20. Hukuk Dairesi 2016/9058 E. , 2017/3280 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişi vekili ile birleşen dosya davacısı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı gerçek kişi vekili, 16/07/2010 tarihli dava dilekçesi ile; ... ili, ... köyü 390 nolu parselin bitişiğindeki ekli krokide (A) harfi ile gösterdikleri 1046 m2"lik taşınmazın tescil dışı bırakılan alanda kaldığını ve müvekkili yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle edinme koşullarının oluştuğunu belirterek taşınmazın müvekkili adına tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Birleşen dosya davacısı ... Yönetimi vekili, 13/12/2011 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; ... köyü 390 parsel sayılı 104500 m2 yüzölçümündeki taşınmaz hakkında ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1965/182 E - 1966/47 K sayılı kararı ile tamamının ... sınırları içinde kaldığının belirlendiğini, 1987 yılında yapılan 3302 sayılı Kanun çalışmalarında mahkeme kararı dikkate alınmadan bir kısmının ... sınırları dışında bırakıldığını bu nedenle taşınmazın tapu kaydının iptali ile tamamının ... niteliği ile ... adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; asıl dava yönünden, tescil talep edilen yerde davacı bakımından dava tarihi itibariyle 20 yıllık aralıksız, çekişmesiz, zilyetlik şartları oluşmadığından tescil talebinin reddine, birleşen dava dosyası yönünden; davanın kabulüne, dava konusu ... ili, Merkez ilçesi, ...köyü, 390 parselin tapu kaydının iptaline, ... niteliği ile ... adına tapuda kayıt ve tesciline karar verilmiş hüküm davacı gerçek kişi vekili ve ... Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl dava, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle edinme koşullarının oluştuğu iddasıyla tescil harici bırakılan taşınmazın tescili, birleşen dava ise kesinleşen ... sınırları içinde kalan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Yörede 1942 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen ... kadastrosu, 1950 yılında 5653 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan makiye ayırma, 1956 yılında genel arazi kadastrosu, 22.07.1987 tarihinde ilânı yapılıp kesinleşen 3302 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması vardır.
... İli, ... köyü 390 parsel sayılı taşınmaz 1956 yılında yapılan tapulama sırasında belgesizden koruluk niteliği ile köy tüzel kişiliği adına tesbit edilmiş, tesbite dava dışı ... tarafından yapılan itiraz sonucunda kadastro mahkemesinin 1958/127-1958/131 E-K sayılı kararı ile 3500 m2"lik kısmın davacı adına, kalan 104500 m2 kısmın ise köy tüzel kişiliği adına tesciline karar verilmiş, hükmün kesinleşmesi sonrasında aynı taşınmaz hakkında ... Yönetimi tarafından taşınmazın ... sayılan yerlerden olduğu gerekçesi ile dava
açılmış, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1965/182-1966/47 sayılı kararı ile taşınmazın tescil harici bırakılmasına dair verilen kararın kesinleşmesi üzerine taşınmazın tapu kütük sayfası kapatılmıştır.
Dosya aslı, Dairemizin 16.09.2015 tarihli iade kararı sonrasında bu dosya içine alınan davacısının asıl dosya davacısı ..., davalıların ... ve ... Yönetimi olduğu tescil davasının yargılaması sonunda ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.10.1995 tarih ve 1995/279-632 sayılı kararı ile bilirkişinin 05.07.1995 tarihli raporunda (A) ve (B) harfi ile gösterilen taşınmazlara ilişkin davanın reddine karar verildiği, kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 20.03.1996 tarih ve 1995/3106-1996/3514 sayılı kararı ile onandığı, süresi içinde davacı tarafından yapılan kararın düzeltilmesi istemi ise Dairenin 20.09.1996 gün ve 1996/9612-10912 sayılı ilamı ile reddedilerek hükmün kesinleştiği ve bahsi geçen dosyada dava konusu edilen taşınmazların eldeki dosyada dava konusu taşınmazlar ile aynı yer olduğu anlaşılmaktadır. Bu haliyle asıl dosya davacısının davasının reddine dair hükmün 20.09.1996 günü kesinleştiği, eldeki davanın ise 16.07.2010 günü, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinimi için öngörülen 20 yıllık süre dolmadan açıldığı anlaşılmakla mahkemece asıl dosya davacısının davasının reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bunun yanı sıra 766 sayılı Kanun uyarınca 1956 yılında yapılan tapulama sırasında koruluk niteliği ile köy tüzel kişiliği adına tesbit edilen 390 parsel sayılı taşınmaz hakkında ... Yönetimi tarafından taşınmazın ... sayılan yerlerden olduğu gerekçesi ile açılan dava sonunda ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1965/182-1966/47 sayılı kararı ile taşınmazın ... sayılan yerlerden olması nedeniyle tescil harici bırakılmasına dair verilen karar sonrasında taşınmazın tapu kütük sayfası kapatılmıştır. ... sayılan yerlerden olması nedeniyle 390 parsel sayılı taşınmazın ... vasfı ile tesciline dair ... Yönetiminin davasının kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; tapuda kaydı bulunmayan taşınmazın tapu kaydının iptaline karar verilmiş olması doğru değil ise de bu yanılgının giderilmesi hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hükmün “birleşen davada” ana başlığı altındaki 1. bentte yer alan “ tapu kaydının iptaline ” kelimelerinin tamamen hükümden çıkarılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı HMK"nın 370/2 maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 17/04/2017 günü oy birliği ile karar verildi.