22. Hukuk Dairesi 2016/27796 E. , 2020/782 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı şirket nezdinde 20/05/2012-25/12/2014 tarihleri arasında operatör olarak çalıştığını, 25/12/2014 tarihinde iş akdinin haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik ücret alacaklarına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Islah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayına tabi olmayan bir usul işlemidir. Bu husus, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 176 maddesinin 1. fıkrasında "Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir." şeklinde ifade edilmiştir. Islah işlemine sadece bir kez olmak üzere, tahkikatın sona ermesine kadar başvurulabilir (HMK.m.177).Islah, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep veya tutanak örneği, haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir.6100 sayılı Kanun’un “Davanın Tamamen Islahı” başlıklı 180. maddesine göre; “Davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi hâlde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir”. Şu halde, tamamen ıslahta davacı, davasını baştan (dava dilekçesinden) itibaren ıslah eder ve yeni bir dava dilekçesi verir (HUMK.md.88). Böylece tamamen ıslah ile dava dilekçesi de dahil bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması söz konusudur ve tamamen ıslah ile talep sonucu ve dava sebebi değiştirilebilir.Somut uyuşmazlıkta; dava, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak açılmış olup, dava dilekçesi içeriğinde davanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesine göre belirsiz alacak davası türünde açıldığını kabule yarar herhangi bir ibare mevcut değildir. Davacı tarafça sunulan 12.02.2016 tarihli dilekçe de dava dilekçesinde talep edilen miktarların ıslah yolu ile arttırılmasına yönelik olup, yine davanın belirsiz alacak davası olduğu belirtilmiş değildir. Buna göre, davacının son celse davanın belirsiz alacak davası biçiminde açıldığına dair beyanı ile dava ve ıslah dilekçesindeki beyanları birbiri ile çelişkili ve uyumsuz bulunmaktadır. Kaldı ki, Dairemiz uygulamasına göre, dava türünün kısmen ıslah yolu ile değiştirilmesi mümkün bulunmayıp, ancak tamamen ıslah yolu ile bu değişikliğin yapılabileceği kabul edilmektedir. Tamamen ıslah yolunda, davanın başından itibaren tüm usul işlemlerinin yapılmamış sayılması söz konusu olup, davacının yeni bir dava dilekçesi sunması gerekmektedir. Ne var ki, dosyada 12.02.2016 tarihinde yapılmış bir ıslah işlemi zaten mevcut olduğundan ikinci defa ıslah yapılabilmesi de mümkün değildir.
Bu itibarla, Mahkemece davanın kısmi alacak davası şeklinde açılmış olduğu ve dava türü değişikliğine imkan sağlayacak usulü bir işlem yapılmadığı gözetilmeksizin, davacı vekilinin dosya kapsamı ile uyuşmayan beyanına göre yazılı şekilde kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık ücretli izin alacakları bakımından hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi hatalı olup, davanın kısmi alacak davası türünde açıldığı dikkate alınarak söz konusu alacaklar bakımından yeniden hüküm kurulması için, karar bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.01.2010 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.