3. Hukuk Dairesi 2014/20295 E. , 2015/7269 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/05/2014
NUMARASI : 2013/252-2014/221
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 28.04.2015 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davalı vekili Av. E.. S.. geldi. Karşı taraf davacı vekili Av. E.. T.. geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili vakfın, kuruluş amacına ulaşabilme amacıyla, ülkenin pek çok yerinde eğitim merkezleri inşa ettirerek işlettiğini; bu nedenle; şubesinin açıldığı Bursa’da da işletmeler üstü eğitim merkezi inşa ettirmek için yer tahsisi arayışına girdiğini; müvekkili vakfın asli üyesi olan dava dışı Bursa S.S.Küçük Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifinin, aldığı bir kararla arsa tahsis işlemini gerçekleştirmesi üzerine adı geçen kooperatif ile 02.09.1996 günlü protokolün düzenlendiğini; ayrıca, Milli Eğitim Bakanlığı ile yapılan diğer bir protokol sonucunda müvekkili vakfa söz konusu inşaat için 9.220.000.000 (yeni 9.220) TL kaynak sağlandığını; müvekkili vakfa tahsis edilen ve protokol gereği vakıf adına tapuya tescil edilecek olan taşınmaz hakkında, Belediyece, 1995 yılında plan değişikliği yapılarak bu yerin okul alanına alındığını ve şüyulandırma sonucunda da 1997 yılında Nilüfer Belediyesi tüzel kişiliği adına tapuya tescil edildiğini; bu aşamada, davalı birliğin, Nilüfer Belediyesine başvurarak ilgili taşınmazın müvekkili vakfa 49 yıllığına tahsisini veya sembolik bir bedelle satışını talep ettiğini, ilgili Belediyenin de taşınmaz satışının müvekkili vakfa yapılabilmesi için Encümene yetki verdiğini, bu gelişmeler üzerine eğitim merkezinin inşaatına başlanıldığını; ancak, taşınmazın Belediyece yapılan ve müvekkili vakfın haberdar olmadığı ihale sonucunda sembolik bir bedelle davalı birliğe
satıldığını; zira, davalı birliğin başkanı ve aynı zamanda müvekkili vakfın Bursa Şubesi Başkanı olan A.. T.. isimli kişinin tercihini davalı birlikten yana kullanarak ihale ile ilgili bilgileri müvekkili vakfa bildirmediğini; taşınmaz üzerine yapılan inşaatın, 2001 yılı ve sonrasında tamamlandığını ve değerinin arsa değerinden daha fazla olduğunu ileri sürerek; dava konusu taşınmazın davalı birlik adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili vakıf adına tescilini, bu istem kabul edilmediği takdirde taşınmazın inşaat değeri olan 3.250.000 TL nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacı vakfın, amacına uygun olarak 15 yıl öncesinde yer tahsisi arayışına girdiğini, fakat ekonomik yetersizlik nedeniyle bu amacını gerçekleştiremediğini; eğitim merkezi inşaatı için gerekli finansmanın davalı birlik ve bağlı bulunduğu üst kuruluşu olan .. tarafından; taşınmazın finansmanının ise, davalı birlik tarafından kuruluş yasaları uyarınca karşılandığını; Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sağlanan kaynağın da yine .. tarafından kurulan fona aktarıldığını; diğer taraftan, taşınmazdaki eğitim merkezinin de, davacı vakıf tarafından davalı birliğe devredildiğini; tüm bu gelişmelerden haberdar olmasına rağmen, davacı vakfın, gerçek dışı iddialarda bulunarak dava açma yolunu tercih ettiğini; diğer taraftan davacı vakfın istemlerinin zamanaşımına uğradığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dava tarihi itibariyle, yapının değeri taşınmazın değerinden fazla ise de; taşınmaz henüz kendisine devredilmeden üzerine bina inşa etmiş olması nedeniyle, davacı vakfın iyiniyetli sayılamayacağı; ancak, davalı birliğin maliki olduğu taşınmazın mütemmim cüzü olan bina nedeniyle sebepsiz zenginleştiği gerekçesiyle; tapu iptali ve tescili isteminin reddine; tazminat isteminin ise, taleple bağlı kalınarak kabulüne karar verilmiş; hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 26.09.2012 tarih, 2012/9500 E. 2012/19913 K. sayılı ilamı ile "......Somut olayda; davacı vakıf, davaya konu eğitim merkezinin inşasının kendisi tarafından yaptırıldığını ileri sürmüş, bu vakıaya davalı birlik tarafından karşı konulması üzerine ise; asli üyeleri olan dava dışı .. ile davalı birliğin, vakıf senedinin 9. maddesi uyarınca üye olurken taahhüt ettikleri yükümlülüklerini yerine getirmek amacıyla inşaata finansman sağladıklarını, inşaat için yetkinin de bu amaçla ..’e verildiğini bildirmiş ve delillerini sunmuştur.
Ne var ki, sunulmuş olan bu delillerden, davacı tarafın, dava konusu hakkın sahibi olup olmadığı tespit edilememektedir.
Buna göre, mahkemece; davacı tarafın, davacı olma sıfatının araştırılması, bu bağlamda davalı birlik ile dava dışı ..’in, davacı vakfa üye olurken taahhüt ettikleri yükümlülüklerin araştırılarak açıklığa kavuşturulması; sonrasında ise, dava dışı ..’ in davaya konu eğitim merkezinin inşaatı ile ilgili olarak yaptığı işlemler (ve varsa yükümlülükleri) hakkında açıklama ve belge sunmasına olanak sağlanması ve ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; bu yön gözetilmeden, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bozma nedenine göre, sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir..." gerekçesi ile, bozularak mahalline iade edilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulması sonucu yapılan yargılama neticesinde; davacı tarafın tapu iptali ve tescile ilişkin talebinin reddi ile tazminata ilişkin talebinin kabulüne, 3.250.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, verilen bu hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkeme tarafından bozma kararımıza uyulmasına rağmen, bozma gereği tam olarak yerine getirilmemiştir.
Şöyle ki; Dairemizin bozma kararında, davalı yönünden de, davacı vakfa üye olurken, taahhüt ettikleri yükümlülüklerin araştırılarak açıklığa kavuşturulması gerektiği belirtildiği halde, mahkemece hükme esas alınan raporda, bu konuda hiç bir inceleme yapılmamış, sadece dava dışı .. yönünden araştırma yapılmıştır. Öncelikle verilen karar, bu yönden bozma kararına uygun değildir.
Diğer yandan; dosyada mevcut ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda"... dava konusu inşaata yapılan harcamaların küçük bir bölümünün (7.300.000 TL) MEB. tarafından inşaata harcanmak üzere davacı vakfa gönderilip, daha sonra vakıfca aynı amaç için dava dışı .."e aktarılması sonucunda, inşaata kullanıldığı, bakiyesinin ise .. tarafından karşılandığı, arsanın 2000 yılında davalıya yapılan ihalesinden sonra da, inşaata davalının muhtelif harcamalarda bulunduğu..." hususu tespit edilmiştir.
Öyle ise mahkemece, davacı vakıf senedine göre, dava dışı .. ve davalının davacı vakfın asli üyesi olduğu kabul edilip, bozma kararımız doğrultusunda davalı yönünden de, davacı vakfa üye olurken, taahhüt ettikleri yükümlülüklerin araştırılarak açıklığa kavuşturulması, ardından da, davalının da dava konusu inşaata harcamalarda bulunduğu sabit olup, bu harcamaların tespit edilerek, davacının davalıdan talep edebileceği alacak miktarının kesin bir biçimde tespit edilmesinden sonra, yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.