11. Hukuk Dairesi 2016/1754 E. , 2017/885 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 15/09/2015 tarih ve 2015/291-2015/614 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 14.02.2017 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile banka arasında akdedilen kredi sözleşmesinin teminatı olarak verilen çeklerin davalı bankaca zamanında ibraz edilmemesi ve haklarında gerekli yasal işlemin yapılmaması sebebiyle tahsil edilemediğini, müvekkilinin çek bedelleri kadar alacağı doğduğunu, davalı bankanın objektif özen yükümlülüğü gereği kusurundan sorumlu bulunduğunu ileri sürerek, çeklerin toplam bedeli olan 63.100,00 TL"nin keşide gününden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı bankadan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamı ve uyulan bozma ilamı doğrultusunda, davacı tarafça davaya konu edilen çeklerin taraflar arasında imzalan 03.04.2008 tarihli genel kredi sözleşmesi uyarınca teminat amaçlı olarak verildiği, sözleşmenin 36. maddesinde "Müşteri, bankaya teminat olarak verilecek senetlerden görüldüğünde ödemeli olanlarla ilgili olarak ödeme için ibrazı konusunda bankaya yazılı bir talimat vermediği takdirde; bankanın bu senetleri dilediği tarihte ödeme için ibraz etme ve protesto ettirmeye yetkili olduğunu, ancak bankanın ödeme için ibraz zorunluluğunun bulunmadığını, senetlerin yasal süresi içinde ödeme için ibraz edilmemesi ya da protesto edilmiş olsa dahi yasal takibe geçirilmemesi nedeniyle bu senetlere bağlı hakların kaybolması nedeniyle bankanın sorumlu olmayacağını kabul ve taahhüt eder" hükmünün yer aldığı, bu madde ile banka lehine bir sorumsuzluk kaydı getirildiği, davacının davalı bankaya sözleşmede açıkça belirtildiği şekilde yazılı talimat vermediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesinin teminatı olarak davalı bankaya verilen çeklerin süresinde ibraz edilmemesi ve yasal takibe konulmaması sebebiyle çeklerin toplam bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Davaya konu çeklerin davalı şirketin davacı bankadan kullandığı kredinin teminatını oluşturmak amacıyla ciro yolu ile davacı bankaya geçtiği taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Poliçeye ait olup, çek hakkında da uygulanması mümkün hükümleri düzenleyen 6762 sayılı TTK’nın 730. maddesinde rehin cirosu ile ilgili aynı Kanun"un 601. maddesine yapılmış bir atıf bulunmamaktadır. Bu durumda çekte rehin cirosu caiz olmayıp, rehin veya bunun sonucu elde etmeye yönelik teminat amacıyla çekin ciro edilmesi halinde çeki devir alan kişi çeke dayalı hakları kullanamaz. Somut olayda davalı banka davaya konu çeki teminat amacıyla almış olup, açıklanan yasa maddesi uyarınca çekin rehin amacıyla cirosu geçerli olmadığından davalı banka yetkili hamil olarak kabul edilemez.
Ancak, her ne kadar kredi sözleşmesinin 36. maddesinin .... paragrafı "Müşteri, bankaya teminat olarak verilecek senetlerden görüldüğünde ödemeli olanlarla ilgili olarak ödeme için ibrazı konusunda bankaya yazılı bir talimat vermediği takdirde; bankanın bu senetleri dilediği tarihte ödeme için ibraz etme ve protesto ettirmeye yetkili olduğunu, ancak bankanın ödeme için ibraz zorunluluğunun bulunmadığını, senetlerin yasal süresi içinde ödeme için ibraz edilmemesi ya da protesto edilmiş olsa dahi yasal takibe geçirilmemesi nedeniyle bu senetlere bağlı hakların kaybolması nedeniyle bankanın sorumlu olmayacağını kabul ve taahhüt eder" hükmünü haiz ise de 6098 sayılı TBK"nın 115/(3). maddesi gereğince özen yükümlülüğü bulunan davalı bankanın borçluların durumunu ağırlaştırmaması, ağırlaştırması halinde ağırlaştırma oranınca sonucuna katlanması gerektiğinden sözleşmenin anılan hükmüne dayanarak bankanın sorumlu olmayacağı sonucuna varılması doğru olmamıştır. Bu durumda mahkemece, davalı bankaya temlik edilen çeklerin tahsil edilip edilmediği, tahsil edilmeyen çeklerden borçlunun haberdar edilip edilmediği, çeklerin takip ve tahsili ile ilgili davalı bankanın varsa kusurlu hareketinin borcu ne miktarda artırdığının uzman bilirkişi kurulundan rapor alınarak varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi isabetli görülmemiş, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 16/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.