11. Hukuk Dairesi 2019/2026 E. , 2020/297 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 27/11/2018 tarih ve 2016/398 E- 2018/471 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi"nce verilen 26/02/2019 tarih ve 2019/136 E- 2019/143 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davacı şirketin (794681) müşteri numarası ile 174-7835404 kredi hesap numarası ve 174-6201702 tahsilat hesap numarası ile davalı bankadan 24/02/2012 tarihinde 1.000.000,00 TL bedelli %14,04 faiz oranı ile 60 ay vadeli kredi kullandığını ve krediyi 16. vade tarihinden sonra 24/06/2013 tarihinde kapattığını, erken kapatılma nedeniyle davacıdan 89.500,00 TL kapama komisyonu tahsil edildiğini, davacıdan %10 oranından yüksek olmak üzere diğer banka komisyonlarının çok üzerinde komisyon alınması açıkça sömürüden ibaret olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin tüm hakların saklı kalmak üzere davalı bankaca haksız ve fahiş alınan komisyon miktarının şimdilik 1,00 TL"sinin işlem tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalı bankadan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; dava konusu tutar, tartışmasız ve açıkça belirli olduğundan belirsiz alacak davası olarak açılması mümkün olmadığını, sözleşmede Banka"nın mahrum kalacağı faiz tutarını talep hakkı, Krediyi tesis/idame yükümlülüğünü sona erdiren nedenler ve işlemiş faiz, sair tutarlar ile kredi tutarının bankaya ödeneceğinin düzenlendiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; her ne kadar sözleşmede erken kapama ücreti alınacağı düzenlenmişse de; bu oran belirtilmediğinden bankanın takdir hakkını hakkaniyete uygun olarak bankaların emsal uygulamaları, bankacılık teamüllerine ve iyi niyet ilkelerine göre kullanmasının gerekeceği, diğer bankaların erken kapama ücret oranlarına göre yaptırılan ve hükme esas alınan bilirkişi incelemesi uyarınca makul seviyedeki erken kapama komisyon oranının %4,29 olduğu, davacı bankaca ise esas alınan oranın %11,17 olduğu, fazla tahsil edilen komisyonun iadesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, taleple bağlı kalınarak 1 TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline, gerekçeli kararda ise ticari avans faiziyle birlikte tahsilinee karar verilmiş, karara karşı, davacı ve davalı ...Bankası A.Ş. vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesinde; ilk derece mahkemesince emsal içtihatlara ve yasal düzenlemelere uygun olarak araştırma ve inceleme yapıldığı; bilirkişi heyet raporu aldırıldığı; alınan 26/09/2018 havale tarihli bilirkişi heyet raporundaki hesaplamaların dosya kapsamı ile uyumlu bulunduğu; davalı bankanın tahsil ettiği komisyon ücreti oranının %11,17 olduğu, diğer bankaların uyguladıkları erken kapama ücreti komisyonu oranları ortalamasının % 4,29 olduğu, bu durumda, davalı bankanın 2,61 kat fazla tahsilat yaptığının, buna göre; davalı bankanın yaptığı fazla tahsilat oranının 55.140,39 TL olduğunun tesbit edildiği; yapılan inceleme ve araştırmanın usul ve yasaya uygun olduğu, ... T.A.Ş."nin %10 komisyon oranın uyguladığını bildirdiği, bildirilen yüksek komisyon oranının hesaplamaya dahil edilmeyip, sadece düşük oran bildiren bankaların oranlarının hesaplamaya dâhil edilmesinin TMK."nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesine aykırı olduğu, taraflar arasındaki hak ve menfaat dengesini ihlal edici nitelikte bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava, kredi sözleşmesinin erken kapatılmasına bağlı olarak ödenen ücretin rucüen tahsili istemine ilişkindir.
HMK"nın 297 ve 298. maddeleri uyarınca mahkeme kararları, asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmelidir. Anayasanın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Dolayısıyla gerekçe, bir hükmün olmazsa olmaz unsurudur. Taraflar, ancak kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde hükmün hangi maddi ve hukuki nedene dayandırıldığını anlayabilirler. Ayrıca, karar aleyhine yasa yollarına başvurulduğunda da Yargıtay incelemesi sırasında gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı denetlenebilir. Diğer bir anlatımla, Yargıtay incelemesi ancak bir kararın somut olaya uygun gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir. Öte yandan, yazılacak kararın gerekçesiyle hüküm kısmı arasında bütünsellik esastır. Eş anlatımla, gerekçe ile hüküm birbirine bağlı olup, aralarında çelişki bulunmaması gerekir. Nitekim, HMK’nın 298/2. maddesinde de gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı açıkça düzenlenmiş bulunmaktadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.4.1992 gün ve 1991/7 esas 1992/4 sayılı kararında da kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni sayılacağı içtihat edilmiştir.
Somut olayda; davacı vekili, haksız şekilde tahsil edilen erken kapama komisyonun ticari avans faiziyle birlikte tahsilini talep ettiği, mahkemece 27.11.2018 tarihli celsede tefhim edilen hükümde haksız tahsil edilen alacağın yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verildiği, gerekçeli kararda ise alacağın ödeme tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanacak en yüksek faizi ile birlikte tahsiline karar verildiği ve bu suretle hükümle gerekçe arasında çelişki oluşturulduğu anlaşılmakla kararın re’sen bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelemesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının re"sen BOZULARAK KALDIRILMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 13/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.