1. Hukuk Dairesi 2014/14801 E. , 2015/190 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : MURATLI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/06/2013
NUMARASI : 2012/167-2013/109
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 13.01.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı M.. Y.. ve vekili Avukat Ü..E.. geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davalı İ.. Y.. vekili Avukat M..V.., temyiz edilen davacı M.. Y.. vekili Avukat gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi Ş..D..İ.. tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davacı, kayden paydaşı olduğu 798 parsel sayılı taşınmazı eşi öldükten sonra oğulları olan davalılara gelirini kendisine vermeleri koşuluyla kullandırdığını, ancak, davalıların işlemeye başladıktan sonra gelirinden faydalandırmadıklarını, kira ödemeleri ya da yeri terk etmeleri hususunda talepte bulunduğu halde, karşılık almadığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 2005 yılından dava tarihine kadar ki dönem için toplam 10.000 TL tazminatın davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalılar; taşınmazı haksız olarak kullanmadıklarını, icar sözleşmesi yaptıkları için davacıya kira ödediklerini bildirip, davanın reddini savunmuşlardır.
Davacının, taşınmazdaki payını üçüncü kişiye devretmesi nedeniyle elatmanın önlenmesi isteğinin aktif husumet yokluğundan reddine; davalıların taşınmazı kullanımlarının ariyet aktine dayalı olduğu, davacının ihtarname ile akti feshettiği tarihinden itibaren dava tarihine kadar fuzuli şagil oldukları, ancak, bilirkişi raporuna göre, bu sürenin zirai üretim yapılmasına yeterli olmadığından ecrimisil talebinin de reddine ilişkin olarak verilen karar Yargıtay 3. Hukuk Dairesince, " başlangıçta davalının kullanımının icar sözleşmesine dayandığı ve davacının rızasının bulunduğu, dava konusu döneme ilişkin olarak davalıların, davacıya kira ödedikleri yönündeki savunmalarını kanıtlayamadıkları, tanıkların; "davalıların tarlayı ekip karşılığında gelirinden pay vereceklerini vaadettikleri, ancak bu güne dek gelirden hiçbirşey vermedikleri, icar vermemek için davacıyı attıkları, hatta bir keresinde icar isteyen davacıyı dövdükleri, davacı tarlayı dayısına vermek istediğinde dayıyı tarladan çıkardıkları" yönünde beyanda bulundukları; bu durum karşısında, davalıların kullanımı konusunda tanık beyanlarında bahsi geçen olayların gerçekleştiği tarihten itibaren, davacının rızasının kalktığı ve sözleşmenin geçerliliğini yitirdiği, rızanın ortadan kalkması ile davalının kullanımının kötüniyetli kullanıma dönüştüğü gözetilmeden, ihtarname tarihi esas alınarak sonuca gidilmesinin doğru olmadığı " gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece, bozmaya uyulmuş olmakla yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulü ile 58.000,00 TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca yapılan araştırma ve inceleme sonucunda, davalı tarafın kullanımının kötü niyetli olduğu belirlenmek suretiyle ecrimisile karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazı yerinde değildir. Reddine
Ancak, hemen belirtilmelidir ki; Hukuk Uusul Muhakemeleri Kanunu"nun (HUMK) 83. ve takip eden (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Usul Kanunu"nun 176. maddesi ve devamı ) maddeleri ile özellikle 04.02.1948 tarihli, 10-3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere, dava açıldıktan sonra sebebinde, konusunda, delillerde ve diğer hususlarda usule ilişkin işlemlerin ıslah yoluyla düzeltilmesi mümkündür. Kaldı ki, HUMK"nun 185. maddesinin 2.bendi de (6100 sayılı Yasanın141/2. maddesi) davacının karşı tarafın rızası olmaksızın ıslah yoluyla davasının mahiyetini tebdil edebileceğini kabul etmiştir.
Somut olayda, davacının başlangıçta 10.000,00 TL ecirimisil isteğinde bulunduğu, bozma sonrasında davasını usûlüne uygun yöntemle ıslah etmediği; sadece bilirkişi tarafından belirlenen ecrimisil tutarı üzerinden harç yatırmış olmasının davasını ıslah ettiği şeklinde değerlendirilemeyeceği açıktır.
Hâl böyle olunca, davanın usulüne uygun olarak ıslah edilmediği gözetilerek dava dilekçesinde gösterilen 10.000,00 TL ecrimisil tutarı üzerinden hüküm kurulması gerekirken, 58.000,00 TL üzerinden karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalıların temyiz itirazı değinilen yön itibarıyle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedene hasren (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, 13.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.