3. Hukuk Dairesi 2013/20682 E. , 2014/285 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : DENİZLİ 2. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/02/2013
NUMARASI : 2012/468-2013/104
Taraflar arasında görülen eşya alacağı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkiline düğünde takılan ziynet eşyalarının daha sonra davalı tarafından geri ödenmek kaydıyla kendi borçları ve ailesinin ihtiyaçları için harcandığını, fakat boşanma sonrasında dahi iade edilmediğini iddia ederek, 5 adet 18 gr bilezik ve 11 adet ata altınının aynen iadesi, olmazsa bedelinin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; boşanma davası sırasında 20.12.2011 tarihli celsede davacının açıkça ziynet eşyası talebi olmadığını beyan ederek feragat ettiğini, bunun yanında davacı vekilinin iddialarının asılsız olup, davacının ziynet eşyalarını yanında götürdüğünü savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacı vekilince her ne kadar davacının protokolde yer almayan duruşma zaptındaki beyanı sehven imzaladığı iddiasında bulunulmuş ise de, duruşmadan sonra kararın taraflara tebliğine rağmen davacının bu konuda temyiz yoluna başvurmaması kararının da bu şekilde kesinleşmiş olması karşısında davacının iddialarının yerinde görülmediği gerekçesi ile davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Denizli 2.Aile Mahkemesi"nin 2011/1059 E-997 K sayılı boşanma dosyasına bakıldığında; davacı kadının boşanma, velayet ve nafaka talepleriyle davalı koca aleyhine dava açtığı, daha sonra davalı ile anlaşarak 20.12.2011 tarihli protokol hazırladıkları, protokolde tarafların birbirlerinden maddi-manevi tazminat, nafaka, katkı payı ve herhangi bir eşya taleplerinin bulunmadığını kararlaştırdıkları, yine 20.12.2011 tarihli duruşmada ise davacı kadının ""...kendim için tedbir-yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat, eşya ve ziynet eşyası ile katkı payı alacağı talebim yoktur..."" şeklinde beyanda bulunduğu, mahkemece; tarafların boşanmaları ile birlikte davacı tarafın davalı taraftan maddi manevi tazminat, tedbir ve yoksulluk nafakası, eşya ve ziynet eşyası ile katkı payı alacağı talep etmediğinden bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, hükmün temyiz edilmeden 18.01.2012 tarihinde kesinleştiği görülmektedir.
Yukarıda anılan boşanma davasında, davacı kadının ayrıca harcını vererek ziynet eşyalarının aynen, iadesi olmadığı taktirde bedelinin tahsili için bir talepte bulunmadığı görülmektedir. Eldeki ziynet eşyalarının tahsiline ilişkin iş bu dava ise boşanma davasının eki niteliğinde değildir. Bu nedenle davacı kadının ziynet eşyaları üzerindeki bu hakkından vazgeçtiği kabul edilemez.
Kaldı ki mahkemece, ziynet eşyaları yönünden esastan bir karar verilmemiş, ziynet eşyaları talebi olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.
Tüm bu anlatılanlar ışığında; taraflar arasında görülerek kesinleşen boşanma kararı iş bu davamızda kesin hüküm teşkil etmediğinden, ziynet eşyalarının tazmini için dava açılmasına engel teşkil etmemektedir. (Yargıtay 6.HD 27.09.2007 tarih, 2007/7196-10046) Açıklanan bu maddi ve hukuki olgu karşısında davanın açılmasında bir usulsüzlük bulunmadığında işin esası hakkında bir karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.