20. Hukuk Dairesi 2015/14053 E. , 2017/3109 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine, DSİ ... ve ... vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, sınırlarını bildirdikleri .... köyü, .... mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adlarına tescilini istemişlerdir.
Mahkemece, kazandırıcı zamanaşımı ile iktisap koşullarının davacılar yararına gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne ve ....köyü, ... mevkiinde kain fen bilirkişisi .... tarafından düzenlenen 21.04.2008 tarihli raporda (A) harfi ile işaretli 80000 m²"lik taşınmazın davacılar adına verâset ilâmında belirlenen hisseleri oranında tapuya tesciline karar verilmiş; davalılar Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, hüküm Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 04.07.2011 tarih ve 2011/4548 E. - 8640 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece davanın kabulü yolunda hüküm kurulmuş ise de, açılan dava, Medenî Kanunun 713. maddesi gereğince tapuda kayıtlı olmayan taşınmazın tapu siciline kaydı amacıyla açılan tescil davası olduğuna göre, bu tür davalarda husumetin Hazine ve ilgili kamu tüzel kişisi ile birlikte taşınmaz köy sınırları içinde ise köy tüzel kişiliğine, belediye sınırları içinde ise ilgili belediye başkanlığına yöneltilmesi zorunludur. Somut olayda ise yörede yapılan kadastro çalışmalarında tescil harici bırakılan taşınmazın üzerinde DSİ Drenaj Kanalı bulunduğu ziraat bilirkişisi raporundan anlaşılmasına göre husumetin Hazine, Orman Yönetimi ve köy tüzel kişilerinin yanında DSİ"ye de yöneltilmesi gerekmektedir. Taraf teşkili davanın görülebilme koşuludur. Açıklanan nedenle, husumetin DSİ"ye yaygınlaştırılması gerekirken, bu yön gözden kaçırılarak uyuşmazlığın esasına girilerek çözümü yoluna gidilmesi usûl ve kanuna aykırıdır” denilmiştir.
Mahkemece Yargıtay bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne dair verilen karar, Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14.11.2013 tarih ve 2013/4083 E. - 10104 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında; ""Mahkemece, davacılar yararına zamanaşımı ile iktisap koşullarının oluştuğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yeterli araştırma yapılmadan hüküm kurulmuştur. Davalı Hazinenin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü dava konusu taşınmazın sulu tarım arazisi olduğu ve senetsizden iktisap edilebilecek taşınmaz sınırının sulu tarım arazisinde 40 dönümü geçemeyeceği şeklindeki temyiz itirazı yerindedir. Mahkemece davacılar açısından araştırma yapmakla yetinilerek murisleri adına yöntemince senetsizden kazanma araştırması yapılmamıştır. Davacılar dava konusu taşınmazın 1986 yılına kadar murisleri onun ölümü ile de kendileri tarafından zilyet edildiğini ileri sürdüklerine göre, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen ikinci fıkrası hükümlerine göre yapılacağı düşünülerek, mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden aynı çalışma alanı içinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tespit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak, gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir"" şeklinde gereğine değinilmiştir.
Mahkemece yargıtay bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu; davanın kısmen kabulüne fen bilrikişinin 13/12/2012 tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen 41.901 m2"lik kısım ile (B) harfi ile gösterilen 31.726 m²"lik kısmın ayrı ayrı parsel numaraları verilmek suretiyle tarla vasfıyla davacılar adına ..."in veraset ilâmındaki belirlenen hisseleri oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine, DSİ, ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 23.09.1969 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının ...., ... ve .... Büyükşehir Belediyesine ayrı ayrı yükletilmesine, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 11/04/2017 gününde oy birliğiile karar verildi.