3. Hukuk Dairesi 2015/14951 E. , 2015/20618 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : EŞME ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/06/2015
NUMARASI : 2014/139-2015/231
Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin şiddet görmesi nedeniyle iki yıldır eşinden ayrı yaşadığı, davalının ikinci çocuğu aldırması için baskı yaptığını, şiddet uyguladığını, müvekkilinin dedesinin evine sığındığını, tarafların iki müşterek çocukları olduğunu, davalının müvekkil ve müşterek çocukların ihtiyaçlarını karşılamadığı, müvekkilinin geliri olmadığını ve davalının kuru yemişçi dükkanı işlettiğini belirterek davacı için 250 TL ve iki müşterek çocuk için 250’şer TL tedbir nafakası hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ayrı yaşamada haklı olduğunun ispat etmesi gerektiğini, davalının asgari ücret aldığını, ilk evliliğinden olan çocuğuna da 200 TL nafaka ödediğini, çocuklarının ihtiyaçlarını karşıladığını, kuru yemişçi dükkanında kardeşleriyle çalıştığını belirterek davacı yönünden davanın reddine, müşterek çocuklar için ise uygun nafaka miktarına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacı için aylık 150.00TL yoksulluk nafakasının ve müşterek çocuklar için ayrı ayrı aylık 100.00"er TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak dava tarihinden itibaren davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tedbir nafakası talebine ilişkindir.
4721 sayılı TMK"nun 186/3.maddesinde; eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında katılacağı ifade edilmiş, 197/2.maddesinde de; birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır, denilmiştir.
Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği davalı (koca) evlilik birliğinin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. (TMK.186/son) davacı (kadının) belirli bir gelirinin bulunması, hatta gelirinin davacı kocadan fazla bile olması davalı kocaya ortak giderlere (elektrik, su, telefon, yakıt, kira parası vs.) katılma yükümlülüğünden tamamen kurtarmaz. Kadının gelirinin bulunması nafaka takdirine engel değildir.
Hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyesini ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.
Somut olayda; tarafların yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında; davacının çalışmadığı, iki çocuğu ile babasına ait evde oturduğu, davalının babasına ait kuru yemiş dükkanında çalıştığı, 180 TL kira ödediği ve müşterek çocukların sırasıyla 2010 ve 2012 doğumlu oldukları anlaşılmaktadır.
Tarafların gerçeklesen sosyal ve ekonomik durumlarına, müşterek çocukların yaşları ve ihtiyaçlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına ve özellikle davalının gelirine göre takdir edilen tedbir nafakası miktarı hak ve nesafete uygun olmayacak şekilde düşüktür. Tedbir nafakasının miktarının tayin edilmesinde davalının geliri ve tarafların birlikte yaşadıkları sırada davalının alıştırdığı geçim şartlarının dikkate alınması gerekir.
Mahkemece; davacı tarafın ve müşterek çocukların geçimi ve bakımı için gerekli, davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, TMK"nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, davacı eş ve çocuklar yönünden daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Bundan ayrı; davacı tarafından talep edilen nafakanın niteliği itibari ile tedbir nafakası olmasına rağmen, hükümde davacı için karar verilen nafakanın ‘yoksulluk’ ve müşterek çocuklar için karar verilen nafakanın ‘iştirak’ nafakası olarak nitelendirilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.