3. Hukuk Dairesi 2014/20841 E. , 2015/7276 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : KARŞIYAKA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2014
NUMARASI : 2013/322-2014/186
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın zamanaşımı nedeni ile reddine yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 28.04.2015 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davacı vekili Av. E.. D.. K.. geldi. Karşı taraftan davalı vekili Av. E.. Ç.. A.. geldi. İhbar olunan ve vekili gelmedi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin, dava konusu elektriğin kullanıldığı fabrikayı 2011 yılında devir aldığını, 2002 yılından 2005 kasım ayına kadar geçen sürede, sayacın hatalı ölçüm yaptığının tespit edilmesi nedeni ile fazla ödeme yaptıkları gerekçesi ile, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, 450.000 YTL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte tahsili amacı ile davalı aleyhinde dava açtıklarını; açılan bu davada, mahkeme tarafından, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak, davanın kabulüne karar verildiğini ve verilen bu kararın, temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini; iş bu davada, ilk dava ile talep edilen 450.000,00 TL"nin dava tarihi olan 14.04.2006 tarihinden önceki döneme ilişkin faiz alacaklarının hüküm altına alınmasının talep edildiğini belirterek; Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin, 2010/296 E. ve 2012/442 K. Sayılı dosyası ile saklı tutulan 18.02.2002 - 14.04.2006 tarihleri arasındaki avans faiz alacağı 503.162,00 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili savunmasında; zamanaşımı def"inde bulunmuştur.
Mahkemece; davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiş, verilen bu hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık, talep edilen faiz alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.
6098 sayılı Türk borçlar Kanunu"nun 131/1 maddesi gereğince asıl borç ifa ya da diğer bir sebep ile sona erdiği takdirde, rehin, kefalet, faiz ve ceza koşulu gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona ermiş olur.
Asıl alacağı sona erdiren nedenlerden birisi de, asıl alacağın zamanaşımına uğramış olmasıdır. Başlı başına bir hukuki varlığı olmayıp asıl alacağa bağlı fer"i bir hak niteliğinde olan faiz alacağı da, asıl alacağın bağlı olduğu yasal düzenlemelere bağlıdır ve asıl alacağa uygulanacak olan zamanaşımı süresi onun fer"i olan faiz alacağına da uygulanır. Diğer bir anlatım ile, asıl alacak hakkında zamanaşımı gerçekleştiğinde, faiz ve sair fer"i haklar da zamanaşımına uğrar.
Somut olayda; taraflar arasında abonelik sözleşmesi bulunduğunda uyuşmazlık yoktur. Dava konusu ihtilafta uygulanacak zamanaşımı süresi, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunması nedeniyle BK."nın 125. (yeni TBK."nın 146) maddesi gereğince 10 yıldır.
Türk Borçlar Kanunu"nun 154. maddesi gereğince, alacaklının dava veya def"i yolu ile mahkemeye başvurması durumunda, zamanaşımı kesilir. Aynı Kanunu"nun 156. maddesi gereğince ise, zamanaşımının kesilmesi ile, yeni bir süre işlemeye başlar.
Bu açıklamalar ışığında, somut olaya dönecek olursak, davacının dava konusu taşınmazı 2001 yılından itibaren kullanmaya başladığı, zamanaşımı süresinin bu tarihten itibaren 10 yıl olduğu, ve 2011 yılında zamanaşımının dolacağı; ancak, davacının haklarının saklı tutulduğu ilk davanın 2006 yılında açıldığı ve bu tarih itibariyle zamanaşımının kesildiği, TBK."nın mad. 156 gereği, bu tarihten itibaren, yeni bir zamanaşımı süresinin işlemeye başladığı, eldeki davanın ise, 2.8.2013 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece; dava tarihi itibariyle, davanın zamanaşımına uğramadığı kabul edilerek, yapılacak yargılama neticesinde işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu, zamanaşımı nedeni ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, 28/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.