3. Hukuk Dairesi 2013/16384 E. , 2014/350 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : GAZİANTEP 4.ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/02/2013
NUMARASI : 2012/210-2013/61
Taraflar arasında görülen borçlu olmadığının tespiti davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili, davacının 1991 yılından 1997 yılına kadar M..mahallesi ... sokak no:.. Adana adresinde kiracı olarak oturduğunu ve oturduğu eve 941660 nolu elektrik aboneliğini kendi adına aldığını, davacının elektrik aboneliğini kullandığı 1991-1997 yılları arasındaki döneme ait elektrik borcu olmadan 1997 yılında Gaziantep"e taşındığını, 1997 yılından sonra söz konusu aboneliğin kendisi tarafından kullanılmadığını ve abone olarak davacının da kaçak elektrik kullanımından doğan borçtan müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek, davacının Toroslar Edaş tarafından aleyhine tahakkuk ettirilen 05.03.2012 tarihi itibariyle 23.102,29 TL elektrik sarfiyatı ve kaçak kullanım bedelinden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, abonelik sözleşmesi gereği, abonenin sözleşmesini sonlandırmadığı müddetçe borcundan sorumlu olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı olan abonenin normal tahakkuk eden faturalardan ve kaçak kullanım bedelinden sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kaçak elektrik kullanımına dayalı tahakkuk bakımından borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Kaçak elektriği fiilen kullanan kişinin haksız fiilden kaynaklanan sorumluluğu bulunmaktadır. Ancak, bu sorumluluk abonenin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini ortadan kaldırmamaktadır. Abonesiz kaçak elektrik kullanan şahsın haksız fiil hükümleri uyarınca, abonenin de sözleşmeden doğan sorumluluğunun bulunduğu, bu durumda kaçak kullanımdan her ikisinin de müteselsilen sorumlu oldukları belirgin olmasına göre alacaklının alacağını sorumluların tamamından isteyebileceği gibi bunlardan biri veya birkaçından da isteyebileceğinin kabulü gerekir.
Bu durumda, aboneliğini iptal ettirmeyen ve kaçak kullanıma sebebiyet veren abone davacının sözleşme nedeni ile sorumlu bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Nitekim, aynı ilkeler HGK 27.04.2011 tarih ve 2011/19-104 E.-239 K.sayılı kararında da benimsenmiştir.
Somut olayda, mahkemece taraflar arasında 10.05.1991 tarihinde 941660 nolu abonelik için imzalanan elektrik aboneliğine ilişkin sözleşme bulunduğu, bu aboneliğin dava dışı Kenan Eken adındaki şahıs tarafından kaçak olarak kullanıldığı ve bu nedenle kaçak elektrik tespit tutanağı düzenlendiği, davacının da abone olması nedeniyle kaçak elektrik tespit tutanağına istinaden tahakkuk eden kaçak elektrik bedelinden sorumlu olduğu belirtilmektedir.
Ancak taraflar arasında imzalanan elektrik aboneliğine ilişkin sözleşmenin, kullanıcı Kenan Eken adına düzenlenen Kaçak Elektrik Tespit Tutanağının dosya içerisinde bulunmadığı, kaçak elektrik kullanım bedelinin hangi döneme ilişkin olduğunun dosya kapsamından tespit edilemediği, kaçak elektrik kullanım bedelinin hesabına ilişkin bilirkişi raporu alınmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle davacıya ait aboneliğe ilişkin kurum arşiv kayıtlarındaki abone dosyasının ve sayaç endeks akışları ile abonenin elektrik sarfiyatları ile ilgili tüm belge ve kayıtlarının ve kaçak elektrik tespit tutanağının dosya içerisine celbi istenmeli, kaçak elektrik kullanımının olup olmadığının, kaçak kullanım var ise bedelinin hangi dönemlere ilişkin olduğunun tespit edilmesi için dava dosyası kaçak elektrik konusunda uzman olan elektrik mühendisi bir bilirkişiye verilerek, mevcut dosya içeriği ve celbolunan tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirilerek tutanak tarihinde yürürlükte olan Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği, bu yönetmelik gereğince yayınlanan usul ve esaslarda açıklanan yönteme göre rapor düzenlettirilmesi gerekirken, eksik araştırma ve soruşturma ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.