3. Hukuk Dairesi 2014/21514 E. , 2015/6836 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : DENİZLİ 3. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/07/2014
NUMARASI : 2013/488-2014/489
Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, dava dilekçesi ile; tarafların, sağır ve dilsiz olduğunu; davalının, ilk evliliğinden bir kız çocuğu olduğunu, annesi ile aynı evde birlikte yaşadıklarını, davacıya, bebeğinin maması için para vermediklerini; bu nedenle, evden ayrılmak zorunda kaldığını ileri sürerek; davacı için aylık 400.00.- TL, müşterek çocuk için aylık 400.00.- TL tedbir nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesi ile; davacının, kendi ailesinin kışkırtması ile, evden uzaklaştığını bildirerek; yalnızca müşterek çocuk için tedbir nafakası takdir edilmesini istemiştir.
Mahkemece; davacının ayrı yaşamakta haklı olduğunu kanıtlayamadığı gerekçesi ile davacı yararına tedbir nafakası talebinin reddine; müşterek çocuk yararına aylık 200.00.- TL tedbir nafakasına karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir .
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Dava; ayrı yaşamada haklılık nedenine dayalı olarak açılan, tedbir nafakası istemine ilişkindir.
TMK" nın 197.maddesi gereği; ayrı yaşamakta haklı olan eş diğer eşten tedbir nafakası talebinde bulunabilir.
Evlilik birliğinin korunması ve devamının sağlanması için eşlerin asgari ölçüde uyması gereken bazı yükümlülükler ve karşılamaları gereken bazı ortak giderler mevcuttur.
Diğer taraftan, TMK"nın 195. maddesinde; Evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde, eşlerin ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilecekleri ve hakimin, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alacağı hükme bağlanmıştır.
Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. (TMK."nın 197/1.maddesi)
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. (TMK."nın 197/2.maddesi) Eşlerden biri, haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hale gelmesi üzerine de yukarıdaki istemlerde bulunabilir. (TMK."nın 197/3.maddesi) Eşlerin ergin olmayan çocukları varsa hakim, ana ve baba ile çocuklar arasındaki ilişkileri düzenleyen hükümlere göre gereken önlemleri alır. (TMK."nın 197/4. maddesi)
Bu bağlamda; ayrı yaşamada haklı olan eş diğer eşten kendisi için tedbir nafakası isteyebilir.
Dosyadaki belgelerden, tarafların, 28/10/2011 tarihinde evlendikleri, müşterek çocuk Berkay"ın 20/08/2012 tarihinde doğduğu; davalının, önceki evliliğinden 26/04/2005 tarihinde doğan Bahriye isimli bir çocuğunun daha olduğu, davacının çalışmadığı, ailesi ile kaldığı, davalının ise annesi ile kaldığı, aylık 829.42.- TL geliri olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda, dosyadaki bilgi ve belgelerden ve özellikle davalının annesi olan tanık E.. B.."nin; " ... Bu arada ben davacının ailesini çağırdım, Bahriye benimle burada kalsın, davacı ve davalıya ayrı ev açalım diye teklif ettim. Ancak, davacının ailesi kendi evlerinin yakınında ev tutulmasını istediler. Davalı ise, bunu kabul etmedi. Bu nedenle, ayrı eve çıkma olayı olmadı. En son olayda, davacı, ailemin yanına gezmeye gidiyorum diyerek evden çıktı. Bir daha geri gelmedi ..." şeklindeki beyanından, davacının, davalı ile evlenirken davalının annesi ile birlikte yaşamayı kabul ettiği; ancak, müşterek çocuk doğduktan sonra davalının annesi ve davalının önceki evliliğinden olan çocuğu ile birarada yaşamakta zorlandığı; davalının ise, bu sorunu çözmediği, davacının ayrı evde yaşamak isteğini kabul etmediği, davacının çocuğunu alarak evden ayrılmak zorunda kaldığı anlaşılmaktadır. Başka bir anlatımla, eşi tarafından kayınvalidesi ile beraber yaşamaya zorlanan ve ayrı eve çıkma önerisi reddedilen davacı ayrı yaşamakta haklıdır.
Bu durumda, mahkemece; davacı kadın ayrı yaşamakta haklı olduğundan onun yararına da, TMK"nın 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyete uygun bir miktarda ve davalının ödeme gücü oranında tedbir nafakası takdir edilmesi gerekir iken; yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçeler ile davacının talebi yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.