22. Hukuk Dairesi 2015/30071 E. , 2018/7868 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 2004-2013 yılları arasında davalıya ait işyerinde çalıştığını, iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı bir sebep olmadan feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti ile yıllık izin ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının) ihlâlidir.
HMK.’un 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece fazla çalışma alacağı yönünden davanın 04.05.2015 havale tarihli bilirkişi raporuna itibar edildiği belirtilerek 1.645,00 TL fazla çalışma alacağının kabulüne karar verilmiş ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla çalışma ücreti ile ilgili seçenekli hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece iki seçenekli olarak belirlenen fazla çalışma alacağından hangi seçeneğe hangi gerekçe ile itibar edildiğinin açıklanmaması yukarıda belirtilen usul hükümlerine aykırıdır.
3- Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, iki seçenekli olarak fazla çalışma alacağı hesaplandığı anlaşılmaktadır. Anılan seçeneklerden bir tanesinde tanık beyanlarına göre, diğerinde ise davacı tarafça dosyaya sunulan fişlere göre değerlendirme yapıldığı ifade edilmesine rağmen, söz konusu fişlerin dosya içinde bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu sebeple fişlere itibar edilerek, belirlenen fazla çalışma alacağına ilişkin seçeneğin denetlenmesi mümkün olmamıştır. Rapordaki diğer seçenek ise, tanık anlatımları doğrultusunda belirlenen fazla çalışma alacağıdır. Ancak bilirkişi raporunda, talimat ile dinlenen davacı tanığı ...’un beyanlarına yer verilmediği, söz konusu tanığın anlatımı hiç dikkate alınmadan sonuca gidildiği görülmektedir. Söz konusu tanığın beyanı dikkate alınmadan, dosyada mevcut çelişkili tanık anlatımlarına göre, davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı ile ilgili değerlendirme yapılması hatalıdır. Öncelikle, davacı tanığı ...’un beyanları da dikkate alınarak, davacı tanıklarının beyanları arasındaki çelişki giderilmelidir. Bundan sonra gerek dosyaya eklenecek fişlere göre, gerekse tanık beyanlarına göre tüm deliller bir arada değerlendirilerek, bunlardan hangisine itibar edileceği konusundaki gerekçeler de açıkça ortaya konulmak kaydıyla, varılacak sonuca göre davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı ile ilgili bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4-Kabule göre de, tanıklardan Özkan Uğur 2009-2011 yılları arasında işyerinde çalışmadığını beyan etmesine rağmen, tanığın davacı ile birlikte çalışmadığı süreyi de kapsayacak şekilde fazla çalışma hesaplanması hatalı olmuştur.
5-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının geçirdiği ameliyat sebebiyle raporlu veya izinli olduğu süreler için de, çalışılmış gibi fazla çalışma alacağı hesaplandığı anlaşılmakta olup, fazla çalışma ücreti hesabında davacının çalışmadığı sürelerin göz önüne alınmaması bozma sebebidir.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.03.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.