22. Hukuk Dairesi 2015/30181 E. , 2018/7869 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti
Davacı vekili, davacının 26.04.2006 tarihinden itibaren davalıya ait işyerinde bekçi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haklı bir sebep olmadan feshedildiğini, davacının tüm milli bayramlarda ve pazar günlerinde çalışmasına rağmen bu çalışmalara ait ücretlerin ödenmediğini, davacının ilk bir yıl 16.00-08.00 saatleri arasında çalışarak fazla çalışma yaptığını ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma ücreti, yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davalı tarafça ileri sürülen zamanaşımı def’i konusunda bilirkişi incelemesine başvurulması veye mahkemece değerlendirme yapılması gerekip gerekmediği ile ilgili uyuşmazlık bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Mukameleri Kanunu’nun 266. maddesine göre, mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.
Dosya kapsamına göre, davalı vekilinin davacı tarafın ıslah dilekçesine karşı süresi içinde zamanaşımı def’i ileri sürdüğü, ancak mahkemece bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmadan, zamanaşımı konusunda bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Ancak davalı tarafın, mahkemece verilen kesin süre içinde bilirkişi ücretini yatırmaması üzerine, zamanaşımı def’inin dikkate alınmayacağı belirtilerek karar verilmiştir. Her ne kadar mahkemece zamanaşımı def’i konusunda bizzat değerlendirme yapılmadan davanın esası hakkında verilmiş ise de, bir alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusundaki değerlendirmeni hukuki bir değerlendirme olduğu göz ardı edilmiştir. HMK’nun 266. maddesinde, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınabileceği düzenlenmiş olup, hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. Mahkemece, bu açık yasal düzenleme göz önüne alınmadan, zamanaşımı def’i konusunda değerlendirme yapılmak üzere dosyanın bilirkişiye verilmesine karar verilmesi isabetsizdir. Zamanaşımı def’i konusundaki değerlendirme hukuki bir değerlendirme olup, bu değerlendirme bizzat mahkemece yapılmalıdır. Bu itibarla mahkemece zamanaşımı def’i konusunda değerlendirme yapılmak suretiyle olumlu veya olumsuz bir sonuca varıldıktan sonra, buna göre davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, bilirkişi ücretinin süresinde yatırılmadığı gerekçesiyle zamanaşımı def’inin dikkate alınamayacağına karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Anılan sebeplerle, hatalı hukuki değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacının vardiyalı çalışma sisteminde, hafta tatili ve milli bayram çalışması yapıp yapmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Dosya kapsamına göre, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının çalışma süresinin ilk bir yılında 16.00-08.00 saatleri arasında, sonraki yıllarda ise üçlü vardiya sisteminde çalıştığı benimsenerek fazla çalışma, hafta tatili ve milli bayram çalışma ücretlerinin hesaplandığı anlaşılmaktadır. Üçlü vardiya sisteminde, davacının her hafta tatilinde çalıştığının kabulü isabetli olmadığı gibi, her milli bayram gününde çalıştığının kabulü de isabetli olmamıştır. Vardiyalı sistemin niteliği gereği olarak, davacının vardiya değişiminde, vardiyanın rastladığı hafta tatili günlerinde çalıştığı kabul edilmelidir. Milli bayram günleri yönünden de, davacının vardiyasına rastlayan milli bayram günleri tespit edilerek bu günlerde çalıştığının kabulü ile sonuca gidilmelidir. Bu yönler göz önüne alınmadan karar verilmesi hatalı olup, usul ve yasaya aykırı kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.