20. Hukuk Dairesi 2015/15448 E. , 2017/3380 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, .../köyü Karacakoyun mevkii 458 ada 9 parsel sayılı 3.751,43 m² yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliği ile 3402 sayılı Kanunun geçici 8. maddesi gereğince, davalı ... adına tespit edilmiştir. Davacı ..., taşınmazı imar - ihya ve zilliyetlik yolu ile kazandığı iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine ve dava konusu parselin tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 09/11/2012 gün 2012/5479 – 12406 E. K sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; "...mahkemece yapılan yargılama sonucu, arazi kadastrosu sırasında çalılık olarak tespit dışı bırakılan bir yer üzerindeki zilyetliğe, yörede yapılacak ... kadastrosu sonucu tahdit dışında bırakılma tarihinden itibaren değer verilebileceği, tahditten önce sürdürülen zilyetliğin değerlendirilemeyeceği, somut olayda ise, ... kadastrosu işleminin 1998 yılında kesinleştiği belirtilerek bu tarihten dava tarihine kadar kanunda belirtilen 20 yıllık olağanüstü kazandırıcı zamaşımı zilyetlik süresinin dolmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir. 6831 sayılı Kanunun 1/J maddesine göre toprak muhafaza karakteri taşımayan makilik - fundalık ile örtülü yerler ... sayılmazlar. Bu nedenle, 3402 sayılı Kanunun 17. maddesine göre ... sayılmayan bu gibi yerlerin imar - ihya ve zilyetlikle kazanılması mümkündür.
Bilirkişi raporuna göre, taşınmazların öncesinin çalılık ve eğiminin % 26 olduğu bildirildiğine göre, makilik kavramı içerisinde yeralan çalılık alanlardan eğimi % 12"den düşük olanların toprak muhafaza karakteri taşıdığından sözedilemez. Bu durumda, toprak muhafaza karakteri taşımayan çalılık alanlar esasen ... sayılmıyacağından, bu tür yerlerde sürdürülen zilyetliğin başlangıç tarihinin ... kadastrosunun kesinleştiği tarihten değil, tespit dışı bırakıldığı tarihten başlayacağı dikkate alınmalıdır. Mahkemece, tahdidin kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresi dolmadığı gerekçesi ile salt bu nedenle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Bu nedenle, yapılacak bilirkişi incelemesi sonucu taşınmazın en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarında açık alanda gözükmesine rağmen, meyilinin % 12"nin altında olduğu ve eylemli durum itibariyle deliceliklerden aşılanmak suretiyle kazanılmadığı, aksine kişilerce bizzat düzenli şekilde dikilmek suretiyle yetiştirilmiş zeytin ağaçları ile kaplı olduğunun belirlenmesi halinde, bu tür yerlerin zilyetlikle kazanmaya elverişli yerlerden olduğu düşünülerek zilyetliğin başlangıç tarihinin 1969 yılında yapılan genel kadastronun kesinleşme tarihinden itibaren dikkate alınması gerektiği düşünülmelidir.
Ayrıca, dosyaya sunulan ... bilirkişi raporu ekindeki memleket haritasında çekişmeli taşınmaz, kadastro paftası ile 1963 - 1979 ve 2000 tarihli memleket haritaları ölçekleri eşitlenip çakıştırılmadan parsel bazında gösterildiğinden, bilirkişinin raporu denetlenemediği gibi,
taşınmazın 1963 - 1979 ve 2000 tarihli memleket haritalarına esas alınan hava fotoğraflarındaki konumunun belirlenmediği; yine, ormancı bilirkişi raporunda 20-25 yaşlarında dikme zeytin ağacı, eğimin % 26 olduğu, 1976 tarihli hava fotoğraflarında taşınmazın bitki örtüsü mevcut olmayan sahada gözüktüğü açıklanmış, ziraatci bilirkişi tarafından düzenlenen raporda da; taşınmazın kumlu tınlı, ... ve taşlı toprak yapısında, 8x8m aralıklarla dikilmiş, 20-25 yaşlarında 80 adet yağlık zeytin ağacı olduğu bildirildiği halde, bu ağaçların yaşlarına göre dağılımları belirtilmediği gibi, aşı yaşlarına göre de imar - ihya ve zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususları irdelenerek raporda tartışılmamıştır.
Ayrıca, 1958 yılında yörede çıkan yangında taşınmazın içinde bulunan ağaçların tahrip olduğu ziraat bilirkişi tarafından bildirildiğine göre, ... Yönetiminden taşınmazın da içinde bulunduğu bölgede 1958 yılında ... yangınının bulunup bulunmadığı, yangın var ise buna ilişkin tüm rapor ve belgelerin getirtilerek incelenip taşınmaz üzerindeki yangından önceki bitki örtüsünün tespit edilmesi ve yine 1958 tarihinden önceki hava fotoğrafları ve memleket haritası var ise getirtilerek incelenmesi gerekmektedir. "...Taşınmazın öncesi ... veya 6831 sayılı Kanunun 1/J maddesi kapsamında eğimi % 12"yi aşan (toprak muhafaza karakteri taşıyan) çalılık niteliğinde olduğunun anlaşılması halinde, ... kadastrosunun yapıldığı tarihten dava tarihine kadar zilyetlik süresinin dolmadığı gözetilmeli, aksi takdirde dosyadaki tüm deliller değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmelidir..." hususlarına değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama taşınmazın 07/07/1998 tarihinde kesinleşen ... kadastrosunda ... sınırları dışında bırakılıncaya kadar %21 eğimli toprak muhafaza karakteri taşıyan ... niteliğinde çalılık olduğu, bu tarz yerlerle ilgili zilyetliğin başlangıç tarihinin kadastronun kesinleştiği tarihten başlayacağından 1998 tarihinden tespit tarihi olan 2011 yılına kadar davacı yararına imar ihya yolu ile mülk edinme koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davacının davasının reddine, taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde ... kadastro çalışmalarına 22/03/1996 tarihinde başlanmış, 05/09/1997 tarihinde sonuçlanmış, 07/01/1998 tarihinde ilan edilmiş ve 07/07/1998 tarihinde kesinleşmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve taşınmazın öncesinin 6831 sayılı Kanunun 1/J maddesi kapsamında eğimi % 12"yi aşan (toprak muhafaza karakteri taşıyan) çalılık niteliğinde ... sayılan yerlerden olduğu ve ... kadastrosunun yapıldığı tarihten dava tarihine kadar zilyetlik süresinin dolmadığı gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 18/04/2017 gününde oybirliği ile karar verildi.