi tutulduğu görülmektedir. Denetleme ve gözetimde özen (cura in custodio) gereği, kusur unsur olarak aranmaz. (G.Antalya B.Hukuku Genel Hükümler C.1.2012.İst.sh.533.535.)
Özen sorumluluğuna dayalı kusursuz sorumluluğun düzenlendiği Borçlar Yasası"nın 58. maddesi gereğince "…imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazadaki kusurundan dolayı mesul olur." ( TBK .69. maddesi ). Belirtilen yasal düzenleme gereğince, davalı, zararlandırıcı sonucun doğmasına yol açan enerji hattının yapım ve bakım eksikliklerinden kaynaklanan zararlardan sorumludur. Sorumluluktan kurtulmanın olumsuz koşulu ise, zarar ile yapım bozukluğu ve bakım eksikliği arasındaki nedensellik bağının kesilmiş olmasıdır.
Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira, bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığı çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, yine de çoğu zaman zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir. Bu sebeple, sorumluluğunun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından; bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır (Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler 1991 Baskı Cilt 2 sf: 14-15).
Somut olayda; 04/07/2010 tarihinde, İbrahim Meşe"nin devrilen ahşap elektrik direğinin yere düşen tellerine basarak akıma kapıldığı ve vefat ettiği; davalı kurumun dört görevlisi hakkında, taksirle ölüme neden olmak suçundan, kamu davası açıldığı, ceza davasının derdest olduğu anlaşılmaktadır.
HMK"nın 266 ve devamı maddeleri gereğince, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınması gerekir. Ancak, bilirkişi seçimi yapılırken düşüncesine başvurulacak kişi veya kişilerin özel ve teknik bilgilerinin yeterli olup olmadığı üzerinde durulması gerekir.
Aynı ilkeler, HUMK.nun 275. ve devamı maddelerinde de düzenlenmiştir.
Olayımızda, davacıların desteğinin elektrik akımına kapılarak vefat etmesinden sorumlu olanların kimler olduğunun ve sorumluluk oranlarının uzman bilirkişi tarafından belirlenmesi gerekir. Oysa, hükme esas alınan raporu düzenleyen bilirkişi, makine mühendisi olduğundan; davalının olaydan sorumlu olup olmadığının, davacıların desteğinin bölüşük kusuru bulunup bulunmadığının ve sorumluluk oranlarının doğru olarak tesbiti için gerekli uzmanlığa sahip değildir.
Mahkemece yapılması gereken; içinde elektrik mühendisi bilirkişinin de bulunduğu üçlü bilirkişi kuruluna, desteğin elektrik akımına kapılarak vefat etmesinden sorumlu olanların ve sorumluluk oranlarının belirlenmesini sağlayacak, bilimsel verilere uygun, denetlenebilir nitelikte bilirkişi raporu hazırlatmak ve bu rapor doğrultusunda sonucuna uygun bir karar vermektir. Yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile, uzman olmayan bilirkişinin raporuna itibar edilerek, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Bozma nedenine göre, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.