1. Hukuk Dairesi 2013/16004 E. , 2015/193 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ŞİLE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/01/2013
NUMARASI : 2009/92-2013/24
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 13.01.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat E..Ö..geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi Ş..D..İ.. tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı Halit Aydın"ın, 66, 116, 131, 180, 246, 263, 271, 276, 433, 437, 87 ada 17 ve 158 ada 43 parsel sayılı taşınmazlarını davalı oğlu Necmi"ye satış yoluyla temlik ettiğini, yapılan satış işleminin, mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, miras payı oranında tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, otobüs işletmeciliği yaptığı için kazancı ile babasından taşınmaz satın almasının doğal olduğunu, mirasbırakanın emekli olmayıp paraya ihtiyacı bulunduğu için satış yaptığını, muvazaalı işlem yapılmadığını, bir kısım taşınmazları ise haricen başka şahıslardan satın aldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; tarafların mirasbırakanı 1931 doğumlu H.. A.."ın 06.10.2005 tarihinde öldüğü, geriye davacı kızı Necmiye, davalı oğlu Necmi ile dava dışı eşi Halide ve kızı Hasene"nin mirasçı olarak kaldıkları; mirasbırakanın, 18.07.1992 tarihinde 66, 81, 82, 116, 131, 180, 246, 263, 287, 290, 314, 315, 317, 319, 87 ada 9, 17, 42, 156 ada 4, 158 ada 43 parsel sayılı 21 parça taşınmazdaki paylarını intifa hakkını üzerinde bırakarak, çıplak mülkiyetini davalı oğlu Necmi"ye satış suretiyle temlik ettiği; bilahare 30.06.2005 tarihinde paydaşlar arasında yapılan taksim sözleşmesi ile " 246, 263, 271 ve 314 parsel sayılı " taşınmazların davalı Necmi adına tescil edildiği; davalının, çekişmeli 276 ve 437 parsel sayılı taşınmazlardaki payını üçüncü kişilerden edindiği; 66 ve 433 parsel sayılı taşınmazlarda ise davalının kayden bir hakkının bulunmadığı; 180 nolu parselin kamulaştırma nedeniyle İSKİ Genel Müdürlüğü adına kayıtlı olduğu, dava dilekçesinde 276 ve 158 ada 43 parsel sayılı taşınmazlardan mükerrer olarak söz edildiği; 87 ada 17 parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması sonucu 850 ada 2, 840 ada 3, 851 ada 2 sayılı imar parsellerinde davalının paydaş kılındığı anlaşılmaktadır.
Davaya konu, 66 ve 433 parsel sayılı taşınmazların davalı adına kayıtlı olmadığı, 276 ve 437 parsel sayılı taşınmazları davalının üçüncü kişilerden satın aldığı belirlenmek suretiyle anılan parseller yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazı yerinde değildir, Reddine.
Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; dava konusu 180 parsel sayılı taşınmazın yargılama sırasında kamulaştırma yoluyla İSKİ Genel Müdürlüğü adına tescil edildiği kayden sabittir.
Bilindiği üzere; dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş, 1086 sayılı HMK"nin 186. ve 6100 sayılı HMK"nin 125. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usûli işlemler düzenlenmiştir. 186. madde hükmüne göre iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir.
Bu durumda, yargılama sırasında kamulaştırma yoluyla İSKİ Genel Müdürlüğü adına tescil edilen dava konusu 180 parsel sayılı taşınmaz yönünden HMK"nın 125. maddesi uygulanması gerektiği açıktır.
Öte yandan, dava konusu 116, 131, 180, 246, 263, 271, 87 ada 17 ve 158 ada 43 parsel sayılı taşınmazlarla birlikte murisin toplam 21 parça taşınmazdaki payının çıplak mülkiyetini 18.07.1992 tarihinde satış yoluyla davalı oğluna temlik ettiği; işlem tarihinde, mirasbırakanın mal satmaya ihtiyacının bulunmadığı, taşınmazlarından gelirinin olduğu, davalının satış bedelini ödediği yönünde bir delil sunmadığı gözetildiğinde, miras bırakanın, mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak temlikleri gerçekleştirdiği sonucuna varılmaktadır.
Hâl böyle olunca, 116, 131, 246, 263, 271 ve 158 ada 43 parsel sayılı taşınmazlar ile 87 ada 17 parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması sonucu oluşan 850 ada 2, 840 ada 3, 851 ada 2 sayılı imar parseller yönünden davanın kabulüne karar verilmesi; çekişmeli 180 parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak da HMK"nın 125. maddesindeki düzenlemenin gözetilmesi sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde gerekçesiz olarak davanın reddine karar vermiş olması doğru değildir.
Davacı vekilinin, değinilen yönlere ilişkin temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, 13.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.