11. Hukuk Dairesi 2015/12577 E. , 2017/467 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24/11/2014 tarih ve 2014/62-2014/339 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin ... üzerinden yapmış olduğu 2012/24570, 2012/90111 sayılı ve “...” ibareli marka başvurularının üçüncü kişiye ait 2002/11525 sayılı ve “..+şekil ” ibareli marka ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu gerekçesiyle 556 sayılı KHK’nın 7/1-b m. uyarınca, 19. sınıfta yer alan mallar yönünden reddedildiğini oysa, redde mesnet marka ile müvekkili markalarının aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olmadığını, redde mesnet markanın sahibi olan şirketin farklı alanlarda iştigal ettiğini, “...” kelimesinin Almanca “usta” anlamına geldiğini, her iki firmanın da ticaret unvanlarında bu kelimenin yer aldığını, esasen anılan kelimenin zayıf bir marka olduğunu, redde mesnet marka sahibine yaptıkları müracaat neticesinde, anılan şirketin 11, 19 ve 27. sınıflar açısından dava konusu markaların tesciline muvafakat ettiklerine dair noter onaylı belge vermelerine rağmen bu belgeye itibar edilmediğini ileri sürerek, başvurunun kısmen reddine dair...’in 2013-M-8217 ve 2013-M-6552 sayılı kararlarının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer ve emtiaların da aynı tür olmaları nedeniyle tescilin 19. sınıf açısından mümkün olmadığını, redde mesnet marka sahibinin muvafakat vermesi halinde tescil işlemlerine devam edilmesi gibi bir uygulamanın olmadığını, ... kararlarının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı malların 2002/11525 no’lu markanın kapsamında da bulunduğu, “...” ibaresinin her iki markanın da ayırt edici asıl unsuru olduğu, söz konusu ibarenin Türkçe’de bilinen bir anlamı olmayıp, Almanca’da “usta” anlamına geldiği ancak, Almanca’nın yaygın bir dil olmayışı ve hedef tüketici kitlesinin özellikleri dikkate alındığında, ortalama tüketici kitlesinin bu sözcüğün Türkçedeki karşılığını bilemeyecekleri, ortalama tüketicinin markaları yan yana koyarak karışlaştırmalarının beklenemeyeceği ve her iki markayı da KHK’nın 7/1-b maddesi anlamında aynı/ayırt edilemeyecek kadar benzer markalar olarak algılayacağı, söz konusu ret sebebinin mutlak ret sebebi olması nedeniyle önceki marka sahibinin verdiği muvafakatin de hukuki bir öneminin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, marka başvurusunun reddine dair ... kararının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundaki redde mesnet 2002/11525 sayılı markanın kapsadığı 19. sınıftaki mallar ile; davacının başka bir marka başvurusunun aynı markaya dayalı olarak reddi üzerine .... 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2013/272 E. sayılı dosyasında görülen davaya sunulan bilirkişi raporunda söz konusu 2002/11525 sayılı markanın kapsamında olduğu belirtilen 19. sınıf ürünler arasında farklılık bulunmaktadır. Bu nedenle, öncelikle redde dayanak markanın kapsadığı 19. sınıf malların nelerden ibaret olduğu gerektiğinde ...’den yeniden sorulmak sureti ile belirlendikten sonra, 556 sayılı KHK’nın 7/1-b bendi uyarınca işaretlerin kapsadığı malların aynı ya da ayırt edilemeyecek derecede benzer tür mallar olup olmadıkları hususu tespit edilerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken eksik incelemeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24/01/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.