1. Hukuk Dairesi 2014/20344 E. , 2017/1274 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ...’in maliki olduğu 119 ada 10 parsel sayılı taşınmazını kendilerinden mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak 19.10.1998 tarihinde ikinci eşi davalı ...’e tapuda satış sureti ile devrettiğini,davalı ...’nin de 29.01.2013 tarihinde bu taşınmazı önceki evliliğinden olan kızı diğer davalı ...’ya muvazaalı olarak devrettiğini ileri sürerek, 119 ada 10 parselde kayıtlı taşınmazın davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile muris ...’in veraset ilamındaki miras payları oranında adlarına tapuya tesciline,bu mümkün olmazsa dava konusu taşınmazdaki hisselerinin bedellerinin yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemişlerdir.
Davalı ..., dava konusu taşınmazı annesinden iyiniyetle satın aldığını ve muvazaanın söz konusu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., dava konusu taşınmazı ikinci eşi ...’in kendisine hastalığında ona bakmış olması nedeni ile devrettiğini,murisin davacılardan mal kaçırma amacı olmadığını, kendisinin taşınmazı iyiniyetle edindiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, murisin gerçek iradesinin mal kaçırmak olmadığı ve bu amaçla temlikin gerçekleştirilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi ( mevsuf-vasıflı ) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, aslında bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli, 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere, görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 706., 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 237. ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa sebebiyle geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakan 1929 doğumlu ...’in 13.04.1999 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak ilk evliliğinden olma çocukları olan davacılar ile ikinci eşi davalı ...’yi bıraktığı, murisin maliki olduğu 119 ada 10 parsel sayılı taşınmazı 19.10.1998 tarihli satış akdi ile davalı eşi ...’ye devrettiği, ...’nin de 29.01.2013 tarihli satış akdi ile önceki evliliğinden olma kızı davalı ...’ya devrettiği, murisin dava konusu taşınmaz dışında başka taşınmazlarının da bulunduğu ve davacılar ve davalılara intikal ettiği,dava konusu taşınmazın keşfen belirlenen akit tarihindeki değerinin 43.300 TL olduğu,resmi akitlerde ise taşınmaz bedelinin 400 TL ve 3500 TL olarak yer aldığı,dinlenen davacı tanıklarının beyanlarından dava konusu taşınmazın muris tarafından davalı ...’ye bağışlandığı,... tarafından da diğer davalı ...’ya bağışlandığı,murisin taşınmazı satmaya ihtiyacı olmadığı gibi davalıların da taşınmazı alacak ekonomik güçlerinin olmadığı, mirasbırakanın ikinci eşi davalı ..."ye yaptığı temlikin diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun saptandığı, diğer davalı ..."nın da öğrenci olduğu, annesi olan davalı ...’den dava konusu taşınmazı muvazaalı olarak devraldığı ve iyiniyetli olmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacılar vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.