Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/7745
Karar No: 2015/5834
Karar Tarihi: 07.05.2015

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2014/7745 Esas 2015/5834 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2014/7745 E.  ,  2015/5834 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 24/05/2011 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 05/11/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları rededilmelidir.
    2- Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
    a) Dava, kişilik haklarına saldırı nedeni ile maddi ve manevi tazminat ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, maddi ve manevi tazminat istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar taraflarca temyiz edilmiştir.
    Davacı, resmi nikahlı eşinin davalı ile zina yapması nedeni ile eşinden boşandığını, davalının kendisi ile evli olduğunu bildiği halde eşi ile zina eyleminde bulunması nedeni ile 25 yıllık evliliğinin bittiğini bildirerek bu nedenle uğradığı maddi ve manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
    Davalı, davacının iddialarının asılsız olduğunu, davacının eşi ile kendi eşinin arkadaş olup eşi ile arasındaki geçimsizlikler nedeni ile boşanma aşamasında olduklarını anlattığını, yardımcı olmak amacı ile eşi ile birlikte kendisi ile konuştuklarını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece, dosya arasındaki delillerden davacının eşinden davalı ile zina etmesi nedeni ile boşandığı, aile mahkemesi kararının boşanma yönünden kesinleştiği anlaşılmakla davacının bu nedenle işinde olumsuzluklar yaşaması ve manen üzüntü duyması kaçınılmaz olduğundan 3.000,00 TL maddi tazminat ile 20.000,00 TL manevi tazminat ödetilmesine karar verilmiştir.
    Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, davacı ile dava dışı eşinin Konya 3. Aile Mahkemesinin 2011/483-2012/824 esas karar sayılı dosyasında zina nedeni ile boşandıkları, davalı kadının davacı kocasına 8.000,00 TL manevi tazminat ödemesine karar verildiği anlaşılmıştır.
    Davalının, davacının resmi nikahlı eşi ile evli olduğu süre içinde cinsel ilişki kurduğu, eşin davacıya karşı sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, davalının da eşin eylemine bilerek iştirak ederek davacının kişilik haklarına hukuka aykırı bir şekilde tecavüzde bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalının söz konusu eylemi nedeni ile davacı, kişilik haklarının zedelenmesi nedeni ile manevi tazminat talebinde bulunabilir ise de uğradığını iddia ettiği maddi zararları ile davalının eylemi arasında uygun nedensellik bağı bulunmamaktadır.
    Şu durumda davacının maddi tazminat isteminin bütünüyle reddi gerekirken kısmen kabulü doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
    b) Mahkemece, davalının 20.000,00 TL manevi tazminat ödemesine karar verilmiştir.
    Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi ( 818 sayılı BK 49. maddesi ) hükmüne göre kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
    Somut olaya gelince, olayların gelişim biçimi, olay tarihi, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile yukarıda anılan ilkeler gözetildiğinde davacı yararına takdir olunan manevi tazminat tutarı fazladır. Daha alt düzeyde bir manevi tazminat takdir edilmesi gereklidir. Ayrıca davalının, davacının uğradığı manevi zarardan sorumlu tutulması gerekmekte ise de TBK 61. maddesinde haksız eylemin ve bunun sonucunda doğan zararın birden fazla kişi tarafından meydana getirilmesi durumunda haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümlerin uygulanacağı düzenleme altına alındığından; müteselsil sorumlulukta ise zarar görenin, dilediği takdirde eyleme katılanların birisinden, birkaçından veyahut tamamından zincirleme olarak sorumlu tutulmalarını isteme hakkına sahip olması nedeni ile davacının eşinden boşanmasına karar verilen mahkeme ilamı ile eşinin kendisine 8.000,00 TL manevi tazminat ödemeye mahkum edildiği gözetilerek eldeki davada hüküm altına alınan tazminat tutarının boşanma davasında hüküm altına alınan tazminat ile tahsilde tekerrür olmamak üzere ödetilmesi gerekirken bu hususun da gözetilmemiş olması doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2/a-b) sayılı bentte açıklanan nedenle BOZULMASINA, davacının tüm, davalının öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 07/05/2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY YAZISI

    Davacı, davalının, kendisi ile evli olduğunu bildiği halde, dava dışı eşi ile birlikte cinsel ve duygusal beraberlik yaşadığı, bu şekilde sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlarının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu iddia ederek, uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
    Davacının talebi, TMK. 24, BK. 49. (TBK.58) maddeleri kapsamında, kişilik hakkının hukuka aykırı şekilde saldırıya uğraması nedeniyle, uğranılan manevi zararın tazminine ilişkindir.
    TMK"nun 185. maddesine göre, “Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler birlikte yaşamak, birbirlerine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.” Aynı yasanın 174. maddesine göre de, “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir."
    Evlenmeyle eşler arasında kurulan aile birliğinin taraflara yüklediği ödevlerin ihlali veya yerine getirilmemesi durumunda bu yükümlülüğü yerine getirmeyen eş yönünden, Türk Medeni Kanunundaki sonuçları, boşanma ve boşanma sebebi olması durumunda, bu olaylar yüzünden kişilik haklarının saldırıya uğraması halinde manevi tazminat talep edilebileceğidir. BK. 49. (TBK.58) maddesinde "Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir".
    Somut olaya gelince, davalının ve dava dışı eşin davacıya yönelik ve aldatmak suretiyle sadakatsizlik mahiyetindeki davranışlarının, manevi tazminatı gerektirip gerektirmeyeceğinin tartışılması gereklidir.
    Yukarıda incelenen yasa maddeleri uyarınca, davacının dava dışı eşinin TMK"nın evlenmeyle eşe yüklediği ödevler arasında bulunan sadakat yükümlülüğünü ihlali nedeniyle, yasanın 185. ve 174. maddeleri uyarınca boşanma sebebi ve istek halinde manevi tazminatı gerektirir nitelikte olduğu kuşkusuzdur. TMK"daki düzenleme, dava dışı eşin evlenme ile kurulan aile birliğinin tarafı olması sıfatından kaynaklanmaktadır. Zira dava dışı eş kendi iradesi ile bu birliğin tarafı olmayı kabul etmiş ve yasanın kendisine yüklediği hak ve yükümlülükler altına girmiştir.
    Davalının eyleminin manevi tazminatı gerektirip gerektirmeyeceğine gelince, davalının doğrudan davacının bedensel veya ruhsal bütünlüğüne yönelik hukuka aykırı bir fiilde bulunduğundan söz edilemez. Söz konusu Yasada yükümlülüğünü ihlal eden eşin eylemini birlikte gerçekleştirdiği kişiler yönünden herhangi bir düzenleme getirilmemiştir.
    Dava konusu eylemin gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK"nun müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümlerinin de uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Zira sözkonusu yasanın 50. maddesinde haksız fiil nedeniyle müteselsilen sorumluluğuna gidilebilecekler gösterilmiştir. Yukarıda açıklanan yasal duruma göre, davalı zararın meydana gelmesinden asli olarak sorumlu tutulamaz. Yine yasa hükmünün aradığı anlamda iştirak hali de düşünülemez. İştiraken işlenebilir bir eylemin varlığının kabul edilebilmesi için, eylemin müstakilen ve asli olarak da işlenebilir olması gerekir. Ayrıca haksız fiil sorumluluğunu, geniş ve belirsiz bir kavram olan sadakat yükümlülüğünü ihlal etmeye iştirak çerçevesinde değerlendirmek, bu sorumluluğu belirsiz hale getirecektir.
    Açıklanan durumlara göre, davalının eylemi, BK. 49. (TBK.58) maddesi kapsamında davacının kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak kabul edilemez. Bu nedenle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. 07/05/2015



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi