11. Hukuk Dairesi 2019/2524 E. , 2020/299 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İzmir 8. Tüketici Mahkemesince verilen 06/03/2019 tarih ve 2018/529 E- 2019/136 K. sayılı kararın Davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi"nce verilen 29/04/2019 tarih ve 2019/1068 E- 2019/673 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun"un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; 08.03.2008 tarihinde vefat eden müvekkilinin murisi ..."ın, davalı bankanın ... şubesinde 14.487,87 Euro ve 1.437,85 USD tutarlı mevduat hesaplarının bulunduğunu, mirasçılar arasında uzlaşma sağlanamadığından, müvekkilinin miras payı oranında tarafına ödeme yapılmasının istendiğini, 24.11.2017 tarihli cevabi yazada 31.12.2013 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olması nedeniyle, 15.953,78 Euro ve 1.601,2 USD"nin Bankacılık Kanunu"nun 62.maddesi gereğince devredildiğinin bildirildiğini, bu işlemin usulsüz ve haksız olduğunu, müvekkiline yapılmış bildirim bulunmadığı gibi, müvekkili 06.07.2011 tarihinde bankaya başvurduğundan, bu tarihte zamanaşımının kesildiğini ileri sürerek, müvekkilinin miras payından doğan 5.982,66 Euro ve 600,57 USD"nin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; elbirliğiyle malik olunan dava konusu mevduatlar hakkında, davacı mirasçı tarafından tek başına dava açılamayacağını, mevduatın usulüne uygun olarak TMSF’ye devredildiğini, Bankacılık Kanunu m.62 uyarınca 31.12.2013 tarihinde 10 yıllık zamanaşımının dolduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; Yargıtay HGK"nun 27.09.2006 tarih 2006/19552 E- 2006/589 K. sayılı kararında belirtildiği gibi, TMK 640 maddesine göre, murisin ölümü ile mirasçılar arasında miras şirketinin oluşacağı ve mirasçıların terekeye el birliği ile sahip olacakları ve birlikte tasarruf edecekleri, TMK"nın 701/2 maddesi gereğince mirasçıların her birinin hakkının ortaklığa ait malların tamamına yaygın olacağı, mirasçıların birlikte dava açmaları veya miras şirketine temsilci atanarak davaya devam edilmesi zorunlu olduğundan, davacı vekiline bu hususu ikmal edip etmeyeceği sorulduğunda buna gerek bulunmadığını ve tek mirasçı tarafından davaya devam edilmesini talep ettiğinden, davada aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesinde; uyuşmazlığa konu hesap sahibi murisin, davacı dışında mirasçıları bulunduğu, mirasçılar arasında uzlaşma sağlanamadığından birlikte bankaya başvurulamadığı, terekeye dahil mal veya haklar üzerinde tüm mirasçılar iştirak halinde malik olup, bu durum mirasın taksimine kadar devam ettiği, mirasçılardan birinin terekedeki mal ve haklara ilişkin olarak, yalnızca kendi payı oranında dava açması halinde, böyle bir dava yalnız başına bir mirasçının iştirak halindeki tereke üzerinde tasarruf ehliyeti bulunmaması nedeniyle dinlenemeyeceği (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi"nin 09.04.2018 tarih 201679544 esas-2018/ 2482 karar sayılı ilamı) gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 10,00 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 13/01/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.