10. Hukuk Dairesi 2017/6425 E. , 2019/7781 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No : 2017/1925-2017/2010
Mahkemesi : Mersin 1. İş Mahkemesi
No : 2015/159-2017/91
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı, 31.08.2010 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerin rücuan tahsilini talep etmiş olup, sigortalıya bağlanan peşin sermaye değerli gelirin davalıdan rücuan tahsili istemine ilişkindir.
II-CEVAP:
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış, davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece, davanın Kısmen Kabulü ile; Kurum zararı olan 68.568,32 TL’nin, tahsis onay tarihi olan 31/12/2014 tarihinden itibaren yasal faiz işletilecek şekilde, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,,” dair hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Karara karşı taraflardan davacı tarafça istinaf yoluna başvurulmuş istinaf sebebi olarak; bilirkişi raporunun hatalı hesaplandığını, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
HÜKÜM : Yukarıdaki nedenlerle,
Mersin 2015/159 Esas - 2017/191 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı SGK vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE, dair karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili İstinaf mahkemesince verilen kararın eksik araştırma olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
İnceleme konusu davada, davacı, davalı işverene ait iş yerinde 31.08.2010 tarihinde işkazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerin tahsilini talep ettiği, Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Görev konusu, kamu düzeniyle ilgili olup davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Taraflarca ileri sürülmese dahi, gerek, Mahkemece, gerekse Yargıtay’ca tarafların bu yönde bir savunmasının olup olmadığına bakılmaksızın kendiliğinden göz önünde tutulur.
İflasın açılması hususunun görev kurallarında meydana getireceği değişikliği dava açılmadan önce ve sonra davalının iflası hallerine mahsus olmak üzere ayrı ayrı incelemek gerekir.
Davanın açılmasının usul hukuku bakımından hâsıl ettiği sonuçlardan biri, davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin sabit hale geleceği, sonradan ortaya çıkan değişikliklerden görev ve yetkinin etkilenmeyeceğidir (perpetuatio fori).
Dava açıldıktan sonra iflas halinde; davaya İcra İflas Kanunun 194. maddeye göre, iş mahkemesinde devam edilmesi gerekmektedir.
Dava tarihinden önce iflas edilmesi halinde ise; İİK`nin 191. maddesi gereğince, iflas açıldıktan sonra müflisin masaya giren mal ve hakları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıntıya uğrar; müflis artık, masa mevcudunu azaltıcı nitelikteki tasarruflarda bulunamaz. Bu mallar ve haklar topluluğunu, iflas açıldıktan sonra, aynı Kanun`un 226. maddesi gereğince, kanuni mümessil olan iflas idaresi temsil edeceğinden, açılacak davalarda husumetin iflas idaresine yöneltilmesi ve varlığı iddia olunan alacakların, İİK`nin 219 maddesi gereğince, masaya karşı ileri sürülmesi gerekir. Bu nedenle kural olarak iflastan sonra müflis aleyhine masaya giren mal ve haklara ilişkin olarak doğrudan dava açılamaz. İflas masasından hak iddia eden alacaklının alacağının masaya kaydını talep etmesi, bu talebin İflas idaresince kabul edilmemesi halinde, İİK. nun 235/2.maddesinde öngörüldüğü şekilde sıra cetveline itiraz davası açması gerekmektedir. Buna rağmen, iflâstan sonra müflise karşı bir alacak davası açılırsa, bu davaya, iflâs idaresine karşı sıra cetveline itiraz davası (m.235,II) olarak devam edilmelidir. (Kuru Baki, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Adalet Yayınevi, 2013, sayfa 1235)
Sıra cetveline itiraz davasında da, görevli mahkeme İcra ve İflas Kanunun 235/1 maddesine göre iflas kararını veren Ticaret Mahkemesinin bulunduğu yerdeki herhangi bir Ticaret Mahkemesidir.
Eldeki davada, 19.12.2012 tarihinde davalı şirket ... Yapı İnşaat ve Tic. A.Ş. hakkında iflas kararı verilmiş olduğu dikkate alınarak, Mahkemece, davadan önce hakkında iflas kararı verilen davalı şirket ... Yapı İnşaat ve Tic. A.Ş. hakkında Ticaret Mahkemesi görevli olduğu için görevsizlik kararı verilmesi gerekir.
Mahkemenin, bu maddi ve hukuki olguları dikkate almaksızın eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar vermiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 15.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.