1. Hukuk Dairesi 2014/15245 E. , 2015/459 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADANA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/11/2012
NUMARASI : 2011/721-2012/575
Taraflar arasındaki davadan Adana 4. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 20.11.2012 gün ve 2011/721 Esas - 2012/575 Karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan 03.06.2013 gün ve 6231-9082 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı, miras bırakanı ""M. oğlu K. U."nin"" paydaşı olduğu 11124 ada 2 parsel sayılı taşınmazın sicil kaydında isminin ""M. oğlu K."" olarak yeraldığını ve ""U."" olan soyadının yazılı olmadığını ileri sürerek, sözkonusu kaydın nüfus kaydına uygun olarak düzeltilmesi istekli eldeki davayı açmıştır.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının iddiasının sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Daire"ce 03.06.2013 tarih, 2013/6231 Esas, 2013/9082 Karar sayılı ilam ile onanmış, davalı vekilince karar düzeltme talep edilmiştir.
Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
1 Ekim 2011 tarihinden sonra açılan bu tür davalar, 6100 sayılı HMK’nin 382/(2). fıkrasının ç-1) bendi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür ve işin niteliği itibarıyla maktu harç alınır. Aynı Kanunun geçici 1. maddesi gereğince 28.7.2011 tarihinde açılan davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesinde usûle aykırılık yoktur.
Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir.
Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgilerinin düzeltmesini isteyebilir. Ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin takip yetkisi vardır. HMK"nin geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir.
Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.
Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden sorumlu tutulmamalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğu söylenemez.
Şöyle ki, çekişme konusu taşınmaz imar parseli olup geldisi olan 334 ada 169 nolu kadastral parselin kadastro tespit tutanağının evrak arasına alınıp incelenmediği, her ne kadar Seyhan Tapu Müdürlüğü evrak arasına alınan 12.06.2012 tarihli yazısı ile kadastro tutanağının tüm aramalara rağmen bulunamadığını, bulunduğu takdirde gönderileceğini bildirmiş ise de bu konu üzerinde ısrarla durulup kadastro tutanağının mutlaka temin edilip değerlendirilmediği görülmektedir.
O halde; yukarıda değinilen ilkeler ve olgular çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılması, özellikle çekişme konusu taşınmazın geldisi olan 334 ada 169 nolu parselin mutlaka kadastro tespit tutanağının ve varsa eklerinin (revizyon gören tapu kaydı, veraset ilamı, vekaletname, satış senedi vs.) getirtilip incelenmesi, özellikle dinlenen tanıklar davacının eşi ve çocuğu olup birinci derece akraba olmaları sebebiyle, davacı lehine beyanda bulunmalarının kuvvetle muhtemel olması sebebi ile 334 ada 169 nolu parsele komşu olan taşınmazlardan tapu kaydına dayalı olarak tespit görmüş olanlar varsa bu taşınmazların kadastro tutanakları ve kadastro tutanaklarına revizyon gören tapu kayıtlarının temin edilerek çekişme konusu taşınmazı ne şekilde okuduğunun saptanması, taşınmazların evveliyatını bilen, davacı ile akrabalığı bulunmayan tarafsız yaşlı mahalli bilirkişilerin isimleri tespit edilerek mahallinde keşif yapılmak suretiyle mahalli bilirkişiler ile komşu parsel maliklerinin ve sağ iseler kadastro tespit bilirkişilerinin dinlenmesi, toplanacak delillerin, toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek kaydı düzeltilmesi istenen "M. oğlu K."in"" davacının miras bırakanı ""M. oğlu K. U."" olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Anılan bu husus davalı vekilinin karar düzeltme isteği üzerine yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, karar düzeltme isteğinin HUMK"un 440. maddesi gereğince kabulüyle, Dairenin 03.06.2013 gün ve 2013/6231 Esas, 2013/9082 Karar sayılı onama kararının açıklanan nedenlerden dolayı ORTADAN KALDIRILMASINA, yerel mahkemenin 20.11.2012 gün ve 2011/721 Esas - 2012/575 Karar sayılı hükmünün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 15.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.