3. Hukuk Dairesi 2013/16281 E. , 2014/339 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ERGANİ ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/06/2013
NUMARASI : 2013/165-2013/510
Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı, davalının eşi olduğunu, aralarında huzursuzluk olduğunu, bu sebeple müşterek haneyi terketmek zorunda kalarak baba evine yerleştiğini, müşterek iki tane çocukları olduğunu, baba evine gelirken 2. çocuğuna hamile olduğunu ve çocuğunu burada doğurduğunu, gerek doğumdan önce gerekse de doğumdan sonra davalının kendisini arayıp sormadığını, evininin geçimi ile çocuklarının masrafları ile ilgilenmediğini, ev hanımı olduğunu, geçinemediğini ileri sürerek, kendisi için aylık 300,00 TL, müşterek küçük çocukların herbiri için 150,00 şer TL olmak üzere toplam 600,00 TL. nafakanın dava tarihinden itibaren davalıdan alınarak tarafına verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davacının ara sıra evi terkettiğini, evi terketmeyi alışkanlık haline getirdiğini, eşyaları götürdüğünü, kendisini zor duruma düşürdüğünü belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacı için aylık 200,00 TL tedbir nafakasının, müşterek küçük çocuklar D.. K.. ve B.. K.. için ise aylık 150,00 şer TL iştirak nafakası olmak üzere toplam 500,00 TL nafakanın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tedbir nafakası talebine ilişkindir.
4721 sayılı MK.nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.
Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetime ilişkin önlemleri alır.
Buna göre davacının ayrı yaşamada, haklı olup olmadığının araştırılması ve “ayrı yaşamada haklılık” olgusunun kanıtlanması gerekir.
Tarafların 22.04.2008 tarihinde evlendikleri, 2009 doğumlu Deniz ve 2012 doğumlu Baran adında müşterek çocuklarının bulunduğu, davacının ev hanımı olduğu ve çocuklarıyla birlikte babasının evinde yaşadığı; davalının serbest çalıştığı, aylık 1.000,00 TL gelirinin olduğu ve babasının evinde yaşadığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacı ayrı yaşamakta olduğu eşinden tedbir nafakası talep etmekte olup; dava dilekçesinde de tanık deliline dayanmıştır.
6100 sayılı HMK 316/4 maddesinde; her çeşit nafaka davasının basit yargılama usulüne tabi olduğu belirtildiği gibi; aynı yasanın 318.maddesinde; “taraflar dilekçeleri ile birlikte tüm delillerini açıkça ve hangi vakıanın delili olduğunu da belirterek bildirmek ellerinde bulunan delillerini dilekçelerine eklemek ve başka yerlerden getirilecek belge ve dosyalar içinde bunların bulunabilmesini sağlayan bilgilere dilekçelerinde yer vermek zorundadır,” düzenlemesi bulunmaktadır.
6100 sayılı HMK 27/1 maddesinde; “davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler” düzenlemesi bulunmaktadır. Taraflar, yargılamayla ilgili açıklamada bulunma, bu çerçevede iddia ve savunmalarını ileri sürme ve ispat etme hakkına sahiptirler.
Her ne kadar mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davacı lehine tedbir ve müşterek çocuklar lehine iştirak nafakasına hükmedilmiş ise de, mevcut dosya kapsamına göre davacının davalıdan ayrı yaşama hakkının olup olmadığının tespiti açısından, taraflara delillerini ve tanıklarını sunması için süre verilmediği, davacının davalıdan ayrı yaşamakta haklı olup olmadığı olgusunun araştırılmadığı anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece yapılacak iş, taraflara delil ve tanıklarını sunmaları için süre verilmesi, taraf delilleri toplandıktan ve tanıklar dinlendikten sonra, davacının davalıdan ayrı yaşamakta haklı olup olmadığı değerlendirilerek edinilecek kanaate göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Ayrıca, mahkemece müşterek çocuklar lehine hükmedilen nafaka niteliği itibariyle tedbir nafakası olduğundan, hüküm kısmında tedbir nafakasının iştirak nafakası olarak belirtilmesi de doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.