22. Hukuk Dairesi 2015/30112 E. , 2018/7873 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı ve davalı ... ve ... Özel Güvenlik Hizm. vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti
Davacı vekili, davacının asıl işveren TCDD’ye ait işyerinde, diğer davalılar bünyesinde özel güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haklı bir sebep olmadan feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, dini milli bayram ücreti alacağının davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı TCDD vekili, işyerinde güvenlik hizmetinin başka şirketlere ihale yolu ile tamamen devredildiğini beyanla ihale makamı olan Kurum aleyhine açılan davanın husumet sebebiyle reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ... Özel Güvenlik Eğitim ve Danışmanlık Hizmetleri A.Ş. vekili, müvekkili şirketin iş ortağının davalı CRGS şirketi olduğunu, ihale süresinin Nisan 2010 ile Aralık 2010 arasındaki dönem ile sınırlı olduğunu, ihaleyi alan Boztepe şirketi ile iş ortaklığı arasında işyeri devri bulunduğunu, davacının herhangi bir alacağının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Karar, davacı ve davalı TCDD ile davalı ... Özel Güvenlik Eğitim ve Danışmanlık Hizmetleri A.Ş. vekilleri tarafından temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Taraflar arasındaki uyuşmazlık davanın kısmi dava mı yoksa belirsiz alacak davası mı olduğu noktasındadır.
Somut uyuşmazlıkta davacı, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle 3.000 TL kıdem tazminatı, 1.000 TL ihbar tazminatı, 200,00TL yıllık izin ücreti alacağı 100 TL dini milli bayram ücreti alacağı, 5000 TL fazla çalışma ücreti alacağı olmak üzere 9.000TL belirsiz alacağın tespiti ile faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş, 09.12.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile de ıslah harcı yatırarak davasını ıslah etmiştir. Mahkemece dava dilekçesinin çelişkili olduğu gerekçesi ile, 29.04.2015 tarihli duruşmada davacıya, davanın kısmi dava veya belirsiz alacak davası olduğu hususunda açıklama dilekçesini sunması için HMK.31. ve 119-2 maddesine göre süre verildiği; davacının ise 01.05.2015 tarihli dilekçesinde, davanın kısmi dava olduğunu ifade ettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının anılan beyanına rağmen, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiş ise de, bu kabul şekli hatalı olmuştur. Gerçekten de, davacı dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak talepte bulunmuş olup, daha sonra ıslah dilekçesi sunarak ve ıslah harcı yatırarak kısmi dava açtığına yönelik iradesini ortaya koymuştur. Buna ek olarak sunduğu 01.05.2015 tarihli açıklama dilekçesinde de, birden fazla alacak kalemini içeren davada, bu kalemlerin bir kısmını (Fazla mesai vb.) belirli olarak tespit etmek mümkün olmadığı için belirsiz kelimesinin kullanıldığını ifade ederek, davanın kısmi alacak davası olarak kabul edilmesini ve bu çerçevede karar verilmesini talep etmiştir. Hal böyleyken, mahkemece dosyada davanın belirsiz alacak davası olduğuna yönelik başka hiçbir bilgi olmadığı halde, davacının iradesinin aksine değerlendirme yapılarak, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının HMK 114/1-h ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Davacı, dilekçesinde davanın kısmi dava olarak açıldığını açıkladığına göre, davanın kısmi dava olarak görülerek sonuçlandırılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda; davacının fazla çalışma talebi tanık anlatımı ve dosya kapsamına göre hesaplanıp hüküm altına alınmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının haftada beş gün günde 1,5 saat ara dinlenmesi ile çalışarak toplam 60 saat çalıştığı ve haftada 15 saat fazla çalışma yaptığı hesap edilmişse de; hesaplamanın davacının çalışma şekli ile örtüşmediği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına göre; davacının 12 saat çalışma ve 24 saat dinlenme esasına göre çalıştığı, bu şekilde iki hafta boyunca haftada beş gün 12 saat, üçüncü hafta ise dört gün 12 saat çalışma yaptığı, üç haftalık bu süreçte geceye denk gelen yedi günlük çalışma bulunduğu, davacının 12 saatlik çalışmasından kanuni 1,5 saat ara dinlenmesinin düşülmesi ile gece çalışmasına denk gelen çalışma günleri için günde 3 saat ve üç haftalık periyotta 21 saat gece çalışmasında kaynaklanan fazla çalışma yaptığı sonucuna ulaşılmaktadır. Davacının gece çalışmasından kaynaklı fazla çalışma alacağı belirtilen şekilde hesaplanıp hüküm altına alınmalıdır. Yanılgılı bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacıya ödendiği bildirilen fazla çalışma ücretlerinin belirlenmesi, mahsubu veya dışlanması konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda,davacının toplam fazla çalışma alacağı belirlendikten sonra bu miktardan, fazla çalışma adı altında yapılan toplam ödemenin mahsup edildiği anlaşılmaktadır. Bu mahsup şekli doğru olmamıştır. Öncelikle ödemelerin dayanağının imzalı bordro olup olmadığı belirlenmeli, şayet imzalı bordroya göre ödendiği tespit edilen kısım var ise, bu kısmın ödendiği ay, fazla çalışma hesabında dışlanmalıdır. İmzalı bordro yerine sadece banka kayıtları ile ödendiği tespit edilen miktarlar yönünden ise, yapılan ödemenin ait olduğu ay tespit edilmek suretiyle, ödeme hangi aya ilişkin ise o aya ait hesaplamadan mahsup yoluna gidilmelidir. Bu husus gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilililere iadesine, 27.03.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.