20. Hukuk Dairesi 2015/16700 E. , 2017/3366 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 07/07/2014 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının, davalılardan ..."dan, ... tapusunun, ... Köy İçi mevkii 272 ada 11 parsel nolu 361 m2 yüzölçümlü taşınmazı 10/06/2003 yılında satın aldığını, müvekkili tapu kaydına güvenerek ve iyi niyetle satın aldığı, arsa vasfındaki taşınmaza, 2011 yılına kadar nizasız ve fasılasız, tapu maliki olarak sahip ve zilyet olarak kullandığını, 2011 yılında aleyhine açılan ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/727 Esas sayılı tapu iptali davasında, taşınmazın gerçek sahibinin satıcı ... ve ... kızı ... olmadığını, asıl sahibin, ... ... kızı ... olduğu iddia edilerek tapunun iptali istendiğini, yürütülen yargılamada, gerçekten de taşınmaz malikinin müvekkiline satış yapan ..."nun olmadığı asıl malikin davaların miras bırakanı ... ve ... kızı ... olduğu kabul edilerek müvekkil iktisabının geçerli bir hukuki nedene dayanmadığı gerekçesi ile tapu kaydının iptaline ve gerçek malik ... mirasçıları davacılar adına, veraset ilamındaki hisseleri nispetinde tapuya kayıt ve tesciline karar verildiğini, temiz incelemesinden geçen karar Yargıtayca onanarak kesinleştiğini, bu durum karşısında, tapu kaydındaki malik isminin benzerliğinden yararlanan satıcı ..."nun görevli tapu sicil memururun yardımı ile aldatılarak, taşınmazı müvekkiline sattığını ve ağır bir zarar ve mağduriyete yol açtıklarını, ... 1. Ağır Ceza Mh. Hakimliğinin 23/01/2014 gün ve 2013/256 Esas 2014/11 karar sayılı ilamı ile mirasçılar tarafından yapılan satış üzerine resmi belgede sahtecilik suçunun yargılaması sonucu satışı yapan tapu sicil memuru Selim"in görevi kötüye kullanma suçunu işlediği belirtildiği, müvekkili ... ile ... vekili sıfatıyla satışı yapan ..."in olayda suçları olmadığını, iyi niyetle hareket ettiklerini kabul edilerek beraatlerine karar verildiğini, yetkili memurun, görevini kötüye kullanmak sureti ile geçersiz satış akdi yaparak müvekkilini ağır mağduriyetine ve zararına yol açıtığı izahtan vareste olduğunu, olay ve dava konusunda müvekkilinin zararını diğer davalı ile birlikte Devlette, müşterek ve müteselsil sorumluluk hükümlerine göre tazminle yükümlü olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 50.000,00.-TL tazminatın yasal faizi ile davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece; davalı ... yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine, diğer davalı yönünden açılan davanın kabulü ile; 50.000,00.-TL"nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafindan temyiz edilmiştir.
Mahkemece davalı ... hakkında açılan davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verildiği ve hükmün davacı tarafından temyiz edilmediği gözönüne alındığında, davalı ... hakkında kurulan hükmün kesinleşmiş olduğu, davalı ... karşı TMK’nın 1007. maddesine dayanarak açılan tazminat davasına ilişkin yapılan incelemede ise; mahkemece eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulduğu sonucuna varılmıştır.
Şöyle ki dosya kapsamından tazminat istemine dayanak yapılan ... köyü 272 ada 11 parsel sayılı taşınmazın 361 m2 yüzölçümü ve arsa vasfı ile ... kızı ... adına 19/07/1996 tarihinde “düzenleme” nedenine dayalı olarak tescil edildiği, 10/06/2003 tarihinde dvacı adına satış nedenine dayalı olarak tescil edildiği, 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/727-2012/445 E.-K. Sayılı dosyasında gerçek tapu maliki ... ... kızı ... mirasçıları tarafından, ... ve gerçek tapu maliki olmadığı halde taşınmazı davacı ..."e satan ... aleyhine tapu iptal ve tescil davası açılmış, mahkemece dava konusu taşınmazın 1995 yılında imar uygulaması ile oluştuğu ... adına tescil edildiği, malikin 14.1.2004 tarihinde vefat ettiği, mirasçıların taşınmazı satmaya karar verdiklerinde taşınmazın davalı ... adına kaytlı olduğunu gördükleri, satışı ... ve ... kızı ...nun eşi ... vekalet vererek yaptığı, davalı ..."nun bu taşınmazın kendisine ait olmadığını sonradan öğrendiği davalı adına oluşan tescilin yolsuz olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile taşınmazın davacılar adına tesciline karar verilmiş, hüküm 27/03/2014 tarihinde kesinleşmiş davacı 07/07/2014 tarihinde temyize konu tazminat davasını açmıştır.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerledirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetlerinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Somut olaya gelince tazminat konusu taşınmaz tapuda, ... ve ... kızı ... adına kayıtlı iken, ... ve ... kızı ... tarafından eşi ..."na verilen vekalatname ile davacı ...’e satılmış, daha sonra gerçek malikin mirasçıları tarafından açılan dava sonucu davacı ... adına olan tapu kaydının iptaline karar verilmiştir. Tapu sicilinin hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararlarının karşılanması gerektiği kuşkusuzdur. Davacının zararı, 1. Asliye hukuk mahkemesinin 2011/727-2012/445 E.-K. sayılı kararının kesinleştiği tarihte oluşmuş olup, mahkemece bu tarihin değerlendirme tarihi olarak esas alınması gerekmektedir. Tapusu iptal edilen taşınmazın arsa olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Nevar ki; hükme dayanak yapılan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen raporda; arsa vasfında olan taşınmazın dava tarihindeki m2 değerinin 125,00"TL olduğu belirtilmişse de; değer belirlenirken emsal motodu kullanılmamış piyasa fiyatlarına göre bu değerinin belirlendiği açıklanmıştır.
Bu durumda somut olayda davaya konu taşınmazın değerinin yöntemine uygun şekilde tespit edildiği söylenemez.
Bu nedenle, mahkemece arsa niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, emsal satışların değerlendirme tarihindeki (tapu iptal kararının kesinleştiği 27/03/2014 tarihi) karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan ... payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, taşınmaz üzerinde bulunan tek katlı yazlık evin Bayındırlık Bakanlığı resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili belediye başkanlığı emlak vergi dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporununda denetlenmesi, dava konusu taşınmazın ve emsal alınan taşınmaz/taşınmazların değerlendirme (27/03/2014) tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazın ise kadastral arsa parseli olduğunun belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmesi, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
Ayrıca davacı dava dilekçesinde;1 Asliye hukuk mahkemesinin 2011/727-2012/445 E.-K. Sayılı dosyasında yaptığı masrafların da karşılanması talebinde bulunmuş olup mahkemece davacının bu talebi de kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de; tapu iptal ve tescil dosyasında davalı olarak ... ve ...’nun yer aldığı, hüküm kısmında yargılama giderlerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verildiği anlaşıldığından davacının yargılama giderleri ile ilgili talebi, açıklanan hususlar gözönünde bulundurularak karara bağlanmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 18/04/2017 günü oy birliği ile karar verildi.