3. Hukuk Dairesi 2013/16030 E. , 2014/408 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 17.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/03/2011
NUMARASI : 2003/788-2011/81
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı, davalının elektrik abonesi olduğunu, davalı tarafından haksız olarak toplam 46.084,40 TL kaçak elektrik bedeli tahakkuk ettirildiğini öne sürerek, davalıya borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dosya kapsamına göre, davacı şirket temsilcisinin dava konusu tutanağa ilişkin olarak ceza mahkemesinde açılan davada beraat ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı temyiz etmiştir.
Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen Borçlar Kanunu’nun 53.maddesi hükmünde, "Hakim, kusur olup olmadığına, yahut haksız fiilin failinin temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa ilişkin hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesinin kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarının tayini hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez." denilmektedir. Aynı düzenleme yeni Türk Borçlar Kanununun 74.maddesi hükmünde de “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” şeklinde önceki kanuna paralel şekilde düzenlenmiştir.
Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Öğreti ve uygulamada hukuk hakiminin, maddi olaylara ve özellikle fiilin hukuka aykırılığına ilişkin olarak ceza hakimi tarafından yapılan tespitlerle bağlıdır. Hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararındaki maddi olgularla bağlılığının ölçüsü; beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak, delilleriyle tespit edilip edilmediğidir. Ceza mahkemesinin, kusurun ve zarar miktarının takdiri hususundaki kararı, yani, fiilin işlendiği sabit olduğu halde, kusurluluğa ya da kusursuzluğa ilişkin saptaması, hukuk hakimini bağlamaz. Hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kusura ilişkin değerlendirmesiyle ve buna etkili tespit edilen olgularla bağlı kalmaksızın, taraflarca ileri sürülen delilleri toplayıp, tümünü birlikte değerlendirerek bir sonuca varmalıdır. Başka bir deyişle maddi olayları ve yasak eylemleri saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır.
Somut olaya gelince; davalı görevlileri tarafından düzenlenen tutanaklara dayanılarak hazırlanan sayaç muayene raporunda, sayacın kulak mühürleri ve numaratörü ile oynandığı tespit edilmiştir. Mahkemece yargılama sırasında bilgisine başvurulan elektrik mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, tutanak öncesi günlük ortalama tüketim miktarı ile tutanak sonrası günlük ortalama tüketim miktarları kıyaslandığında, tutanak sonrası davacı tüketiminde ciddi oranda artış olduğu belirlenmiş ve davacının sayaca müdahale ederek kaçak elektrik kullandığı vurgulanarak kaçak elektrik bedeli hesaplanmıştır. Davacı şirket temsilcisi aleyhine Eyüp 1.Asliye Ceza Mahkemesinde açılan 2005/941 E, 2006/1334 K sayılı ceza davasında, tüketim ekstreleri incelenerek verilen bilirkişi raporu mahkemece esas alınarak beraat kararı vermiştir. Bu olgu ve yukarıda açıklanan hukuki olgular dikkate alındığında ceza mahkemesince verilen beraat hükmünün görülmekte olan davada mahkemeyi bağladığından ve ceza mahkemesinin kesinleşmemiş kararının görülmekte olan dava yönünden de kesin hüküm oluşacağından söz edilemez. Bu nedenle mahkeme hükmünün gerekçesinde isabet bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece yargılama sırasında konusunda uzman elektrik mühendisi bilirkişiden alınan rapor değerlendirilerek, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece eksik inceleme ile karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.