3. Hukuk Dairesi 2015/1067 E. , 2015/21158 K.
"İçtihat Metni"İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 12. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/09/2014
NUMARASI : 2014/147-2014/356
Taraflar arasındaki sebepsiz zenginleşmeden doğan alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın görev yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili şirket ile davalılar arasında 28.12.2007 tarihli protokol imzalandığını, protokole; müvekkili şirketin Şişli 3.İcra Hukuk Mahkemesinde açtığı 2007/749 Esas sayılı ihalenin feshi davasında feragat etmesi, feragat sonrası davalıların İstanbul İli, Şişli İlçesi, Mecidiyeköy Mahallesi, 305 pafta, 1946 ada, 115 parsel sayılı taşınmazı müvekkili şirkete sözleşmede belirtilen şartlar dahilinde satışının kararlaştırıldığını, müvekkili şirketin Şişli 3.İcra Hukuk Mahkemesinde açtığı 2007/749 Esas sayılı davasından feragat ettiğini, protokolden doğan yükümlülüklerini yerine getirmiş olmasına rağmen, davalıların yukarıda bilgileri verilen taşınmazı müvekkili şirkete satışını gerçekleştirmediğini, taraflar arasında imzalanmış bulunan sözleşmenin 8.maddesine cezai şart miktarı her ne kadar 7.000,00 USD olarak belirlenmiş ise de, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile tespit ve belirsiz alacak davası olarak şimdilik 500.000,00 TL.üzerinden davanın ikame edildiğini ileri sürerek, taraflar arasındaki 28.12.2007 tarihli sözleşmenin davalılar tarafından açıkça ihlal edildiğinden bahisle 8.madde gereğince karşı taraftan talep edilecek cezai şart miktarının tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500.000,00 TL..sinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek olan en yüksek mevduat faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiliyle müvekkili şirkete ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın öncelikle yetki, zamanaşımı, işbölümü ve belirsiz dava yönünden reddine, mahkemece uygun görülmediği takdirde davanın esastan reddine, karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, "Davacının Albayrak Turizm Seyahat İnşaat Ticaret A.Ş olup, ticari şirketin işletmesiyle ilgili olarak yapmış olduğu iş ve işlemler nedeniyle tarafların arasındaki uyuşmazlığın doğduğu anlaşıldığından bu tür uyuşmazlıklarda TTK.nın 3,4 ve devamı maddeleri gereğince davaya bakma görevinin Ticaret Mahkemelerine ait olduğu, görev itirazının yerinde olduğu anlaşılmakla dava dilekçesinin görev nedeniyle usulden reddine", karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraflar arasındaki aktolunan 28.12.2007 tarihli protokolden kaynaklanan cezai şart alacağına ilişkindir .
Temyiz istemine konu iş bu dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, 25.03.2014 tarihinde açılmıştır.
Mahkemece davacının tacir olduğu ve davacı için ticari sayılan protokol kapsamının davalılar içinde ticari sayılması gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiştir .
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi"nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
Yine, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 Sayılı Kanun"un 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re"sen incelenir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davanın, davacı A.Ş ile davalı gerçek kişiler arasında imzalanan 28.12.2007 tarihli protokolden kaynaklanan cezai şart istemine ilişkin olduğu ; somut uyuşmazlıkta görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, mahkemece; tarafların delilleri toplanarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün bu nedenle HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı lehine BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.