1. Hukuk Dairesi 2014/20824 E. , 2015/173 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ÇEŞME ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2013
NUMARASI : 2008/348-2013/127
Taraflar arasında görülen tapu iptali ile tescil olmazsa tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ve davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı,maliki olduğu 763 parsel sayılı taşınmazını oğlu olan davalının "tek oğlu olması nedeniyle taşınmazı devretmesi gerektiği,kendisine bakacağı ve başka bir garantiye ihtiyacı olmadığı"; 5/8 oranında paydaşı olduğu ....ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki payını ise "inşa edilecek dairelerden biri için lehine intifa hakkı vereceği" yönünde vaadde bulunarak aynı akitle temlik ettiğini, ancak davalının kendisine bakmadığı gibi kat irtifakı ile adına tescil edilen .... ada 4 parselde bulunan 1,3 ve 5 nolu dairelerden lehine intifa hakkı tesis etmediğini, davalının kendisini 02.08.2008 tarihinde dövmeye teşebbüs etmesi üzerine kandırıldığını anladığını ileri sürerek tapu iptali ve tescile olmazsa tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı,hak düşürücü sürenin dolduğunu,763 parselin ortaklığın giderilmesi ile satışa çıkartıldığını, taşınmazı gerçekte kendisinin satın aldığını ancak annesi olan davacının hissedar olduğundan teminattan muaf olması nedeniyle satışa davacının girdiğini, bu nedenle taşınmazın davacı tarafından kendisine devredildiğini, .... ada 4 parselin ise murisleri A..U.."dan intikal ettiğini ve davacının miras hissesini kendisine devrederken aynı akitle ... ada 13 parselde bulunan 2,4,5 ve 6 nolu dairelerdeki 5/8 payını kızı (kendisinin de kardeşi) olan B..H.."ye devrettiğini, bu parsel yönünden paylaştırma kastının bulunduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece,iddianın ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan deliller ile eksiğin tamamlanması suretiyle getirtilen belgelerden; davacı Ayşe"nin maliki olduğu 763 parsel ile 5/8 oranında paydaşı olduğu ... ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki payını oğlu olan davalı Hüsamettin"e; ... ada 13 parselde bulunan 5/8 oranında paydaşı olduğu 2,4,5 ve 6 nolu bağımsız bölümleri ise kızı olan dava dışı B..H.."ye 05.02.2003 tarihli satış aktiyle temlik ettiği, B..H.."nin maliki olduğu ... ada 13 parseldeki 1 nolu bağımsız bölüme ilişkin olarak 19.02.2003 tarihinde annesi olan davacı yararına intifa hakkı tesis ettiği,29.12.2006 tarihli kat irtifakı ile .... ada 4 parselde bulunan 1,3 ve 5 nolu dairelerin davalı adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçimi itibariyle "hile" hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır.
Bilindiği üzere;hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Hemen belirtilmelidir ki, TBK"nin 39. maddesindeki 1 yıllık sürenin öğrenme tarihinden itibaren başlayacağı, öğrenme tarihinin işlem tarihi olabileceği gibi, somut olayın özelliğine göre işlem tarihinden ileri bir tarihin de olabileceği, bir başka ifadeyle işlem tarihinde fark edilemeyen bir hilenin çeşitli nedenlerle sonraki bir tarihte öğrenilebileceği açıktır. Bu durumda, hak düşürücü sürenin hesabında davacının öğrenme tarihi olarak ileri sürdüğü 02.08.2008 tarihinin esas alınması gerekir.
Somut olayda,taraflar anaoğuldurlar.Davacının, davalı ile birlikte taşınmaz temlik ettiği ve aynı zamanda davacının kızı (davalının da kardeşi) olduğu anlaşılan B..H.., 763 parsel sayılı taşınmazın ölünceye kadar bakma vaadi,.... ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki payın ise ileride taşınmaz üzerinde inşa edilecek 3 adet daireye yönelik olarak intifa hakkı tesis edileceği vaadi ile temlikin gerçekleştiğini hatta kendisinin de maliki olduğu .... ada 13 parselde bulunan 1 nolu daire ile ilgili olarak davacı yararına intifa hakkı tesis ettiğini beyan etmiştir.
Hal böyle olunca; davacının, oğlu davalı Hüsamettin tarafından 763 parsel sayılı taşınmazın ölünceye kadar bakılacağı ve .... ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki payın ise intifa hakkı tesis edileceği vaadiyle kandırılarak davalı Hüsamettin"e tapuda satış gösterilmek suretiyle temlik edildiğinin kanıtlandığı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
Kabule göre de; mahkemece davanın reddine karar verildiğine göre davalı yararına vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken davacı yararına vekalet ücretine karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi davada yargılama sırasında harcı tamamlanan 427.680,00 TL üzerinden nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken dava dilekçesinde gösterilen 60.000,00 TL değer üzerinden eksik vekalet ücretine hükmedilmiş olması da isabetsizdir.
Davacı vekili ve davalı vekilinin, bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.