Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/1937
Karar No: 2015/76
Karar Tarihi: 12.01.2015

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/1937 Esas 2015/76 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/1937 E.  ,  2015/76 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil, ipoteğin fekki-tazminat davası sonunda yerel mahkemece asıl ve birleşen davalarda tapu iptal ve tescil isteminin reddine, bir kısım davalılar yönünden husumet nedeniyle davanın reddine, tazminat istemine ilişkin olarak davalı ... hakkında açılan davada yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliğine ilişkin olarak verilen karar davacılar ve davalı... vd. vekilleri tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

    -KARAR-

    Asıl ve birleşen davalar, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, ipoteğin fekki; olmadığı takdirde tazminat isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, davalı .... ve Tapu Müdürlüğü hakkında açılan davanın husumet nedeniyle reddine, davalı... hakkında açılan davanın İdari Yargının görev alanına girmesinden dolayı mahkemenin görevsizliğine, kötü niyetli oldukları kanıtlanamadığından diğer davalılar yönünden asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu... ada, 34 parsel ile ...ada, 1 parsel (ifrazla ...ada 132, 133, 134 parsel) sayılı taşınmazların davacılar ve bir kısım davalıların mirasbırakanı...adına kayıtlı iken, izaleyi şuyuu sonucu ... Satış Müdürlüğü"nün 1995/91 sayılı dosyası ile 15.01.1996 tarihinde yapılan ihalede davalılar..."e satıldığı, 22.01.1996 tarihinde ihalenin feshi için .... Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan 1996/63 Esas sayılı davanın reddedildiği, kararın Yargıtay 12. Hukuk Dairesi"nce bozulması üzerine yapılan yargılamada aynı mahkemenin 1997/331 E-1998/69 K sayılı kararı ile ihalenin feshine karar verildiği, kararın Yargıtayca onanarak 08/04/1999 tarihinde kesinleştiği, Yazı İşleri Müdürü ve Hakim tarafından ihalenin feshi davasının sonucu beklenmeden ihale kesinleştirilerek alıcılar adlarına tescili için 06.02.1996 tarihinde ...ne yazı yazıldığı, alıcıların da taşınmazları adlarına tescil ettirdikleri, davacıların; davalılar .... ile ...."ün akrabalık ilişkisi olduğunu ve ..."ün adına kayıtlı taşınmazların tamamını hakkında çok sayıda icra takibi bulunması nedeniyle alacaklılardan mal kaçırmak için bildiklerine ve tanıdıklarına devir ve temlik ettiğini, dava konusu taşınmazların da ihale feshedilmeden adına tescil edildiğini, yolsuz tescili bildiğini, taşınmazları devretmeden önce Banka kredisi alarak ipotek koydurduğunu, ipotekli olarak muvazaalı şekilde temlikler yaptığını, alıcıların da bu durumu bilerek düşük bedelle taşınmazları devraldıklarını ileri sürerek öncelikle kayıt maliki davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına tesciline ve taşınmazlar üzerinde bulunan ipoteğin fekkine, aksi halde davalı .... aleyhine tazminata karar verilmesi isteğiyle eldeki davayı açtıkları anlaşılmaktadır.
    Gerçekten; davalılar... adına oluşan tescilin dayanağı olan ihale iptal edildiğine göre tescilin yolsuz duruma düştüğü ve taşınmazları..."den edinen kişilerin kötü niyetli olmaları halinde tapunun iptal edileceği kuşkusuzdur.
    Ne var ki, mahkemece son kayıt maliklerinin iyi niyetli olup olmadıkları konusunda hükme yeterli bir araştırma yapılmış değildir.
    Hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ileride kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla 4721 s. Türk Medeni Kanununun (TMK) 2. maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989., tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.
    Öte yandan, bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise, bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK"nin 1023. maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024. maddenin 1. fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.
    Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse, diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.
    Bu nedenle, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Nitekim bu görüşten hareketle, "kötü niyet iddiasının def"i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı” ilkeleri 8.11.1991 tarih l990/4 esas l99l/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşler de aynı doğrultuda gelişmiştir.
    Somut olaya gelince; mahkemece dinlenen davacı tanıkları dava konusu taşınmazların halen ilk eller... tarafından kullanıldığını bildirmişler, davalı tanıklarından bir kısmı sadece davalı Şahin"in edindiği taşınmazı kullandığını beyan etmişler, mahkemece iki kez keşif yapılmış olmasına rağmen taşınmazların kimin kullanımında olduğu tam olarak açıklığa kavuşturulmadan ve bu çelişki giderilmeden sonuca gidilmiştir. Ayrıca, yaptırılan kolluk araştırmasında davalı ... davalı ... tanıdığı, arkadaşının babası olduğu, davalı Mehmet ile ara malik Şükrü"yü tanıdığı davalı Şahin"in de inşaat-emlak işi ile uğraşmakta olduğu ve davalılar .... ve ... tanıdığı, davalı ... de ara malik ... ve davalı ... tanıdığı, ... ve ... uzaktan akraba oldukları, davalılar ..., ... ve ..."ın Üçtutlar mahallesinde oturdukları ve bu yerde tanındıkları tespit edilmiştir. Ayrıca, davalı ... tanıklarının davalı .... tanıdıkları, tanık ..... nın, ... ile aynı iş merkezinde işyeri bulunduğu ve emlakçılık yaptığı, davalılar .... ile .... arasındaki tarla alış verişinde pazarlık yapılırken yardımcı olduğunu beyan ettiği; tanık ..."in ise Sulh Hukuk Mahkemesinde yapılan ihale sırasında kendisinin de bulunduğunu, komşu olarak ihaleyi izleyeme geldiklerini, o zaman muhtar olmadığını, iki parça yerin ihale olduğunu, parçanın birini ..., büyük olanı da ... ile .... birlikte aldıklarını, sonra büyük olan parçayı aralarında böldüklerini, ...’in aldığı yerin ... isabet eden bölüm olduğunu beyan ettiği, getirtilen nüfus kayıtlarına göre davalı ... (evlenmeden önceki kaydı) ile ara malik ..."nun .... mahallesi nüfusuna kayıtlı oldukları görülmektedir.
    Hal böyle olunca, son kayıt maliklerinin iyi niyetli olup olmadıklarının yukarıdaki ilkeler uyarınca araştırılması, öncelikle taşınmazların kim ya da kimler tarafından kullanıldığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması, kollukça yapılan araştırmada tespit edilen hususların değerlendirilmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken iyi niyet konusunda hükme yeterli araştırma yapılmaksızın eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Kabule göre de, davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığından ve dava konusu edilen her bir parsel bakımından dava sebebi farklı olduğundan davalılar lehine ayrı ayrı vekalet ücreti takdiri gerekirken tek vekalet ücretine hükmedilmesi, husumet nedeniyle davanın reddine karar verilen davalılar yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7. maddesi hükmünün gözetilmemesi doğru olmadığı gibi, birleşen davaların ayrı dava olma özelliklerini korudukları dikkate alınmadan asıl ve birleşen davalar açısından davalılar lehine tek avukatlık ücretine hükmedilmesi de doğru değildir.
    Tarafların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi