3. Hukuk Dairesi 2013/17255 E. , 2014/192 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : EMİRDAĞ ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2013
NUMARASI : 2009/624-2013/240
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacı ve vekili gelmedi. Aleyhine temyiz olunan davalılar vek.Av.T.. Ç.. geldi. Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili olan davacı ile davalının evlendiklerini, düğünden sonra tarafların davalının işçi bulunduğu Belçika"ya gittiğini, ziynet eşyalarının ise davacının kayınvalidesi davalı Şükriye tarafından davacının elinden alındığını, Belçika"da müvekkiline hiç teslim edilmediğini, davalı Şükriye"nin davacıyı gelin olarak istememesi nedeniyle taraflar arasında geçimsizlik başladığını, davacının annesinin ziyaret amacıyla Belçika"ya kızının yanına gittiğinde davalıların davacıya "anneni de al git, defol git" diyerek davacıyı dövdükleri ve annesini de tartaklayarak kapı dışarı ettiklerini, dövülmeden sonra polise başvurdukları davalıların hakimiyet alanında ve yedinde kalan ziynet eşyalarının ve çeyiz eşyalarının davacıya aynen iadesini, bu mümkün olmadığı takdirde bilirkişi marifetiyle hesaplattırılıp tespit edilecek değerinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar savunmalarında, ziynet eşyalarının davacıda olduğunu ve davacının evden ayrılırken ziynet eşyalarını beraberinde götürdüğünü ifade etmişlerdir.
Mahkemece, çeyiz eşyaları yönünden davanın kabulüne, ziynet eşyaları yönünden ise davanın reddine karar verilmiş, verilen bu karar davacı tarafça ziynet eşyaları yönünden temyiz edilmiştir.
TMK 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan hirbiri hakkına dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde; gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. Davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneyimlerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla, bunların davalı tarafın zilyedlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan, ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle, evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını ispat yükü altındadır.
Somut olayda, davacı taraf iddiasını ispat yönünden tanık beyanlarına dayanmış, yargılama sırasında dinlenilen davacı tanıklarından Emir beyanında, "davalı tarafın davacıya eziyet edip, sokağa attıklarını, üzerinde sadece pijamalarının bulunduğunu, evden ayrıldığında boynunda morluklar bulunduğunu, bunun üzerine kadın sığınma evine yerleştiğini ifade etmiş, gene davacı tanıklarından Cennet beyanında; "davacının annesi olduğunu, çocuğa bakmak üzere yurt dışına tarafların yanına gittiğini, taraflar arasında tartışma çıktığını, davalıların davacıya anneni ve kardeşini bir daha burada istemeyiz dediklerini, davalılardan eşin davacıyı boynundan tutarak duvara vurduğunu, ardından da davacı ile kendisini sokağa attıklarını, evden ayrılırken davacının üzerinde hiçbir şey olmadığını, sonradan da davacının kadın sığınma evine yerleştiğini" ifade etmiştir. Diğer davacı tanıkları da, bu tanık beyanlarını destekler mahiyette ifadede bulunmuşlardır.
Bu durumda davacı tanıklarının görgüye dayalı, birbirini destekler mahiyette, samimi ve inandırıcı beyanları karşısında davacının iddiasını ispat edemediği kabul edilip, davanın ziynetler yönünden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Öyle ise mahkemece, davacı tarafın tanıklarının beyanları esas alınıp, ziynet eşyalarının davacı tarafından evden ayrılırken yanında götürülmediği kabul edilerek, ziynet eşyaları yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.