14. Hukuk Dairesi 2015/3938 E. , 2017/5908 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 24.03.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, müdahalenin men"i yapıların kal"i talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; dava dilekçesinin görev yönünden reddine dair verilen 20.09.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, tapu iptali, tescil, meni müdahale ve kal davasıdır.
Davacı, dava konusu 99 parsel sayılı taşınmazın murisi ... adına kayıtlı bulunduğunu, davalıların 1416 ve 1417 parsel sayılı taşınmazların maliki olduklarını, davalıların taşınmazlardaki yapıların, kadastro parselleri ile imar parselleri birbirine uygun olmaması nedeniyle 99 parsel sayılı taşınmaza tecavüzlü durumda olduğunu, bu nedenle müdahalenin men"i ve yapılan kal"i ile haksız olarak oluşturulan imar parsellerinin kadastro parselinden eksik olan kısmının davalıların parselleri yönünden tapusunun iptali ile 99 parsel sayılı taşınmazın parçası olarak adına kayıt ve tescili isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, davanın idari yargının görevli olması sebebiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
1) 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “idari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2. maddesinde idari dava türleri ve idari yargı yetkisi açıkça düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı açılan tam yargı davaları ve idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan anlaşmazlıklara ilişkin davalar olarak gösterilmiştir.
Yargı yetkisinin ise idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu belirtilmiş, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayarak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde karar vereceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; davacı, müdahalenin men"i, kal ve tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuş olup yukarıda açıklandığı gibi idari bir işlem ve kararın iptali istenmediğinden uyuşmazlığın adli yargıda çözümlenmesi gerekir.
2) Zorunlu dava arkadaşlarının bir davayı birlikte açmaları veya birinin açtığı davaya diğerlerinin onay vermesi gerekir. Nitekim HMK"nın 60. maddesinde "Mecburi dava arkadaşları, ancak birlikte dava açabilir veya aleyhlerine de birlikte dava açılabilir. Bu tür dava arkadaşlığında, dava arkadaşları birlikte hareket etmek zorundadır." hükmü düzenlenmiştir.
Mirasçılar arasında da zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan birlikte dava açmalıdır. Birlikte dava açılamaması halinde 11.10.1982 tarihli ve 3/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da açıklandığı üzere dava tereke adına açıldığından diğer mirasçıların, duruşmaya gelip beyanda bulunması veya imzası noterce onaylı muvafakat belgesi ibraz edilmesi yahut davacı vekiline vekaletname verilmesi gerekir. Ancak, ortakların tümünün onayının alınamaması halinde TMK"nın 640. maddesi uyarınca murisin terekesine görevli mahkemede temsilci atanması için davacıya süre verilerek taraf teşkili sağlanmalıdır. Tereke temsilcisi davacı dışında biri olursa davacının sıfatı sona ereceğinden davayı temsilci takip eder. Dava hakkına ilişkin olan bu hususun hakim tarafından kendiliğinden öncelikle nazara alınması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta dava konusu taşınmazın davacının murisi ... adına kayıtlı olması nedeniyle mirasçıları zorunlu dava arkadaşıdır. HMK"nın 60. maddesi uyarınca zorunlu dava arkadaşları ancak birlikte dava açabileceklerinden diğer mirasçıların davada yer alması veya muvafakatlerinin alınması ya da ... "un terekesine TMK"nın 640. maddesi gereğince temsilci atanması gerekir.
Mahkemece, taraf teşkili sağlandıktan sonra tarafların göstermiş oldukları deliller değerlendirilerek davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken idari yargının görevli olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
11.09.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.