3. Hukuk Dairesi 2015/15151 E. , 2015/20623 K.
"İçtihat Metni" T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/05/2015
NUMARASI : 2014/1758-2015/802
Taraflar arasındaki iştirak nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların Ankara 10. Aile Mahkemesinin 2011/451 Esas ve 2012/359 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, müşterek çocuğun velayetinin müvekkiline verildiğini, müşterek çocuk için 450 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, müşterek çocuğun büyüdüğünü, masraflarının arttığını, nafakanın yetersiz kaldığını belirterek iştirak nafakasının 900 TL’ye çıkarılması ve her yıl TEFE oranında artırımına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin boşanma sonrası ekonomik durumunda sıkıntılar yaşadığını, davacının uzman doktor olarak çalıştığını, gelirinin iyi olduğunu, mal varlığı ve kira gelirinin bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; günün ekonomik koşulları, nafakaya karar verildiği tarih üzerinden üç yıllık bir süre geçmiş olması, bu süre içerisinde küçüğün ihtiyaç ve harcamalarının artmış olması gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 450 TL iştirak nafakasının 250 TL artış ile 700 TL’ye yükseltilmesine, dava tarihinden geçerli birikmiş miktarı ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, iştirak nafakasının artırılması talebine ilişkindir.
Türk Medeni Kanunu"nun 327/1. maddesinde; çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın, 328. maddesi hükmü gereğince; ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler. Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.(TMK. nun 329/1. maddesi)
Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur. (TMK. nun 330/1. maddesi)
TMK."nın 331.maddesine göre; durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler.
Tüm bu maddeler doğrultusunda, mahkemece, iştirak nafakası artırım oranı belirlenirken; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları gözönünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda; davalının Orman Genel Müdürlüğünde mühendis olarak çalıştığı aylık 3.500 TL maaş aldığı, 800 TL kira ödediği, tarla taşınmaz kaydı olduğu; davacının uzman doktor olup, aylık 4.000 TL maaş aldığı, 480 TL kira geliri olduğu, kira ödemediği, 2 adet ev ve 3 adet tarla taşınmaz kaydı bulunduğu; müşterek çocuğun 2006 doğumlu olup, Çankaya Kurtuluş İlkokulu 3. sınıf öğrencisi olduğu anlaşılmaktadır.
Tarafların gerçekleşen sosyo-ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaç düzeyine, özellikle dava tarihi itibarıyla davacı annenin de çalıştığı ve müşterek çocuğun bakım ve eğitim masraflarına katılma yükümlülüğünün bulunduğu gözetildiğinde; yerel mahkemece takdir edilen iştirak nafakası miktarı biraz fazla bulunmuş, bu husus hakkaniyet ilkesine aykırı görülmüş, bu sebeple hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
O halde, mahkemece yapılacak iş; müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, davacı çalışan anne ile nafaka yükümlüsü babanın ekonomik durumu gözetilerek, davalıyı ödemede zorlamayacak, onu zarurete düşürmeyecek şekilde, TMK"nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, daha uygun nafakaya hükmetmek olmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.