22. Ceza Dairesi 2016/42 E. , 2016/1213 K.
"İçtihat Metni"
Tebliğname No : KYB - 2015/370038
Elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçundan sanık O.. K.."nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-f ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair (kapatılan) Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/12/2008 tarihli vesayılı kararının kesinleşmesini müteakip, 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun’un geçici 2/2. maddesi gereğince yapılan uyarlama sonucunda, sanık hakkında verilen cezanın tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına ilişkin İstanbul 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 27/05/2015 tarihli ve esas, sayılı ek kararına yönelik itirazın kabulü ile anılan ek kararın iptaline dair İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 06/07/2015 tarihli ve 2015 değişik iş sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 18.11.2015 gün ve sayılı istemine göre anılan kararın kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21/12/2015 tarihli ve 2015/370038 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu,
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede,
Dosya kapsamına göre, mercii İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesinin anılan kararında sanığın kaçak elektrik bedelini 6352 sayılı Kanun’un geçici 2/2. maddesinde belirtilen 6 aylık süre içinde ödemediği, bu nedenle anılan madde gereğince cezanın ortadan kaldırılmasına karar verilemeyeceği gerekçesi ile itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun’un geçici 2/2. maddesinde "Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisi........... hakkında hırsızlık suçundan dolayı kovuşturma yapılan veya kesinleşmiş olup olmadığına bakılmaksızın hakkında hüküm verilen kişinin, bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde, zararı tamamen tazmin etmesi hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmaz, verilen ceza tüm sonuçlarıyla ortadan kalkar." şeklinde düzenleme yer aldığı, somut olayda 6352 sayılı Kanun’una göre uyarlama yargılamasının 21/02/2013 tarihinde başladığı ve sanığa zararı tazmin etmesi halinde cezasında indirim olacağı ihtarını içeren davetiyenin 28/02/2013 tarihinde tebliğ edildiği, katılan kurumun 14/08/2012 tarihli yazısına göre sanığın elektrik borcunu 30/05/2011 tarihinde 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılandırarak taksitler halinde ödemekte olduğu, 07/05/2014 tarihli yazısında ise sanığın taksitleri aksatması nedeni ile yapılandırmanın iptal edildiği ve halen borcu bulunduğunun belirtildiği, sanığın uyarlama yargılamasındaki savunmalarında ısrarla borcunu ödeyeceğini, taksitleri cezaevine girmesi nedeniyle aksattığını beyan ettiği ve mahkemece sanığa borcunu ödemesi için süre verildiği, katılan kurumun 27/05/2015 tarihli yazısına göre 30/03/2015 tarihinde yapılan son ödeme ile sanığın borcunu tamamen ödediğinin bildirildiği ve bu duruma istinaden İstanbul 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 27/05/2015 tarihli karar ile 6352 sayılı Kanun’un geçici 2/2. maddesi gereğince sanık hakkında verilen cezanın tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmakla, her ne kadar sanık kaçak
elektrik bedelini 6352 sayılı Kanun’un geçici 2/2. maddesi uyarınca bu kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren 6 aylık süre içinde ödememiş ise de, benzer bir duruma ilişkin Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 22/01/2015 tarihli ve 20 karar sayılı ilâmında belirtildiği üzere, 6352 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle amaçlananın bu kapsam dâhilindeki suçlar bakımından kurum zararının ödenmesi halinde, olayın sanığı hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilerek işin esasına girilmesinin önlenmesi olduğu gözetilerek, sanığa bilirkişi tarafından normal tarifeye göre hesaplanacak olan cezasız kaçak kullanım bedelini ödeyerek şikayetçi kurumun zararını gidermesi halinde 6352 sayılı Kanun geçici 2/2. maddesi gereğince hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceğine dair bildirimde bulunularak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesinde zorunluluk bulunduğu, söz konusu emsal ilamda incelenen mahkeme kararının İstanbul 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/02/2013 tarihli ve sayılı kararı olduğu, bu kararda da 6352 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden itibaren 6 aylık süre geçmiş olduğu, somut olayda mahkemece sanığa bildirimde bulunularak taksitler halinde borcun ödendiği gerekçesi ile cezanın ortadan kaldırılmasına karar verildiği cihetle, İstanbul 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 27/05/2015 tarihli ortadan kaldırma kararının hukuka uygun olduğu gözetilerek, itirazın reddi yerine yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Yargıtay Kanunu"nun 14. maddesi hükmüne, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 22.01.2015 günlü Resmi Gazete"de yayımlanarak 01.02.2015 tarihinde yürürlüğe giren 19.01.2015 tarih ve 2015/8 sayılı iş bölümü kararının ceza daireleri ortak hükümler başlıklı maddesinin “ bozma veya herhangi bir nedenle daire dışına gönderdiği işlerden geri gelenlere bakarlar” düzenlemesine ve aynı dosyada, Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 31/05/2011 tarih ve sayılı kararıyla temyizin reddine karar verildiğinin anlaşılmasına göre, kanun yararına bozma istemine ilişkin incelemenin Yüksek (2.) Ceza Dairesinin görevi dahilinde olduğundan Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın ilgili Daireye gönderilmesine, 05.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.